Yıldıray OĞUR
40 sanıklı davanın yaş ortalaması 40 civarı. Öyle bir terör örgütü ki bu üyelerinin 3’te biri 40, 4’te biri 50 yaşın üstünde.
Ama savcıya göre karşımızdaki potansiyel Türkiye El Kaidesi. El Kaide’yle somut bir ilişkisi tespit edilemese de, şimdilik hiçbir eylemi olmasa da.
İddianameye göre şimdilik suçları Hurufi hesaplarla 2012 yılında gelecek Mehdi’ye hazırlık yapmak, “manevi olarak” El Kaide’yi desteklemek.
“Terör gayri-iradi olarak da meydana gelebilir” diyen bir savcı için çok da tuhaf değil bu. Her şey belki hukuka değil ama Minority Report filmine uygun…
İddianamedeki deliller için bilirkişi raporu hazırlayan Prof. Dr. Adem Sözüer ve Doç. Dr. Mahmut Koca’nın raporundan okuyalım:
“Sonuç olarak, soruşturma aşamasında sanıkların iletişim araçları uzun süre denetlenmiş olmasına (yaklaşık 7 ay kadar) ve yine kamuya açık faaliyetleri ile iş yerleri teknik takibe alınmış olmasına rağmen, esas itibarıyla siyasi-dini içerikli söylemlerden ibaret konuşmalar tespit edilmiştir. Bu konuşmalar ise bir terör örgütünün varlığına işaret eden, örneğin suç işlemek amacıyla silah veya eleman temini, aynı amaçla finans sağlama ile fonksiyonel hiyerarşik yapı oluşturma gibi unsurların gerçekleştiğini gösterir bir bulgu içermemektedir
…
Sanıkların dini ve siyasi söylemlerinin tehlikeli olduğu ve gelecekte bir terör örgütü olabilecekleri tahminine dayalı olarak kişilerin yargılanması ifade ve örgütlenme özgürlüğünün ihlali anlamına gelir.”
Peki, hangi somut delillere dayanarak 50 yaşındaki çoğu esnaf ve imamlık yapan bu Risale-i Nur cemaatinden bir potansiyel El Kaide örgütü çıkarmış polis ve savcı?
Örgüt olduklarına kanıt ne? Mesela bu tape:
“Bahri: Alo
Mehmet: Alo
Bahri: Efendim buyrun.
Mehmet.: Selamün aleyküm Bahri Bey.
Bahri: Aleyküm selam başım gözüm üstüne.
Mehmet: İmam Mehmet sen tanıdın mı hoca abi hoca abi, İmam Mehmet.
Bahri: İmam ben senin kölen olurum emret.
Mehmet: Sen neredesin acaba uzak mısın yakın mısın?
Bahri. Ben postanenin ordayım kölesi olduğum…”
Polis bu telefon konuşmasını okuyup 66 yaşındaki İmam Mehmet Doğan’a sormuş: “Konuşma içeriğinden adı geçen kişinin bir örgüt hiyerarşisi içerisinde sizden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket ettiği açık bir şekilde anlaşılmakta olup…”
Örgüt kısmı böyle halledilmiş. Peki terör ve şiddet suçlaması için gerekli silahlar nerde?
22 Ocak 2010 günü 22 ilde 112 kişiye yönelik baskınlarda bu potansiyel El Kaide örgütünden ele geçirilebilen silahlar; İki adet ruhsatlı, bir ruhsatsız tabanca. İki adet tüfek. Ve mermiler. (7.65’lik ruhsatsız tabanca, uygun olmayan bir şarjör ve 9 mm’lik mermilerle bulunmuş. İki adet ruhsatlı tabanca da tabii suç delilleri arasına girmiş. Boş kovanlarla birlikte)
İddianameye göre cihada hazırlanan bu örgütün en büyük cephaneliği ise İstanbul Bahçelievler’deki bir evden çıktı; 2 adet savunma tipi el bombası, 1 adet taarruz tipi el bombası gövdesi, 1 adet renkli sis kutusu, kablolar ve fişekler…
Evin hikayesi ilginç. Ev davanın sanıklarından Turgut Yıldırım’ın (46) 7 yıl önce ölen abisine ait. Kimsenin oturmadığı ev, taziye evi olarak ve risale sohbetleri için kullanılıyor. İşin ilginç tarafı evde baskından bir gün önce de taziye ve risale sohbeti varmış. (Hatta gelenlere kolaylık olsun diye evin anahtarı üzerinde bırakılmış. Hatta dinleme kayıtlarına göre Yıldırım, bir gün önce içinde bombalar bulunan evin adresini sohbete gelmek isteyen hiç tanımadığı birine dahi vermiş.)
Eğer iddianameye göre burası “bir örgüt eviyse”, polisin neden tam da “örgüt toplantısının” olduğu bir gün önce bombalarla birlikte örgüte suçüstü yapmamış olduğunu açıklamak zor.
Tuhaflık bu ev baskını için söylenecek en hafif kelime. Polis, evi aramaya gelmiş. Kapıyı kim açmış peki? İddianameye göre evinin dolabında bombalar saklayan Turgut Yıldırım anahtarıyla gelip kapıyı polislere açmış.
Kanuna göre savcının olmadığı durumlarda ihtiyar heyetinde veya komşulardan iki kişinin aramaya tanık olarak katılması gerekiyor. Bu aramada sadece yönetici Nimettin Tosun bulunmuş.
Tam bir bulunmak de değil bu. 9 Mart 2011 tarihli mahkemede Tosun, “sabah beş buçuk civarında gelen polislerin dairede arama yapacaklarını söylediklerini, kapı kilitli olduğu için Turgut Yıldırım’ı almaya gittiklerini, kendisinin de üzerini değiştirmek için eve gittiğini, döndüğüne kapının açık olduğunu, polisin eve girişini görmediğini, kendisi eve girdiğinde bombaların çekyatın üzerinde dizilmekte olduğunu, bombaların bulunuş anını da görmediğini” anlatmış.
Tosun ifadesinde, arama tutanağında imzası olan diğer isim ev sahibi Turgut Yıldırım’ın bir ara namaz kılmak için gusül abdesti alması gerektiğini söyleyerek polislerden izin alıp banyoya gittiğini anlatıyor.
El Kaide’nin cephanelik olarak kullandığı hücre evine baskın değil sanki ev oturması…
Peki, polisler bombaları ne zaman, nerde ve nasıl bulmuş? Kim görmüş?
Bunu da tam bilemiyoruz. Çünkü aranan eve polis kamerası da bombaların bulunmasından sonra gelmiş. O yüzden 3 bombanın bulunuş anının görüntüsü yok.
Aramayı yapan polislerin ifadeleri de birbirini tutmuyor. Polis memuru Cemal Arslan tanık olarak dinlendiği mahkemede 3 adet bombanın aramanın başlamasından 1-2 saat sonra bulunduğunu söylemiş. Diğer polis memuru Kadir Gümüş’e göre ise bombalar aramanın başlamasından 15-20 dakika sonra bulundu.
Daha da ilginci polis memurlarından Cemal Arslan “bombaları ben ve Serkan adlı polis arkadaşım bulup, evin içinde yan yana dizdik” derken, diğer polis memuru Kadir Gümüş ise bombaların bulunduğu poşeti ellemeyip, müsait bir yere koyarak, teknik ekibe haber verdiklerini anlatmış.
İşin en sıcak kısmına geldik.
Peki bu bombalar bu eve nasıl geldi. 7 aylık fiziki takip ve dinleme kayıtlarında bu bombaların bu eve gelişiyle ilgili hiçbir veri ortada yok. Turgut Yıldırım’ın bu bombaları buraya getirdiğiyle ilgili de. Daha da tuhafı bulunan bomba ve mühimmatın üzerinde davada yargılanan 50 sandığın ve ev sahibi Turgut Yıldırım’ın parmak izi çıkmadı. Turgut Yıldırım’ın evde parmak izinin çıktığı tek delil Kenzul-İrfan adlı kitap. Ayrıca evden ele geçirilen eşyalarla davadaki diğer hiçbir sanık arasında biyolojik ve moleküler eşleşme de sağlanamadı.
Esas skandal ise davanın özü olan bu üç bombanın üzerinde aramayı yapan üç polisin parmak izlerinin çıkmış olması.
Tam bu noktada sözü savunmaya verelim. Mesela Nazlı Ilıcak’a. Her zamanki polisiye meselelerdeki uzmanlığını konuşturduğu seri tweetlerinde şöyle demiş:
“Gerçek diye yutturulan bir yalan da Tahşiyecilere yönelik operasyonda bomba üzerine polisin parmak izinin bulunduğu iddiası. Aramada polis bir poşet görüyor. Poşetin içinde bomba var. Olay yeri inceleme ekibi çağrılıyor. Polis ve amiri poşeti tuttuklarını beyan ederek, ilk gün parmak izlerini aldırıyorlar ki farklı bir parmak izi de var mı anlaşılsın. Eldiven delikti iddiası gerçeği yansıtmıyor. Poliste eldiven yok ki delik olsun. Zaten tertip yapılsa eldiven takmazlar mı?”
Bombalarda polisin parmak izi olduğu yalan değil, raporla sabit bir gerçek. Bombanın nasıl ve kim tarafından bulunduğu hakkında polislerin ifadelerindeki çelişkileri de zaten yukarıda anlatmıştık. Parmak izi olanlar arasında amir yok. Öyle bir talep de yok. Geriye kaldı eldiven. Onu da direk mahkemedeki polis ifadelerinden okuyalım:
“Polis memuru Kadir Gümüş: … arama sırasında benim elimde eldiven vardı, diğer arkadaşlarda da vardı… (“Bombalar üzerinde parmak izinizi nasıl açıklarsınız sorusu” üzerine): Ben aramayı eldivenle yaptım ama arama ancak arama sırasında eldiven yırtılmış olabilir, tam olarak hatırlamıyorum.
Polis memuru Cemal Aslan: … aramada eldiven kullandım, ancak aramalar sırasında kullandığımız ameliyat eldiveni bir süre sonra yıpranmaktadır, bu yüzden bir süre sonra çıkarmış olabilirim.”
Peki kim haklı? “Poliste eldiven yok ki delik olsun” diyen Nazlı Hanım mı yoksa bizzat kendi ağızlarından “eldiven taktık ama yırtılmış olabilir” diyen polisler mi? Söz konusu olan Nazlı Hanım olunca karar vermek zor.
Diyelim ki polisler yanlış, o sırada olay yerinde olmasa da Nazlı Hanım doğru hatırlıyor. Bombalar sahih olsa da bombaların ne için kullanıldığını ya da kullanılacağı, nasıl ve nerden ele geçirildiğiyle ilgili hiçbir somut delil olmadığı gibi, bombaların bulunduğu evin sahibi Turgut Yıldırım’la örgütün lideri olduğu söylenen Mehmet Doğan arasında (yani örgüt arasında) da ne fiziki, ne de bir iletişim bağlantısı kurulamamış. Yani ikisinin birbirini tanıdığı dahi hukuken ispatlanmamış. (Zaten ikisi tanışmadıklarını iddia ediyor) Yıldırım’la davadaki sadece düşük profilli iki sanık arasında iletişim tespit edilmiş. Bu da günlük konuşmalardan ibaret bir iletişim.
Yani operasyonda terör örgütüne en ciddi delil olarak gösterilen üç bombanın evin sahibi Turgut Yıldırım’la, Turgut Yıldırım’ın da örgütle ilgisi hukuken ispat edilememiş.
Bombalar da hukuken patladığına göre geriye elde ne kaldı; fikirler, kitaplar ve konuşmalar.
Grubun klasik Nur çizgisinden daha radikal ve Ortodoksi bir çizgide durduğu biliniyor. Cihad üzerine kitaplar yazan 70 yaşındaki Mehmet Doğan’ın cihad tarifi bir hadis sohbetinde ettiği şu cümlelerle özetlenebilir: “Sana ben hükmü söylüyorum. Zahiri cihadın önü açıktır. Çeçenistan’a git, Afganistan’a git, Pakistan’a git, bizatihi cihadın yapıldığı yerlere gidebilirsin, buraya gitmek şarttır. Peki gitmeden mesuliyetten nasıl kurtulursun ancak manevi cihadı yapmakla kurtulursun. Bu nasıl olur, Kur'anla, sünnetle, hadisle milletin inancını, itikadını düzeltmekle olur.”
Özellikle de iki klip üzerinden. 22 Ocak’taki gözaltılardan hemen sonra CNN Türk’e sızdırılan video kasette Doğan’ın sözlerinin nasıl kötü niyetli olarak kesildiğini http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yildiray-ogur/583858.aspx yazmıştım. Aynı anda Habertürk’e sızdırılan diğer kaseti de Yiğit Bulut Cübbeli Ahmet Hoca’yla programı öncesi kullanmış. Tam ve kesintisiz metni. Diğer klipteki kötü niyetli montajdan bir fikrimizi var. Doğan sohbette;
“Afganistan’da bir ordu teşekkül eder. Bu ordu sizi çağırdığı zaman siz velev karın üstünde emekleyerek olsa da o harbe katılın” diyor. Sonra bi yerde kalabalıktan biri “Usame’nin çağırması var, Müslümanlara farzdır” diyor. İddianameye Doğan’ın cümlesi aleyhine girmişken, anoNİM SESİN Usameli cümlesi girmemiş. Doğan’ın cümlesinin Peygamber’in cihadi grupların referans yaptığı bir hadisi olduğunu savcı tam bilmiyor. Doğan hadisin orijinalindeki Horasan’ı, yine Horasan bölgesinde olan Afganistan yapmış.
Diyelim cihad çağrısı da yapmış. Yapmış da ne olmuş? Sonuç ne? Operasyon olunca medyaya geçilen 100’lerce insanı Afganistan’a cihada gönderdi gibi iddiaların hiçbirinden iddianamede bahis bile yok. Sadece sözler, sözler…
Bu iki klibin dosyaya girişi hikayesi de tuhaf. Soruşturmayı başlatan isimsiz, tarihsiz ihbar mektubuyla gelmiş iki cd olarak. Soruşturma ilk dinleme kararı 06.05.2009. İhbar mektubunun dosyaya giriş tarihi ise Eylül 2009. Yani ihbar mektubunu soruşturma dosyasına eklemeyi unutmuşlar sanki. Savcı da kayıtları CNN Türk ve Habertürk linklerinden izlemiş ve orijinal kayıtlara bakmaksızın iddianamesine eklemiş.
Hâlâ Tahşiyeciler eşittir El Kaide diyenlere, 4 yıl önce El Kaide değil diyen Wikileaks belgesi, olmadı, Daily Sabah’ın Washington temsilcisi Ragıp Soylu’ya aynı şeyi tekrarlayan ABD Dışişleri kaynaklarına kulak vermeleri tavsiye edilir. Onlardan bile daha fazla uçan kuşa El Kaide diyenler için ise yapacak pek bir şey yok.
Zaten polisin ilk fezlekesi El Kaide’ye bağlanamazsa ihtimali düşünülerek hazırlanmış. Fezlekede polis ne olur ne olmaz diyerek Tahşiyecilerin Ergenekon’la hatta PKK ile bağlantısını kurmuş. Kanıt, Azerbaycan’daki bir cemaat mensubunun Ergenekon İddianamesi’nde adı geçen Tenzile Rüstemhanlı’yla irtibatlı biriyle irtibatı. Neyse ki savcı bu Ergenekon dağı kadar uzak bağlantıları iddianamesine koymamış.
(Bir de polisin özel hayatlarla ilgili kayıtlarını, gazetelere bilgi notu olarak geçtiği eşcinsel ilişkiler, kadın ticareti gibi terör soruşturmasının olmazsa olmazı olan belaltı vuruşları. Ama ilginç bir şekilde bu malzemeyi imha da ettirmemiş. Bir gün lazım olur diyerek herhalde.)
Savcının bile kıymet vermediği Ergenekon bağlantısı iddiasını cemaat gazetecileri ise bugünlerde yeniden dolaşıma sokmakta beis görmediler.
Tahşiye örgütünden Fethullah Gülen’den önce bahsedildiğini ispatlama timlerine dönen o gazetecilerin fırlattığı amatör çalışmalardan birine bakalım:
“Taraf’ın Lahika haberine bakın. Lahika kapsamında Genelkurmay İstihbarat bu örgütle ilgilenmiş.”
Baktık. Hatta bunu yazan arkadaşın kitabındaki Lahika belgelerine de baktık. Tahşiye diye bir şey göremedik. Kendisini gördüyse yazar herhalde. Belki gazetesine vermediği, kitabına koymadığı, herkeslerden sakladığı o belgeyi sadece Fethullah Gülen’e göstermiştir, kim bilir.
Daha bitmedi. Biraz belaltı ama olsun katlanacağız: “Yıldo Neriman-Ali Özoğlu’yla ilgili Taraf’ta yazdıklarına bakarsa olayı çözer de gerçekleri yazmak için yüzü tutar mı onu bilemem.”
Baktım. Ergenekon’un aklı Pensilvanya’da kalmış savcılarının peşinden gitmeye gerek duymadıkları o derin yapılanmanın izlerini yeniden gördüm. Ama olayı çözemedim. Tahşiyeyle hiçbir alakası yok çünkü. O yüzden yüzüm hale tuttuğu için yazmaya devam ediyorum .
Ve en sevdiğim: Biri Yıldo’ya şunu söylesin. Tahşiye Neriman Aydın-Ali Özoğlu tapesinde geçiyor. Anladığım Genelkumay-Dursun o dönem bu gruba sızmış.”
Oğlu Harun’u kurban edecekken gökten deve inen Musa(!) hikâyesi gibi. En azından Nazlı Ilıcak kendisine söylenenleri kavrıyor ve malzemeyi kullanabiliyor. Bunu bile beceremeyen var.
Ergenekon ek iddianamelerini açıp emin olmak için yeniden Aydın-Özoğlu tapelerini okudum. 13 tapeden hiçbirinde Tahşiye geçmiyor. (Varsa herhalde yazar) Ama biri arkadaşa söylesin; O Tahşiye değil Hizbul Tahrir. Sızan da Dursun değil Mehmet Ali Çelebi. Olay bir sızma da değil ayrıca ama motoru bir günde bu kadar fazla zorlamamak lazım.
“Tahşiye Örgütü’nden ilk bahseden Fethullah Gülen değil” karşı kampanyasının daha sağlam argümanlar da var. Zaman’ın haberinden okuyalım:
“Dosyaya göre; Tahşiye yapılanmasını ilk olarak Milli İstihbarat Teşkilatı 2004 yılı öncesinde takibe almış. Emniyet İstihbarat polisi ise 2008'in ilk aylarında MİT'ten aldığı bilgi üzerine çalışmalar yapmış. Yani takip ve soruşturma çalışmalar Fethullah Gülen'in sohbetinden yıllar önce başlamış.”
Dosya denilen devam eden son dosya. MİT’in 2004 yılı öncesinde Tahşiye grubunu takibe alması biraz zor. Çünkü Tahşiye yayınları 2004’te kuruluyor. Ama irticayla mücadele için o yıllarda yan yan gelen beş Müslüman hakkında rapor yazan MİT’in koskoca bir Risale-i nur grubu hakkında raporu olmayacağını düşünmek naiflik olur.
Peki nerede bu rapor/raporlar, tam tarihi ne. Haberden okuyalım yine: “Tahşiyeciler grubunun yapısını ve hedeflerini anlatan rapor emniyet ve jandarma arşivlerinde mevcut. Ancak soruşturma savcısı medya operasyonunu başlatmadan önce bu raporu ilgili kurumlardan istemedi.”
Hadi o ‘kumpascı’ olduğu için istemedi. Peki ya 2010’daki El Kaide operasyonunu yapan savcı niye o zayıf iddianameyi de güçlendirecek bu raporları iddianamesine koymadı? Neden polis fezlekesinde, ilk dinleme kararlarında o MİT raporlarına Emniyet atıf yapmadı?
Habere göre MİT’ten aldığı bilgi üzerine 03-12-2008 tarihinde Tahşiye raporunu yazmış olan Ali Fuat Yılmazer’in gizli bilgi notunda da MİT’e tek atıf yok. Ayrıca MİT belgesi gibi, Yılmazer’in o istihbarat notu da hiçbir dosyada, iddianamede yok. Yani ne MİT’in, ne Emniyet’in dosyaya girmiş, hukuki anlamı olan bir Tahşiye raporu yok.
Peki ne yapılmış oluyor bu savunmalarla? Galiba istenenin tam tersi. Bir; Cemaat emniyet ve jandarma arşivlerine hakimiyetini yeniden bize hatırlatılmış oluyor. İki; Fethullah Gülen’in MİT ve Emniyet’in medyaya yansımamış gizli raporlarından haberdar olduğunu da öğrenmiş oluyoruz. Daha fazlası değil.
Daha fazlasını yapmaya çalışıp, mantığı zorlayanlar da olmuyor değil.
Hele 2010’da El Kaide operasyonu talimatını hiyerarşik silsile gereği polislerin amiri olan İstanbul Valisi Muammer Güler’e ve dönemin Emniyet Müdürü Oğuz Kaan Köksal’a sonra onu da 2011’de milletvekili olduğu AKP'ye bağlamak sahiden şaka olmalı. O halde cemaat gurur duyduğu Ergenekon, Balyoz, KCK operasyonlarının şanını da önlerine getirilen dosyalara, delillere bakıp bürokratik ve prosedürel son karar mercileri olan mülki erkana bağlasın. Mesela İrancı dedikleri dönemin İçişleri Bakanı Atalay’a.
Bu türün şaheseri ise dün Zaman Gazetesi’nde çıkan “Tahşiye operasyonunu hükümet yaptı; Erdoğan, ABD'ye ‘El Kaide' diye pazarladı” başlıklı haberdi.
http://www.zaman.com.tr/gundem_tahsiye-operasyonunu-hukumet-yapti-erdogan-abdye-el-kaide-diye-pazarladi_2264982.html
Haberde Tahşiye Operasyonu 6 Nisan 2009’da Obama’nın Türkiye ziyareti ve 9 Aralık 2009’da Erdoğan’ın ABD ziyaretinde edilmiş El Kaide’ye karşı ortak mücadele manasındaki genel geçer sözlere bağlanmış. İddia büyük “Geçmiş belge ve konuşmalar bu operasyonu ‘Erdoğan hükümetinin ABD'ye karşı pazarlık malzemesi' olarak kullandığını gösteriyor.”
Dört yıl sonra El Kaide’ye destek verdiği iddia edileceği gazetenin sayfalarında, El Kaide’yle mücadele için operasyon yapan Erdoğan’ı görünce insan tuhaf oluyor tabii. Yasin el Kadı engellememiş demek bu operasyonu.
Bu iddiaya gösterilen deliller şöyle: “Wikileaks belgelerinden ise Erdoğan hükümetinin operasyonu ABD'ye pazarlamak için yakalananların hedefinde ABD çıkarları olduğunu söylediği anlaşılıyor. 27 Ocak 2010 tarihli Wikileaks belgelerinde James Jeffrey imzasını taşıyan raporda, ‘22 Ocak'ta yapılan El-Kaide operasyonunda alınanların direkt olarak Amerika'yı hedeflemediği' notu yer alıyordu.”
Wikileaks’de Erdoğan’ın yakalananların hedefinde ABD çıkarları olduğunu söylediği cümle nerde geçiyor, hiçbir atıf yok. Sonundaki “Anlaşılıyor” ‘uyduruyorum’un kitabına uydurulmuşu gibi sanki. Bahsedilen 27 Ocak 2010’daki Büyükelçi James Jeffrey’nin telgrafı ise açıkça çarptırılmış. Tam tersine telgrafta “Türk Polisi ve diğer güvenlik teşkilatları ile yaptığımız irtibatlardan edindiğimiz kanaat, tutuklanan kişilerin El Kaide ile irtibatlarının bulunduğuna inanılmadığı yönünde… Şüphelilerin çoğunun suçlarının ispat edilmesi zor olduğunu anlıyoruz” ifadeleri geçiyor.
Yani Erdoğan bu operasyonu kullanmak istese de ABD birinci haftasında Emniyet tarafından bu yakalananların El Kaide’yle bağlantısı olmadığı konusunda bilgilendirilmişti zaten. Bu da çöktü galiba.
Tahşiyecilerin tahliyelerinden yıllar sonra şikayetçi oldukları, operasyonun tamamen hükümetin teşvikiyle hazırlanmış bir kumpas olduğu iddialarını yalanlayan ise 2011 Mart’ında polisler ve savcılardan ilk şikayeti yapan Mehmet Nuri Turan soruşturma dosyasındaki dilekçesi. Soruşturmayı Başbakan’ın da avukatlığını yapan Mustafa Doğan İnal’ın yönlendirdiği iddiası da temelsiz. Çünkü İnal 2010’dan beri davadaki pek çok sanığın avukatı.
Yani özetle Amerikalılara dört yıl önce, operasyonun haftasında gerçeği söyleyen polis, gazeteci ekürileriyle birlikte dört yıl sonra bunca bilgi ve belgeye rağmen hâlâ yalan söylemeye devam ediyor. En başta da iç kamuoylarına, yani cemaate, şakirtlere…
Yalanların motivasyonu Fethullah Gülen’i soruşturmadan kurtarmak.
Halbuki yapılacak olan yalanlar uydurmak, belgelerle gerçeği bulandırmak değil, en ufak bir blogda çıkmış haberlere bile tekzip gönderen, açıklama yapan Fethullah Gülen’in durup dururken Tahşiye örgütünden neden bahsettiğini, neden kendisine sorularak hazırlanan Tek Türkiye dizisi Karanlık Kurul’da bu konunun iki kez işlenmesinden günler sonra polisin soruşturma başlattığını dürüst bir şekilde anlatması.
İkincil rolleri olan gazetecileri ithamlardan kurtaracak olan da bu açıklama olabilir.
Ama Fethullah Gülen hırslarıyla, istihbarat merakıyla, meşru gördüğü gayri-meşru yöntemleriyle, hususi hizmetler adı altında kriminalize ettiği insanlara, şakirtlerine bu kadarlık bir gerçeği bile herhalde çok görmeye devam edecek.
Bu sadece gazetecilerin susturulması, polislerin tutuklanması hikayesi değil, Anadolu’dan zorluklarla çıkmış parlak bir dindar gençlik kuşağının iktidar tutkusuna heder edilmesinin de hikâyesi.
Yani sana yalan söylüyorlar şakirt.
Bu yazıyı bana MİT yazdırmadı hatta düşünmeye cesaret edersen sen de yazabilirdin…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025