Oya BAYDAR
Barış umutları henüz solmamıştı. Yüreğimiz pır pır ederek, yine hayal kırıklığına uğrayacağımızdan korkarak yaklaştığımız “çözüm” hâlâ bir ihtimaldi ve biz o ihtimali çok sevmiştik. 2013 Newroz’unda insanlar ülkesinin, kendisinin, çoluk çocuğunun yarınları için umutlanmıştı. Yol kazaları olacaktı, provokasyonlar, müdahaleler olacaktı, biliyorduk ama suyun yatağını bulacağına inanıyorduk.
HDP bu umudun meyvesiydi. Kurulduğunda soru işaretleriyle yaklaşılan, cılız, küçük; serpilip gelişmesi için barış havasına ihtiyacı olan bir meyve. Hiç umulmadık ağızlardan tekrarlanan, “dağda savaşacağınıza ovada siyaset yapın” telkinleri; “silahlar bırakılsın, siyaset konuşsun” söylemleri arasında, ovada siyaset yapmaya gelmişlerdi. Bir yandan sol devrimbazların öte yandan iplerin ellerinde kurtulmasından korkan Dağ’daki savaşçıların çelmelerine, hırpalamalarına rağmen bunu mümkün olduğunca başarmaya çalıştılar. Türkiye partisi olmaya doğru attıkları adım, nicel değil nitel bir değişimin habercisiydi. Henüz ova yolunun başındaydı ama Türkiye barış ve demokrasi güçleri için, bu toprakların bütün halkları, bütün insanları için yaşatmaya değer önemli bir deneyim, elbirliğiyle geliştirerek yarınlara taşıyacağımız bir umuttu.
'Sözde barış süreci'nin incir yaprağı olmayı reddedince
7 Haziran seçimlerinin öncesinde, HDP’nin sözde barış sürecinin konu mankenliğine niyeti olmadığı anlaşıldı. Erdoğan’ın, kendisini başkanlığa taşıyacak mutlak çoğunluk (meşhur 400 milletvekili) arayışına destek olmayan, sözde barış sürecinin incir yaprağı olmayı reddeden, 6 milyon seçmenin oyuyla Meclis’e 80 milletvekili sokan HDP, artık ne pahasına olursa olsun kurtulunması gereken bir düşmandı.
Sonrasını anlatmaya gerek yok, her şey hepimizin gözleri önünde olup bitiyor. Şeytanın aklına gelmeyecek her türlü oyun, provokasyon, saldırı, cinayet ve “HDP=PKK=Demirtaş” denkleminde ifadesini bulan utanmaz bir yalan kampanyasıyla HDP ovadan kovulmaya çalışılıyor. Son bir aydır, özellikle de AKP’nin yarattığı kaosu yatıştıramayacağının, tekrarlanacak seçimlerde de istediği sonucu alamayacağının anlaşılmaya başladığı şu günlerde HDP’yi, HDP’lileri, HDP’ye oy verenleri, Kürtleri, Batı’daki Kürt mahallelerini, Kürt işçileri, Güneydoğu’da Kürt siyasal hareketinin güçlü olduğu illeri, ilçeleri hedef alan vahşi saldırılar ülkeyi adım adım -şimdilik düşük yoğunluklu- bir iç savaşın eşiğine getiriyor.
PKK’nin; AKP’ye, TC devletine falan değil, en fazla haklarını özgürlüklerini koruduğunu iddia ettiği Kürt halkına zarar veren, hangi akla hizmet ettiği, neyi amaçladığı belli olmayan, nice cana, nice acıya mâl olan şiddet eylemleri, benzerini bugüne kadar görmediğimiz ırkçı-faşist saldırılara bahane oluyor. Kurt başı işareti yapan Ülkücüler, tek parmakları havada tekbir getirenler, dört parmaklarıyla rabia işareti yapanlar ve bir sürü bilinçsiz, aldatılmış çoluk çocuk, bir sürü çapulcu; reislerinden, başbuğlarından, örgütlerinden ve hepsi birden iktidardan aldıkları işaret ve destekle HDP’ye saldırıyor. Bu yazı yazıldığı saatlerde saldırılan, yakıp yıkılan HDP binası sayısı 308’di. Esmer olduğu, zafer işareti yaptığı, yerel giysiyle fotoğraf çektirdiği, telefonda Kürtçe konuştuğu, ya da sadece HDP’li olduğu için iğrenç linç girişimlerine hedef olanlar, bırakın yandaş medyayı, ana akım medyanın büyük bölümü tarafından da görmezden geliniyor.
Ovayı terk etmeyelim kardeşlerim!
Ovada siyaset yapın demişlerdi, şimdi ovayı ateşe veriyorlar, barışı kesif dumanda boğmak istiyorlar. Bu kadar olmasa da, benzer bâdirelerden geçmiş bir halkız. Ovada sivil siyasette direnmeliyiz, direnmelisiniz. HDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın dün Diyarbakır’dan seslenişi yarınlarda hatırlanacak önemdeydi. O konuşmada bütün Türkiye halklarına, hele de Batı’nın Türklerine güçlü bir yardım, dayanışma, birlik çağrısı vardı. Bu çağrıya kulak vermezsek, yarın Türkü ile Kürdü ile hepimiz hem devlet hem örgüt terörünün kurbanı olacağız.
Ne pahasına olursa olsun silahın değil siyasetin, şiddetin değil barışın ve sağduyunun yanında yer almaya çalışmalıyız. Parti, ideolojik hat, etnik köken, dil, din, inanç farkı gözetmeksizin; kim haklı, kim yaptı, çatışmaları kim başlattı sorularını şimdilik bir yana bırakıp şiddete, teröre hep birlikte, kol kola karşı çıkmalıyız. Bunu sadece sözle, yazıyla yapmak yetmiyor; Barış Bloku deneyiminin de gösterdiği gibi örgütlerle, her biri kendi hesapları peşindeki partilerle, siyasal kimliklerle yapmak da eksik kalıyor.
Çevremizde, köyümüzde, mahallemizde, sitemizde, apartmanımızda her türlü ayrıştırıcı aidiyetten soyunup şiddete karşı barış gömleği giymiş insanlarla biraraya gelerek; “komşuma dokunma, arkadaşıma dokunma” ya da “her türlü şiddete son” (ya da başka bir şey, hiç önemli değil) mottosu altında küçük birimler kurarak, insandan insana ulaşarak adım atmayı deneyebilir miyiz?
Yarın, çok daha kötü günler gelirse dayanışmaya ihtiyacımız olacak. Kürt komşumuzu, HDP’li arkadaşımızı, ırkçı faşist saldırıların hedefinde kim varsa onu ve kendimizi sakınmaya, korumaya ihtiyacımız olacak. Suriye olmamak için yurttaş kimliğimizle bugünden hazırlanmamız gerekiyor.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024