Sezin ÖNEY
Bazen sonbaharda, ağaçların arasında yürürken, sararan yapraklar bir yağmur gibi üzerinize yağar.
Sararan yapraklar, bir rüzgârla, hafif bir esintiyle bile üzerinize kar gibi, yağmur gibi dökülür.
Bu yazın kendisi biraz öyle geçti gibi geldi bana. Sanki bu yaz, artarda, gencecik insanlar, dallardan kopup gittiler.
Şimdi de, gene bir tartışma, köşelerden sürdürülüp duruyor.
ETA-PKK benzerlikleri ve Kürt Sorunu’nun İspanya örnek alınarak çözülüp çözülemeyeceği.
Bu sorunun yanıtı gayet basit aslında; hiç öyle derin PKK-ETA karşılaştırmalarına girmeye gerek yok detay detay.
Türkiye, kendi içindeki bir topluluğun, Bask halkı örneğinde olduğu gibi, etnik kökenleri ve anadiline dayalı keskin bir milliyetçiliğin ifadesini kabullenebilir mi?
İspanya örneği de, aslında, bu soru değil de, Bask Sorunu ve ETA’yla alakalı bir sürü başka konu ve ayrıntı üzerinden tartışıldığı için, yanlış anlaşılıyor.
Franco döneminde ETA’ya, ülke genelindeki demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak algılandığı için İspanya’da, kimi çevrelerce, sempatiyle bakılıyordu. 1973’te ETA tarafından Madrid’de gerçekleştirilen, Franco’nun yerine geçecek kişi olarak gösterilen Amiral Luis Carrero Blanco’nun öldürüldüğü suikast mesela, İspanya genelinde kimi çevrelerce, demokrasiye geçişin önemli bir adımı olarak nitelenir.
Ancak zaman içinde ETA eylemleri sivillerin de ölümüne neden olmaya başlayınca, ülke genelinde (her ne sempati veya anlayıştan bahsedebilirsek) nefret edilen bir örgüte dönüştü.
Tabii, bir Avrupa Birliği üyesi olarak İspanya’da, şiddete olan dayanıklılık eşiğinin düşüklüğü de, ETA’ya yönelik reddin hem Bask ülkesi, hem de İspanya genelinde çok daha çabuk dile getirilir olmasına neden oldu. Türkiye’de, her gün insanlar ölüyor; sadece Kürt Sorunu nedeniyle değil, bir sürü farklı şiddet olayı nedeniyle. Bu nedenle de şiddet adeta yaşamın bir parçası. “Bunalarak katlanma”, “sürdürülebilir sefalet/ debelenme” hâlleri, Türkiye’de birçok şeyden şikâyet edilip de sonuç alınacak dirayette siyasi adımlar atılamaması “sayesinde” sürüp sürüp gidiyor.
Bugün, İspanya’da, birçok insanla, Bask Sorunu’nu ya da ETA üyesi veya destekçisi siyasi mahkûmların, çok çok hasta olsalar bile, serbest bırakılması konusunu tartışmak dahi mümkün değil. Ki, siyasi mahkûmlar arasında, ETA’nın silah bırakmasına neden olan, örgütün bir zamanlar kilit isimlerinden kişiler de var. Diğer bir deyişle, “barışı” eğer silahların susması olarak nitelersek, bunu mümkün kılan kişilerden bazıları hâlâ siyasi mahkûm konumunda.
Ancak, Bask milliyetçiliği, hiçbir engelle karşılaşmadan, tüm sembolleriyle, şiddet dışında akla gelebilecek tüm ifade biçimleriyle dışa vura vura yaşanıyor. Ve giderek de güçleniyor. Her seçimde, her kamuoyu araştırmasının sonucunda ortaya çıkan gerçek bu.
1,5 milyon Katalanın eylül başında, sokağa dökülüp bağıra bağıra bağımsızlık istemesi konusunu da hatırlayalım.
Evet, bugün iktidardaki merkez sağ Partido Popular (PP- Halk Partisi) için, “İspanya, bugün aşırı sağın yükselmediği sayılı AB ülkelerindense, bunun sebebi PP’nın zaten aşırı sağ olması” esprisi yapılıyor. İspanya Anayasa Mahkemesi, “Katalanlar, bir ulus teşkil ediyor mu” diye 1,5 yıl tartışarak zaman harcayabiliyor.
Ama artık, Baskların, benim Kürt milliyetçiliği ile karşılaştıramayacağım oranda keskin bulduğum milliyetçiliklerini açıkça yaşamak için ETA’ya ihtiyaçları yok. Tersine, ETA sadece bunun engeli hâline geldiği için, örgüte olan destek giderek düştü.
Türkiye’de ve çevreleyen bölgesinde, Kürt milliyetçiliği artık yok edilemez veya asimile edilemez bir gerçek. Türkiye devleti ve Türk milliyetçilerinin bakış açısıyla söylersek, “Pandora’nın Kutusu” açıldı ve bir daha kapanmayacak.
Kürt milliyetçiliği, “ulusal gururu” PKK olmadan nasıl yaşayabilir; siyasi ifadesini bulabilir; artık çözüm bu soruda gizli.
Milliyetçiliğin hiçbir türünü benimsiyor değilim ama bir siyasi gerçek olduğu da yadsınamaz.
Mesela Danimarka’nın milliyetçiliğini ele alalım; bir mühendis olan babamın işleri dolayısıyla ilk tanıdığım Avrupa ülkesini. O zamanlar, açıklığın, demokrasi ve eşitliğin ülkesiydi. Bugünse, aşırı sağın, geleneksel politikaları felç ettiği, tırmanan milliyetçilik ve muhafazakârlık nedeniyle toplumsal sorunları kangrenleşen bir yer.
Danimarka’nın “sınırlamaları”, Avrupa’da “sınırsızlığın” simgesi sayılan Schengen Anlaşması’nı da tehlikeye atıyor.
Geçen bahar, Danimarka’da merkez sağ hükümet aşırı sağ Halk Partisi’nin desteğiyle, sınırlarda denetimler başlatmıştı. Bu, ayan beyan Schengen Anlaşması’nın bir ihlali olsa da, hukuki bakımdan bin takla atarak, “meşru olduğu” iddia edilmişti. Hükümet değişikliği yaşanmasının ardından, Ekim 2011’de, sola meyilli Başbakan Helle Thorning-Schmidt, “bu kontrollerin bir hata olduğunu” söylemiş ve durdurulması talimatını vermişti.
Şimdi, sınırda değil ama Danimarka’nın 10 kilometre içinde, polis arabaları birer birer duruyor; kimlik kontrolü yapıyor. “Polonya’dan akan suçun durdurulması için”...
“Uysal Danimarka vatanseverliğinin” Schengen Anlaşması’nı tehlikeye atan “dışlayıcı dışavurumlarını” düşününce, Katalan Ulusal Bayramı 11 eylülde, Barselona’da hayatın durması, şehrin sarı-kırmızıya boğulması, çok da “dayanılmaz” bir örnek değil.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024