Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Yaşadıkları coğrafyanın dikenleri tellerle bölündüğü tarihten bu yana Kürtler kaçakçılık yaparlar.
Dikenli tellerin, mayın tarlalarının içinden geçerek yapılan kaçakçılığa yıllar yılı bu devlet hem göz yumdu, hem de en acımasız katliamlarla cezalandırdı.
Nusaybin’de, Cizre’de dükkânlar kaçakçıların sırtlarında taşıdığı mallarla dolup taşardı.
Midyat’ta en çok Yezidi Kürtler yapardı kaçakçılığı. Mayın tarlalarında kolunu, bacağını, bazen de canını bırakan çok olurdu. Haber gelirdi. Mayında iki kişi öldü, üç kişi öldü diye. Toplanır taziyeye giderdik. Sabahlara kadar ağıtlar yakılırdı ölülerin başında.
Sonra 1970’li yıllarda Komando zulmü köylerde artmaya başlayınca, kaçakçılara yönelik katliamların sayısı da artmaya başladı.
Viranşehir’de 1975’te büyük bir katliam oldu. Öldürülen kaçakçı sayısını şimdi tam olarak hatırlamıyorum, ama sanırım on kişiden fazlaydı. Büyük şehirlerde okuyan Kürt gençleri Viranşehir’e gelmiş ve katliamı kınayan büyük bir miting yapmışlardı..
O tarihten bu yana bölgede her şey çok değişti. Ama kaçakçılık baki kaldı hep.
Sınır ticareti veya kaçakçılık, adına ne derseniz deyin, yoksulların yegâne geçim kaynağı durumunda. Yıllar geçiyor ama bu tablo değişmiyor.
Uludere’de gerçekleşen katliamda geçimini kaçakçılık yaparak kazanan 35 kişi hayatını kaybetti. Medya, katliamı, ortada olmayan, inkâr edilen, verilmediği söylenen istihbarat raporları üstünden tartıştı. Oysa katliamdan kurtulanların anlattıkları hiç gündeme gelmedi.
O anlatılanlar, Uludere’de aslında ne olup bittiğini bütün hakikatiyle ortaya koyuyordu.
Ama ne yazık ki, katliamdan kurtulanların ifadeleri, İnsan Hakları kuruluşlarının hazırladığı raporların sayfaları arasında kaldı.
MAZLUM-DER ve İHD’nin ortaklaşa hazırladıkları bu raporlar hakikati bütün yönleriyle ortaya koyuyor.
Bir mağdur, saat üç civarında sınırı geçtiklerini ve geçerken bir askerî yetkilinin kendilerine, “bu son seferiniz, bir daha bu işi yapamayacaksınız” dediğini anlatıyor.
Bir başkası, “Dönüşte altışar kişilik gruplar halindeydik, bizi durdurup hepimizi biraraya getirdiler ve çok geçmeden de üstümüze bombalar yağmaya başladı” diyor..
Her şey Márquez’in Kırmızı Pazartesi romanında anlatılan cinayet gibi sanki.
Bu katliamın olacağını, yerel askerî birimler, devlet yetkilileri biliyordu.
İnkâr edilen istihbarat raporu o askerî birimlere çoktan ulaşmıştı.
Geçişlerde o güne kadar herhangi bir müdahale yapmayan o görevliler, bu sefer kaçakçıları durduruyor ve içlerinden kimse kurtulmasın diye altışar kişilik grupları birleştiriyorlar. Kaçakçılara “Bu son seferiniz” deniyor.
Geliyorum diyen bir katliam bu!
Geliyorum diyen bu katliamın “kusursuz bir katliama” dönüşmesi için gereken ne varsa yapılmış!
Ateş düştüğü yeri yakmaya devam edecek kuşkusuz, ama emin olun, bir süre sonra bu tartışmalar da bitecek..
Hakikatin ne olduğunu tam olarak belki de hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.
Bir özrü bile halkından esirgeyen bir devletin “itibarı”, halkın canından ve onurundan bile daha kıymetliymiş. Bunu bir kez daha gördük..
Bir katliamdan ötürü özür dilemeyi beceremedi bu devlet ve bu hükümet!
Meğer Kürtlerden özür dilemenin “maliyeti” ne kadar da ağırmış!
Öldürülenlerin canından, kanından, bile daha ağır!
Oysa hiçbir şey bir halkın onurunu kırmaktan daha ağır bir suç değildir.
Uludere katliamıyla Kürt halkının onurunu bir kez daha kırdılar.
Uludere katliamını mağdurlar gün gelir affedebilirler. Ama bu katliamdan sonra bir özrün dahi kendilerine çok görülmesini asla unutmayacaklar ve asla affetmeyecekler!
O yoksul köylüleri, özür dilememekle bir değil, iki kez öldürdünüz!
Kürt halkının vicdanını, onurunu yaraladınız!
Bu katliam unutulur bir gün, ama bir özrü bile bu halka çok görmeniz hiç unutulmayacak!
Kasıt araştırılıyor, ihmal var ona bakılıyor, MİT rapor vermiş mi soruşturuluyor, gerekirse özür de dilenir dediniz ve bir özrü bile bu halka çok gördünüz!.
Neden peki?
Çünkü katliama uğrayan halk, sizinle eşit değil!
Çünkü siz o halkı kriminal bir halk olarak görüyorsunuz!
Çünkü siz o halkın binlercesini çok kolay öldürdünüz!
Karakollarda, asker kışlalarında kadınlarına tecavüz ettiniz, çocuklarını kurşunladınız, köylerini yakıp yıktınız, cezaevlerinde beslediğiniz köpeklerin karşısında esas duruşa soktunuz!
Kimse size bütün bunların hesabını sormadı.
Siz o halkı bu yüzden, özür dilenecek bir halk gibi görmüyorsunuz!
Siz zihninizde o halkı bütün kötülükleri hak etmiş bir halk gibi görüyorsunuz
Demek ki, Kürtlerin kanı, canı bu kadar ucuz!
Ama sizin özrünüz bu kadar kıymetli!
Kibriniz, gururunuz bu kadar büyük!
35 kişiyi suçsuz yere öldürmüşsünüz, ne ulusal hukuk ne uluslararası hukuk dinlemişsiniz! İnsanların başına bomba yağdırmış devletiniz ve bu durumda bile, özrü gerekli görmemişsiniz.
O halkın canının, kanının size göre, iki kelimelik bir özür kadar değeri yok!
Yazıklar olsun!
Bu çirkin kibrinize de, katliam zamanlarında dahi terk etmediğiniz bu ulusal gururunuza da yazıklar olsun!
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları





































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012