Oya BAYDAR
Bayram yazısı yazamayacağım, kimsenin bayramını kutlamayacağım, çünkü bayram günlerinde değil yas günlerindeyiz. Bayrakları yarıya indirerek tutulan göstermelik resmî yas, kanayan bölgemizin, ebedî mağdur ve mazlum Filistin halkının acılarıyla alay etmek gibi. Ve eğer bayramlar barışa, ödeşmeye, kardeşleşmeye vesile ise, bu ülkede ve bu acılı bölgede kimsenin bayram kutlamaya hakkı yok.
Gazze’de, dünyanın gözleri önünde öldürülen bebelerin, insanlığın bütün acıları kocaman kara gözlerinde toplanmış yaralı çocukların, çıplak ayaklarıyla topa koşarken vurulan Muhammed’in, İsrail bombardımanında yıkılan evlerinin enkazı önünde yere çöküp ağlayan Filistinli kadınların, oğullarının cansız bedenini kucaklarında taşıyan babaların, ölümlerin, acıların, yangınların dünyasında neyin bayramıdır kutlanan?
Gazze’de işlenen suçların birinci dereceden failinin İsrail devleti ve arkasındaki Batılı güçler olduğunu biliyoruz. Peki, Hıristiyan dünyasının beş yüz yıl önce yaşadığı kanlı mezhep savaşlarını 2000’lerde çok daha vahşi, çok daha ilkel ve bir o kadar insanlık dışı yöntemlerle İslam coğrafyasına yaşatanlar? El Kaide’den IŞID’a, Boko Haram’dan Nusra’ya, benzeri yüzlercesine tümü de din, îman, İslam adına kadın, çocuk, genç, yaşlı insan öldüren, suçsuz günahsızların boğazını kıtır kıtır keserken “Allah-u ekber” diye uluyan, kadınlara tecavüz edip elektrik direklerine asan, Mali’de “Ezan ile Kuran yeter” diyerek müziği, şiiri yasaklayan, saz çalanların ellerini kesen, şarkı söyleyenleri boğazından hançerleyen, camileri, türbeleri yıkan, binlerce yıl öncesinin kan, şiddet, vahşet ortamını 2000’lere taşıyanlar ve bu ilkel katil sürülerine yardım yataklık eden, göz yuman ya da sadece susanlar?
Hepsi Allah adına, Kitap adına, din adına, inanç adına öyle mi? Nasıl bir inançtır bu? Nasıl kanlı katil haline getirilmiştir bu genç insanlar? Onların mağduriyete ve ezilmişliğe isyanları hangi güçler tarafından, hangi iğrenç çıkarlar, hangi pis siyasal amaçlar uğruna çarpıtılmış, hedefini şaşırıp kendi insanına dönmüştür? Bayram günlerinde bile zulme, vahşete, kan dökmeye, can almaya ara vermeden; bir de oruçlar tutup namazlar kılarak, döktükleri kanların, aldıkları canların, yakıp yıktıkları yaşamların, tarumar ettikleri toprakların acılarını kan tutmuş meczup yüreklerine seccade yaparken hiç sormaz, hiç düşünmezler mi Tanrılarının emirlerini?
Yazacak tek bir satırın kalmadığı an
1990’ların başıydı, Birinci Körfez savaşı günleriydi. Yaşlı, saygın bir Alman savaş muhabiri/gazeteci ardında kısacık bir not bırakarak intihar etti: “Artık yazacak tek bir satırım kalmamıştı.”
Savaşlara, ölümlere, acılara, yıkıntılara, insanın insana zulmüne yıllar boyu tanıklık etmiş, vahşetin her türünü görmüş, yaşamış, aktarmış; ve sözün, yazının, umudun tükendiği noktaya varmıştı: Yazının, haberin, yorumun, sözün ve yaşamanın anlamının kalmadığı, insanın vicdanının gördükleriyle kirlendiği o son noktaya...
Şu günlerde Gazze’de, Filistin’de, Irak’ta, Suriye’de, Rojava’da, tüm bölgede akan kan karşısında “Artık ne söylense, ne yazılsa boş” diye mırıldanıyorum kendi kendime. Savaşı, zulmü, haksızlığı engellemek, bir nebze olsun azaltmak için çırpınmakla geçen bir ömrün sonunda dünyanın acıları karşısında büyük bir boşluk, hiçlik, yenilgi duygusu; bir de bu duyguyu ağırlaştıran, yoğunlaştıran bir Türkiye tablosu: Vicdanını, iyiliğini, adalet duygusunu, masumiyetini, güvenini gün be gün yitiren bir ülke; düşmanlık, ayrımcılık, kin nefret, yalan üzerine kurulu lanetli bir siyaset diliyle zehirlenen, lime lime ayrılıp birbirine düşman edilen, kin ve nefret söylemiyle esir alınan bir halk. İktidar, daha fazla iktidar, mutlak iktidar için insanın, hakkın hukuğun, adaletin, bütün değerlerin yerle bir edildiği pespaye bir siyasal ortam.
Liderler ilkelleştikçe kitleler lumpenleşir
Bir adam; iktidarını korumak, pekiştirmek, Çankaya’ya sığınıp ağır suç ve şaibe yükünden kurtulmak için aylardır meydanlarda bilinçli, hesaplı şekilde milleti ortasından bölüp ayırma çabasında. Ne hukuk, ne adalet, ne din, ne saygı, ne insan, ne vicdan tanıyor. Bağırıyor, hakaret ediyor, tehdit ediyor. Ve asıl ürkütücü olan: bu tarz, bu üslup, bu adam, küçücük oğlu öldürülen bir anayı miting meydanlarında yuhalatırken bile meydanı dolduran kalabalıklardan alkış, yandaşlarından destek, devri iktidarında semirenlerden aferin alıyor.
Kimileri, bu adamı destekleyen kitlelere kızıyor, öfkeleniyor, hatta onları suçluyor, “müstahaksınız” diyor. Oysa eski rejimin yönetici elitlerince itilip kakılmış, küçümsenmiş, adam edilmesi gereken cahil güruhu sayılmış, bütün baskılara rağmen laik Kemalist sisteme eklemlenememiş bu halkın, “Mağduriyetinize ben son veriyorum, sizi iktidara ve birinci sınıf yurttaşlığa ben taşıyorum” diyen ve kendi dilini -o kitlenin bilinç düzeyi ve ruh dünyasının da altında bir düzeyden- konuşan adamı desteklemesinde şaşılacak ne var?
Dine-devlete biat kültürünün halkın genetik kodlarına kazınmış olduğu, demokratik gelişmesini tamamlayamamış, kul insandan birey insana kitlesel geçiş yaşanmamış bizimki gibi ülkelerde, kitlelerin popülist liderleri alkışlamaya, onlara dayanmaya, inanmaya ihtiyacı vardır. Ne yazık ki o lider ilkelleştikçe, çirkinleştikçe, vicdansızlaştıkça kitleler de o oranda lumpenleşir, hoyratlaşır, vahşileşir, doğal sağduyusunu, masumiyetini kaybeder. O kadar kaybeder ki oğlunun yasını tutan anayı yuhalar, meydanlarda dar ağaçları kurulsun, insanlar asılsın ister, Alevî diye, başka dinden, başka inançtan diye insan boğazlar, kendinden farklı olana, bütün ötekilere nefret duyar, ülkesine sığınmış Suriyeliyi linç etmeye kalkışır, bu memleketin has evladı, Türkçenin iyi yazarı Mario Levi’nin kitaplarına saldırır. Nefret söylemini inandığı, bağlandığı liderden dinleye dinleye kendisi de nefretle, öfkeyle, kinle dolar. Tarihte pek çok örnekleri görülmüş olan; lider bozuntusunun kitleyi sürekli aşağı çektiği, kendi düzeyini de aşağılarda tutarak onlarla bütünleştiği bir kısır döngüdür bu. Toplumsal dokunun çürüme, dağılma halidir ve her türlü bölünmeden daha tehlikelidir. Onarılması yıllar alır.
Belki bir umut ışığı...
Ne hakkım var adı bayram olan şu günlerde böyle karamsar bir yazı yazmaya? “Artık yazacak tek bir satırım kalmadı” demeden önce yaşama tutunmak için bir umut ışığı arıyorum belki. Bunca yıl yazmış, söylemiş, çırpınmışsınız ve varılan noktada dünyanın ve ülkenizin hali karşısında kendinizi hem yenik hem de değiştiremediğiniz, düzeltemediğiniz için sorumlu hissediyorsunuz. Siz oturmuş bu satırları döktürürken yakınınızda biryerlerde insanların öldürüldüğünü, vahşetin din iman adına, iktidar adına, fetih, yayılma, cihat adına kol gezdiğini biliyorsunuz. İşte o zaman yazma eylemi anlamsızlaşıyor, saçmalaşıyor. Boş bir kandırmacaya dönüşüyor.
Yine de bir umut arıyorsunuz, her şey bu kadar da kötü değil diyebilmek için; insana, hayata tutunabilmek için, kötülükle zehirlenmemek, kendiniz de vicdansızlaşmamak, kötüleşmemek için. Şu günlerde küçük umut ışığım: genç bir insanın, bir Zaza Kürdünün, elinde bağlamasıyla bir Pir Sultan’dan bir Kürdistan’dan bir Anadolu içlerinden türküler söyleyerek Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı’na aday olması. Halkların birliğinden söz ederken “nar gibi olacağız” diyebilmesi, gözlerinin içi gülerek gözlerimize bakıp, benim yitirmekte olduğum daha iyi bir dünya, daha iyi bir Türkiye umudunu kendinde taşıması.
İşte o zaman umutsuzluğa varan bezginliğimden utanıyorum. Yazacak bir satır daha vardır belki, belki de her şey boşuna değildi. Satır üstüne satır, eylem üstüne eylem, direniş üstüne direnişle, minik minik adımlarla da olsa gelindi bu yere. Belki de gelinen yerde benim de bir satırlık payım vardır, diyerek teselli buluyorum.
....................
Bu arada unutmayım: Düşündürürken gülümseten, gülümserken şaşırtan çizgilerinle T24’e hoş geldin Tan Oral.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Çocukları kefene sokan ruh hastası ilkel zihniyet
24.05.2024 - "Alavere dalavere, Kürt Memet nöbete" mi, hukuka dönüş umudu mu?
14.05.2024 - 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkamamanın sorumlusu kim?
3.05.2024 - 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkamamanın sorumlusu kim?
3.05.2024 - Istakoz, Maldivler, pahalı saat muhalefeti AKP'nin AK'lanmasına yeter mi?
22.04.2024 - "Kobane düştü düşecek"ten Kobane Davası provokasyonuna
16.04.2024 - Hukuksuzluk değil irade gaspı ve siyasî ahlâksızlık
3.04.2024 - Desteğim DEM Parti'ye, oyum İmamoğlu'na
29.03.2024 - Vicdanını yitirmiş dünyanın vicdanını, ahlakını yitirmiş siyasetin ahlakını savunmak
22.03.2024 - Oy yüzdesiyle ölçülemeyecek kadın: Gültan Kışanak
7.03.2024
Yazarlar
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları






















































































































































Ad Soyad Giriniz...
oya hanım bu kadar tek yönlü olmanız beni şaşırttı.. yazık olmuş size..
Ismail Karadag
1.Gerek Suriyeli,gerekse disardan gelip Esada karsi savasanlari kimler destekliyor? Misirda diktatore destek cikan Suudi Arabistan, Suriyede kimleri destekliyor? 2.Amerika ve Ingiltere simdiye kadar girdigi hangi ulkeye istikrar ve demokrasi getirdi?3.Amerikanin Vietnamda kullandigi kimyasallar yuzunden hala dogan cocuklar ozurlu dogarken;Amerikanin Suriyede kimyasal silahlara karsi cikmasini samimi buluyormusunuz? Amerika, Irak ve Afganistana niye geldi, sonuclari nasil oldu? Amerika oteden beri Esadin gitmesini istiyor, neden? Amerika, Iran icin; demokrasi, insan haklari, dusunce ozgurlugu yok iddiasiyla elestrirken; S.Arabistan icin neden boyle bir sey yapmiyor?Turkiye, Suriyedeki diktatorlukten surekli bahsederken;S.Arabistan ve Sudan icin niye birsey soylemiyor? Daha sorulacak cok soru var.. Bu soylediklerim kuskusuz Esadin demokrat oldugunu,diktator olmadigi sonucunu cikarmamali.. Bununla sunu anlatmak istiyorum: Kimse demokrasi, insan haklari, ozgur dusunce pesinde degil!.. Pesinde olduklari para ve siyasi guc.. Bunu insan haklari, inanc ozgurlugu gibi insani degerler uzerinden soyleyerek;kendi insalik disi amaclarini gizliyorlar!.. Sonuclarini kestiremedikleri bir savasi yaktilar.. Simdi de sondurme telasini yaiyorlar!.. Goturmek istedikleri belli.. Bunda mutabiklar.. Ama onun yerine gelecek olanlarda anlasamiyorlar..