Ümit KIVANÇ
Hayır, unutmuş gibi yapamayız. Ne mümkün zaten? Hem şükür ki böyle bir dünyada hâlâ varolabilen vefa duygumuz izin vermez hem de ne yazık ki, yeni zalimlikler, kötülükler. Suruç'tan, Ankara'dan yüzler kaldı evimin çeşitli yerlerinde. Sokaklarda da eşlik ediyorlar. Şimdi her yerde Tahir Elçi'nin yüzü. Kazara anlık bir neşe, yolunda giden ufak bir şey, gülümseten bir ayrıntı gündelik karabasanın bir köşeciğini aydınlatsa hemen karşımda beliren yüzlerin arasına katıldı.
Yılabiliriz veya daha kararlı hale gelebiliriz. Gücümüz tükeniverir veya daha güçleniriz. Felaket durumlarında insana ne olacağı belli değil.
Murat Paker, T24'te “Karanlık Çağ” başlıklı bir yazı yazdı [ şurada:http://goo.gl/HlOKVl ]. Bu yazıyı okumanızı tavsiye ederim. Psikolojimize neler olunca ne yapmak gerektiğini bilen bir insanın elinden çıkma yazı, hayli yol gösterici.
Paker, yaşadıklarımızı kısa sürede sona erecek bir kâbus gibi görmenin bizi çıkmaza sürükleyeceği konusunda uyarıyor ve şöyle diyor: “...bu hal uzun sürecek gibi duruyor... Bunu kabul edip, ona göre konumlanırsak şimdikinden çok daha iyi tutunabiliriz. İnsan canlısı çok zor koşullara bile uyum sağlayabilen bir canlı. Dünya tarihi, en zor koşullarda bile muhalif direnişlerin sürebildiğini ve gelişebildiğini gösteren örneklerle dolu. Yeter ki kolay ve hızlı başarı peşinde olmayalım; sabır, ısrar, cesaret ve direnç gösterebilelim.”
Kolay mı, diyeceksiniz. Ağlamaktan belli ki canı çıkmış haldeyken arkadaşının öldürülüşündeki ayrıntıları sakin sakin bize anlatmaya çalışan, o arada en ufak hamasete, kinle savrulmuş bir tek ifadeye tenezzül etmeyen, ertesi gün de Derik'te zulme engel olmaya çalışırken kimbilir kaçıncı defa devletin hoyratlığıyla yüzyüze gelip gazdan fenalık geçiren HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş'a soralım meselâ; ne der?
Boşverin kolay mı zor mu'yu; hiçbir şey olmasa onurumuzu korumak istemiyor muyuz? Bunun özgür, demokratik, çoğulcu bir ortam dışında mümkün olamayacağını bilmiyor muyuz? “Demokrasi ve barış mücadelesinden vazgeçemeyiz,” diyen Paker de buna işaret ediyor:
“Bundan vazgeçtiğimiz noktada zebanileşeceğiz. Çocuklarımızın-sevdiklerimizin yüzüne bakabilecek onurlu bir insan olarak var olabilmek için ‘başka bir dünya ve Türkiye’ hayali kurmayı ve bunun için uğraşmayı bırakamayız. Ama artık iyice biliyoruz, bu iş zor, çok yorucu ve uzun. Onun için nefesimizi iyi kullanmamız, kendimizi iyi korumamız da çok önemli. (Klişe kullanmak pahasına:) Bir maratonu 100 metreymiş gibi koşamayız.”
Bu yüzden “nefes durumumuza göre zaman zaman yavaşlamak, gerekiyorsa mola alıp durmak, güç biriktirip yeniden başlamak gayet normal” Paker'e göre. “Kendimizi suçlu hissetmemiz gerekmiyor.”
Devamında, esas, çok önemli bir tavsiye veriyor:
“Türlü zebaniliklerle bezeli bu karanlık çağda demokrasi ve barış mücadelesi yaparken bizi en fazla koruyacak olan şey, iyilik ve güzellik ile olan temasımız. Herkes için farklı kanallar-biçimler alabilir bu. Ama bizi başka insanlarla ve genel olarak insanlıkla yakın temas içinde hissettirebilecek, keyif veren, güvenli-değerli hissettiren, yalnızlığımızı ve örselenmişliklerimizi dindiren deneyimlere ihtiyacımız var. Sevdiklerimize sarılmaya, tutunmaya; sanata, mizaha, yaratıcılığa ihtiyacımız var. Bunlara mutlaka zaman ayıralım.”
Tabiî karanlık çağın karanlık elemanları koca şehirleri abluka alıp keskin nişancılara su depolarını vurdururken, elektriksiz, susuz bırakıp insanları göçe zorlarken iyilik ve güzellikle temas etmek kolay değil. O halde de sevdiklerine sarılma, dayanışma, haysiyet veya gelecek kavramlarına kilitlenme kurtarıcıdır muhtemelen.
Bununla bağlantılı olarak, Paker'den son olarak, dikkat çektiği bir başka tehlikeye dair sözlerini aktarmak isterim:
“Bir de, zebanilerle mücadele ederken zebanice davranmaktan kaçınalım. Alçaklıklara alçaklıkla karşılık vermeyelim. Zebaniler, bizi kendilerine benzetemesinler. Fiziksel ve sayısal olarak şu an için güçsüz olabiliriz. Ama demokrasi ve barış idealleri, eğer kirletilmeden tutulabilirse, büyük bir moral ve düşünsel üstünlüğe sahiptir; uzun vadede en büyük gücümüz de budur, bunu unutmayalım.”
Devletin muazzam imkânlarıyla, sınırsız zor kullanabilme yetkisiyle, merhametin bütünüyle devre dışı bırakıldığı seferlerde delik deşik ettiği duvarların üzerine “Kurdun dişine kan değdi” yazabilen bir zihniyetin “karanlık çağ”dan çıkıldığında var kalabilmesi mümkün mü? Elbette değil. Bugün o kurtların dişlerin kanların günü olabilir. Yarın olmasın. Aksini düşünüyorsak ne uğraşıyoruz?
Karamsarlığı büyütme amacıyla değil, “karanlık çağ” meselesi hakkında zihin açıcı olma umuduyla şunu eklemek isterim: Karanlık olan yalnız Türkiye'deki durum değil. Avrupa Birliği'nin, kapı bekçiliği ve serbest seyahat imkânına karşılık Türkiye'ye üç milyon € vermeyi önerdiği anlaşma, “Avrupa kültürü” denen şeyin şu ana kadar gördüğümüz en büyük çöküş alâmetidir. Üstelik bu anlaşmanın, güya çökmekte olan Batı kültürüne alternatif üretme iddiasındaki muktedir, zalim İslâmcılarla insanlık değerlerini yitirmiş Batılı siyasetçiler arasında yapılmış olması, olaya bambaşka bir renk katıyor.
Gele gele, insanlığın yüzde birini yüzde doksan dokuzundan daha zengin yapmış bir düzen kurabilen, her türlü kötülüğün anası bir vahşi kapitalizme varabilen Batı uygarlığıyla, gele gele, menfaat düşkünü, ahlâksız üçüncü sınıf Üçüncü Dünya siyasetçisiyle kafa kesen, tecavüzcü IŞİD'çi kombinasyonuna varabilen İslâmcılık, elbirliğiyle yerinden yurdundan ettikleri insanları hangi toplama kampında tutsak diye anlaşıyor, bunun karşılığında biri ötekine para ve çıkar temin ediyor. Daha nasıl karanlık çağ olsun?
Paker'in yazdıklarının bütününü okumanızı yeniden tavsiye eder, şunu eklemek isterim: Çağın veya vaziyetin karanlığı değildir, ne yapacağımızı, yapmayacağımızı belirleyen. Bizim ne olmak, nasıl varolmak istediğimizdir. Hiçbir şey bizi yardıma muhtaçlara yardım etmeye, elimizdekini paylaşmaya, başkalarıyla birlikte gelişmeye, herkes özgür olsun diye uğraşmaya, haksızlıkla mücadeleye zorlamıyor. Bunların hepsi fuzuli işler olarak görülebilir. O vaziyette de çağ mağ karanlık görünmez.
Peki bunları niye yapıyoruz? Yapınca kendimizi niye daha iyi hissediyoruz? Manyak mıyız?
Varolma, bir haysiyet meselesidir. İnsansak, o da “bilinçli varlık”sa.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024