Yasin AKTAY
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününün sonunda terör örgütü PKK, İstanbul'un orta yerinde insanların en yoğun olduğu saatlerde patlattığı bombalarla 38 insanın hayat hakkını, 150 kadar insanın da sağlıklı hayat hakkını, milyonlarca insanın da huzur hakkını ellerinden aldı.
Eylem biçimiyle insanların en savunmasız oldukları, en hazırlıksız ve kendilerini en güvende hissettikleri bir anı düşünerek sinsice yaklaşıp olabilecek en fazla sayıda insanın hayatına kast eden bu saldırı, terörün insanlığa karşı suç boyutuyla bütün çirkefliklerini içeriyor.
PKK'nın bu eylemiyle Türkiye'de ihlal edilmiş veya edilmekte olan bir hakka dikkat çekmek gibi bir gayesi yok. Temsil ettiğini iddia ettiği Kürtlere herhangi bir kazanım elde etmek gibi bir hedefi de olamaz. Bilakis yaptığı bu ve benzer hareketlerle önce Kürtlerle arasındaki mesafeyi her geçen gün daha da açmaktadır.
Aslında bu süreç çözüm süreci günlerinden beri başlamış ve her geçen gün PKK Kürt meselesinden bağımsız, kendi gündemine veya kendi sipariş listesine tabi bir örgüt olduğunu göstermiştir. Ne var ki, Kürtler üzerinde vesayet talebinden vazgeçmiş görünmüyor. Kürtler onun yüzüne de tükürseler, kapıdan da kovsalar, o pencereden girip Kürtler üzerindeki derebeyliğini bir hakmış gibi sürdürmeye çalışıyor.
PKK'nın İnsan Hakları Gününde böyle kanlı, alçak bir eyleme imza atması insanlıkla da bir ilgisi olmadığını ortaya koyuyor. Esasen kendisine tanınan bazı imkanlar dolayısıyla devasa bütçelere ve imkanlara hükmeden bir örgüt olarak uluslararası insan hakları örgütlerinin denetimine de konu oluyor.
Böylece bir tür tanınırlık elde ediyor olması işin ayrı bir tuhaflığı ve efendilerini de deşifre eden bir durum gerçi.
İşin doğrusu gerek AB ülkelerinden görmekte olduğu destek, gerekse de Suriye'deki uzantısı olan PYD'ye alenen vermekte olduğu destek dolayısıyla ABD'nin de Türkiye'deki PKK eylemleri dolayısıyla Türk halkına bir açıklama, bir hesap borcu olduğunu söylemek zorundayız. Aynı açıklama ve hesap borcu Avrupa Parlamentosunda PKK ve Suriye uzantılarını ağırlayan unsurlara da aittir.
Bu terör örgütü ABD tarafından Suriye'de başka bir terör örgütü olarak DEAŞ'a karşı savaşıyor gerekçesiyle desteklenmeden önce Türkiye'de bu ölçekte eylemler yapabilecek bir kapasiteye sahip değildi. Ne yazık ki, Türkiye'nin terörle mücadelesi sürecinden her geçen gün halk desteğini kaybeden, dağdaki ve şehirdeki yapılanmaları çökertilen PKK büyük ihtimalle Suriye'de kendisine verilen teknik bilgi ve lojistikle bu ölçekte eylemlere imza atabilecek bir teknikle donatılmış durumda.
Bu tür eylemleri yapabilmek için artık bir halk desteğine sahip olmak da gerekmiyor. Belli bir teknik altyapı ve istihbaratla teçhiz edilmiş bir intihar eylemcisiyle böyle bir saldırıyı gerçekleştirmek mümkün. Bu intihar eylemcisini muhtaç olduğu bu teknik ve istihbaratın kimler tarafından tedarik edildiğini artık merak etmiyoruz bile.
Avrupa ülkeleri Türkiye üzerinde insan haklarını bir baskı ve yönetim aracı olarak benimsemiştir. Aslında insan haklarından anladıkları da sadece budur. İnsan Hakları onlar için sadece bazı ülkelerin içişlerine müdahale etmek istediklerinde kullanabildikleri bir araç.
Gerçekten de bütün dünyada ve kendi ülkelerinde her tür insan haklarına karşı ciddi bir duyarlılık olsaydı buna sadece saygı duyardık.. O taktirde Türkiye'de de olduğunu iddia ettikleri insan hakkı ihlallerine karşı sergiledikleri duyarlılığı, uyarıları, eleştirileri de saygıyla karşılardık. Oysa 15 Temmuz'da 79 milyonun insan haklarını ihlal etmek üzere harekete geçmiş bir paralel devletin katlettiği 250 insanın taziyesini bile yapmadan, bu darbeyi destansı bir mücadeleyle ve kahramanca savuşturmuş olmaya dair tebriklerini sunmadan ve parlamentosu bombalanmış bir ülke halkının demokrasi savunmasında ortaya koyduğu kahramanlığı görmeden, daha ilk dakikadan itibaren darbeyi yapanların “insan hakları”nı hatırlayıverdi AB yetkilileri. Bulundukları yerden tutukluluk halleriyle ilgili raporlarını hızla tamamlayıp tedavüle soktular.
İnsan hakları konusundaki bu seçicilik Avrupa'nın Türkiye karşısındaki art niyetini ortaya koyuyor. Yayınlanan insan hakları raporları darbeye maruz kalmış olduğu için gerçekten mağdur olmuş, hakları ihlal edilmiş insanlara karşı son derece duyarsız, ama darbeyi yapıp bundan dolayı yargı önünde olanlara karşı son derece duyarlı.
Aynı duyarlılık seçiciliği PKK konusunda da ne yazık ki işliyor. PKK'nın mağdur ettiği, haklarını ihlal ettiği insanları görmüyorlar bile. Kazdıkları çukurlarla bütün şehir ahalisini nasıl bir zorluğa mahkum ettiklerini, bu esnada kaç masum insanın canına hunharca kıydıklarını görmek yerine o teröristlerle mücadele eden hükümetle uğraşmayı insan hakları mücadelesinin bir teamülü gibi benimsemeye devam ediyorlar.
PKK, en fazla çözüm süreci esnasında olmak üzere son yıllarda yaşları 18'in altında binlerce çocuğu dağ kadrosuna kaçırıp çoğunun dağlarda, çatışmalarda telef olmasına neden oldu.Sadece bu olay bile kendi iddiasına sahip, kendisiyle tutarlı bir insan hakları söyleminin dünyayı ayağa kaldırmasına yeter de artardı bile. Ama insan hakları örgütleri bu kalleş örgütün sözcülüğünü yapan, onun propagandasını yapıp bilfiil onlarla çalışanları gazeteci sayıp onlara kulak vermeyi, onların haklarını hak kabul edip mücadelesini vermeyi tercih ediyor.
Bu seçiciliğin bir nedeni var elbet. PKK onlar için Kürtleri İslam'dan koparıp yeni bir haçlı seferi için kendilerine devşirdikleri bir örgüt. İnsan haklarına dair ellerindeki bütün müktesebatı PKK'nın hizmetinden esirgemezler elbet.
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları




























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019