Roni MARGULIES
RONİ Margulies’le yeni öykü kitabı Ya Seyahat! ’ten hareketle yazarlık hallerini konuştuk
Roni Margulies’e sormuşlar: “Düzyazılarınızda, denemelerinizde, gazete ve dergi yazılarınızda devrim ve sosyalizm, azim ve iyimserlik, mücadele ve yeni dünya özlemi anlatıyorsunuz. Şiirlerinizdense karamsarlık, hüzün, mutsuzluk yansıyor. Bu çelişki değil mi?” Roni Margulies’in geçen hafta yayımlanan Ya Seyahat! adlı kitabının “bir tür önsöz”ünde yazıyor bunlar. Margulies bu soruya verdiği yanıtları “uydurduğunu” söylese de bize gayet mantıklı geldi yanıtlar... Gelelim kitaba; 13 öyküden oluşan kitapta Koltuk, Paralellikler, Babam Amerika’da, İstanbul’un Yerlileri özellikle okunması gereken öyküler. Sanki o seyahat, biraz yazarın babasından kalma koltuğuna, ilk Londra günlerine, Cornell yıllarına, köyüne çekilen Eli Baba’ya, bir döneme, bir tarihe ve birçok duyguya doğru yapılıyor... Margulies, “bir tür önsöz” diye yazdığı yazıyı “Beni Türk psikiyatristlerine teslim ediniz” cümlesiyle bitiriyor.
Ne kadar ciddidir bilemeyiz ama, bize göre Margulies’in yazın dünyasında her şey yolunda görünüyor. Sorularımızın yanıtlarını alınca bundan emin de olduk üstelik. Margulies’le iradesini, aklını, öfkesini ve yazarlığını konuştuk...
Şiir benim aklım, düzyazı iradem diyorsunuz... Bunu biraz anlatır mısınız?
Şiirlerim hakkında sıkça duyduğum bir yorum, “Kitabı bitirene kadar birkaç kez gözyaşlarımı zor tuttum”, “Neredeyse ağlıyordum” filan. Ben bunu her duyduğumda biraz şaşırırım. Çünkü şiir yazarken ne hissediyorsam onu yazıyorum ve ben hüzünlü, marazî, sulu göz bir adam değilim. Öte yandan, geçenlerde bir internet sitesinde gördüm, benden “Taraf’ın sivri dilli Troçkist yazarı” diye söz ediliyordu. Buna şaşırmıyorum. Çünkü gazete yazılarımda genellikle öfkelendiğim konularda ve hiç öfkemi saklamaya çalışmadan yazıyorum. Benim açımdan bir çelişki yok: Şiirlerimde ölümlülüğe, mutlu aşk olmamasına, insan ilişkilerinin sakatlığına, mutsuzluğa karşı bir öfke; düzyazılarımdaysa eşitsizliğe, adaletsizliğe, sömürüye, savaşa karşı duyduğum öfke kağıda dökülüyor. Bence çelişki yok, ama niye biri hep şiire, diğeri hep düzyazıya yansıyor diye düşünmeden de edemiyorum. Sonunda şöyle bir cevap uydurdum: Troçki’nin önerisi, “Aklın karamsarlığı, iradenin iyimserliği”, yani durumun çok kötü olduğunu aklınla kavrayacaksın, ama bu durumu değiştirme iradeni hiç kaybetmeyeceksin. Durumun kötülüğünü şiirimde, değiştirme azmimi düzyazılarımda ifade ediyorum. Niye mi böyle? Allah bilir!
İkisi arasında bir denge-dengesizlik söz konusu olabilir mi?
Bence yok. Çünkü kişisel mutsuzluk da, adaletsizlik ve yoksulluk da kapitalizmden kaynaklanıyor. Biliyorum, ezbere edilmiş bir laf gibi görünebilir bu, ama değil. Yoksulluğun kapitalizmden kaynaklandığını herkes kavrayabiliyor, ama kadına ve erkeğe belli roller biçen, bu rollere uymadıkları zaman mutsuz olmalarına yol açan, uymayan kadını öldürmelerini gerektiren, iki katlı pembe bir evde iki çocuklu bir aile olarak yaşamayı mutluluğun şahikası olarak gösteren ve o evde mutsuz olanı manyak olarak saptayan da kapitalizm.
Şiir; akıl, düzyazı; irade... Peki, ya gazete yazıları?
Lütfen Ahmet Altan’a çaktırma, ama ben gazete yazılarımı sadece ve basitçe siyasî bir amaçla yazıyorum. Gazeteci değilim, “aydın” değilim, Taraf’ın verdiği maaşla zengin olmayı beklemiyorum. Tek derdim, sosyalizm propagandası yapmak, sosyalizmi anlatmak, Kemalizm’in Türkiye sosyalizmi üzerindeki etkilerine karşı mücadele etmek. Kapitalizmi ortadan kaldırmak duygularla, acılarla, mutsuzluklarla ilgili bir şey değil. Son tahlilde insanlığı mutsuz eden bir sistemi değiştirmekle ilgili, evet, ama ilk tahlilde soğuk kanlı analizlerle, örgütlenmeyle, taktikler ve stratejilerle, inatçılık, kararlılık ve özveriyle ilgili. Bunları şiirde anlatmak zor. En azından bana zor geliyor. Gazete yazılarımda ise, durup düşünüyorum, bu düzenin anlamsızlığını bugün en iyi nasıl anlatabilirim diye.
Şiir yazan Margulies mi öfkeli, yoksa düzyazı yazan mı?
Heriflerin ikisi de çok öfkeli! Sürekli telkin ediyorum, “Sakinleşin biraz, rahat olun, keyfinize bakın” diye, ama bana mısın demiyorlar. Şiir yazan da demiyor, düzyazı yazan da.
“Seyahat etme isteğini çok uzun zamandır duymadım ben içimde,” diyor anlatıcı. Kitabın tamamına baktığımızda geçmişe yolculuk düşüncesine kapıldım...
O anlatıcı ben değilim işte! O öyle diyor, ama ben içimde sürekli başka bir yerde olma isteği duyuyorum. Bir havaalanında veya otelde olduğum zaman garip bir huzur kaplıyor içimi, mutlu oluyorum. “Niye?” diye sormadığın için de bir daha mutlu oldum.
Bir şiirinizde ölen babanız için “tırnakları uzuyor mudur hâlâ” diye yazdığınızı hatırlıyorum. Kitabınızda anlatıcı sıklıkla babasından bahsediyor...
Ha, o anlatıcı benim, itiraf ediyorum. Ama nedenini bildiğimden emin değilim. Bu söyleşinin başından beri psikanalitik bir yöne gider gibiyiz! Ben zaten bunları sık sık düşünüyorum: Niye şiirimle düzyazılarım farklı, niye seyahate ve geçmişe ve otellere düşkünüm, niye babam hakkında yazmak geliyor içimden? Aklıma “gezgin Yahudi” tiplemesi geliyor. Polonya doğumlu dedemin 1925’te Türkiye’ye göçmesi, benim 1972’de 30 küsur yıllığına Londra’ya göçmem, sonra geri dönmem geliyor. Dedem 1989’da, babam 1991’de öldükten sonra kendimi tümüyle köksüz, tarihsiz, geçmişsiz hissetmem geliyor. Ama bir psikanalistin bu konularda ne diyeceği hiç beni ilgilendirmiyor. Ben buyum işte, n’apalım. Yerse!
Kitaptaki bazı öykülerinizde sanki babanızın ruhunun peşinden gitmişsiniz...
Çocukluğum boyunca, babam jazz ve opera dinlerdi, ben ikisinden de nefret ederdim. Sonra 25 yaşımda jazz, 35 yaşımda opera dinlemeye başladım. Bilinçli bir tercih olarak değil, oluverdi. Babamla çok fazla beraber olmadık, 17 yaşımda yurtdışında okumaya gittim. Ama şimdi bakıyorum, el kol işaretlerim bile babamınkilere benziyor. Babamın ruhu şimdi gökyüzünde rakı içiyor, eminim, ama onun peşinden mümkün olduğunca geç gitmek isterim.
İstanbul’un Yerlileri’nde “Yabancılar arasında yaşamayı seviyorum ben, vatandaşlar arasında değil” diyorsunuz. Bu “vatandaşlar”ı anlatır mısınız?
O öykü tamamen isimler üzerine kurulu. Ve öyküdeki bütün isimler gerçek. İlk, orta ve lisedeki arkadaşlarımın ve sınıf arkadaşlarımın isimleri. Çeşit çeşit isimler, İstanbul’un kozmopolitliğini, imparatorluk başkenti olma özelliğini yansıtan isimler. Ve ben İngiltere’ye gittiğim güne kadar bunun ne kadar güzel, ne kadar değerli bir şey olduğunun farkında değildim. Çocukluğum ve ilk gençliğim boyunca Hristo Marga, Mustafa Özülker ve Bedros Aslanyan ile benim aramda herhangi bir fark olduğunun bilincinde bile değildim.
Şimdi dönüp baktığımda biraz romantik bir gözle bakıyorum kuşkusuz, ne de olsa çocukluğuma bakıyorum çünkü, ama yine de o yıllarda, 1960’ların başlarında, hepimiz yabancıydık, hepimiz eşittik gibime geliyor. Yanılıyorum tabii, 1964’te Rumlar sınır dışı edildi çünkü.
Edebiyat mı oluyor, başka bir şey mi
Hepsi değil ama kitabın çoğu öyküsünü Margulies’in hayatından izler olarak okuduğumu düşündüm. Bu sizi rahatsız eder mi?
Hiç yaşamadığım bir şeyi hayal edip yazmakta ben zorlanıyorum doğrusu. Bunun bir zaaf olduğunu, gerçek bir “yazar” olmadığımı çok düşünmüşümdür. Everest’e tırmanan ve tırmanırken oğlu otomobil kazası geçiren bir adam hakkında ne şiir yazabilirim ne de öykü. Benim iki derdim var, yazdığım her şey bunlarla ilgili. Yaşlanmak ve ölmek istemiyorum; herkesin eşit olduğu adil ve güzel bir dünyada yaşamak istiyorum. Bu dertlerimi ifade etmek için (fazla) bir şey uydurmaya gerek duymuyorum, kendi hayatımdan yola çıkarak anlatıyorum. Edebiyat mı oluyor, başka bir şey mi, bilmem. Bana ne?
Röportaj:Sibel ORAL
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023