Sezin ÖNEY
ABD ara seçimlerinde, Cumhuriyetçiler’in Demokratlar’ı köşeye sıkıştırıp “kırmızı dalga” yaratmasını engelleyenler, kadınlar ve gençler oldu. “Z Kuşağı”nın, ABD’nin ara seçimlerindeki yönelimlerini ayrıca 17 yaşında bir yazar; Hazar Gökçen paylaşacağından, ben bu yazıda sadece kadınlara odaklanacağım.
Ara seçimlerin kesin sonuçlarını ancak, Nevada’daki sayımın tamamlanması ve Georgia’da Aralık başında seçimlerin tekrarlanması sonrasında öğrenebileceğiz. Şimdilik elimizde, çıkış anketlerinin sonuçları var. CNN’in çıkış anketine göre, oy hakkını kullanan seçmenlerin % 52’sini kadınlar ve % 48’ini erkekler oluşturuyordu. Yine aynı ankete göre, kadınların % 53’ü de tercihini Demokratlar’dan yana kullandı.
Kadınların tercihlerini Demokrat Parti’den yana kullanmasının başlıca sebebi ise, kürtaj yasakları tartışması gibi gözüküyor. Bilindiği üzere, 24 Haziran 2022’de ABD Anayasa Mahkemesi, 1973’te “Roe v. Wade” olarak bilinen dava sonucunda kürtajın isteyen eyaletlerde yasaklanmasının önünü açan bir karar almıştı.
Geriye gidersek; Norma McCorvey, 1969’da üçüncü kez istemediği bir hamilelik yaşayınca, kürtaj olmak istedi. Ancak, yaşadığı eyalet Teksas’ta, anne adayının hayati tehlike yaşaması dışındaki durumlarda kürtaja izin verilmiyordu. McCorvey, kadın hakları savunucusu avukatların desteğiyle, “Jane Roe” takma adıyla, yerel mahkemede bir dava açtı. Dava, sonunda Anayasa Mahkemesi’ne kadar gitti. Ve, ABD’nin en üst yargı organı da, kürtajın yasal bir hak olduğuna hükmedince, ülkede tarihi bir dönüm noktası yaşanmış oldu. Fakat, Anayasa Mahkemesi’ne kadar giden, kürtaj konulu davaların da ardı arkası kesilmedi.
2018’de, Mississippi’de, “Gebelik Dönemi Kanunu” olarak anılan bir düzenleme yasalaştı ve 15 haftadan sonraki hamileliklerde kürtaj yasaklandı. Bunun üzerine, Mississippi’nin kürtaj yapılan tek kliniği Jackson Kadın Sağlığı Kurumu, farklı taraflarla davalık oldu. Sonunda, sağlık alanında yöneticilik yapan Thomas E. Dobbs’un adına açılan bir dava, Anayasa Mahkemesi’ne kadar gitti. “Dobbs v Jackson Women’s Health Organization” olarak anılan bu dava da, 24 Haziran’da karara bağlandı. ABD’nin Anayasa Mahkemesi yargıçları, 6’ya 3 çoğunlukla, kürtajın bir hak olup olmadığı konusundaki kararın, “halkın seçilmiş temsilcilerine” bırakılması gerektiğini savundu.
Yarım asırlık bir içtihat oluşturan ve artık ABD kamuoyu arasındaki tartışma konularından biri olması ötesinde, “yakıcı bir mesele olmaktan” çıktığı düşünülen kürtaj konusu, birden gündemin ana maddelerinden birine dönüştü. Karar çıktığı zaman, ABD Başkanı Joe Biden, kürtaj yasağının önünün açılmasının, ülke genelinde kadınların “isyanına” neden olacak bir konu olduğunu iddia etmişti. Açıkçası haklı da çıktı; seçimler sonrası, “Ben demiştim” diyen Biden, gerçekten de haklı çıktı.
Seçimler öncesi görev onay onayı yüzde 40’ları zor bulan Biden’ın öngörüsünün doğru çıkacağı pek de beklenmiyordu. Medya genelinde yorumcular, Demokratlar’ın kampanyalarında, anketlere göre kamuoyunun başlıca mesele ettiği ekonomi; özellikle hayat pahalılığı ve enflasyon konularına değil de, kürtaj gibi “hak ve özgürlükler” alanında bir meseleye odaklanmasının, Cumhuriyetçiler’i güçlendireceğini öne sürüyordu.
Ara seçimlerde aday olacakların belirlendiği ön seçimlerde, “kürtaj” o kadar üzerine kutuplaşılan bir tartışma oldu ki; bazı Cumhuriyetçiler, kadının yaşamı tehlike altında olsa bile hamileliğinin sonlandırılmaması gerektiğini savunan söylemler benimsedi. Ne var ki, bir kez adaylar belirlendikten sonra; North Carolina’nın Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi adayı Cristian Castelli ve Arizona’nın Cumhuriyetçi Senato adayı Blake Masters, kampanyalarından “kürtaj” konusunu sildi geçti. Dahası Cumhuriyetçi adaylardan, seçmenlerin özellikle hassas olduğu “yerele özgü sorunlara”; örneğin, artan suç oranı ve/veya yasadışı göçmenlerin istenmemesi gibi şikayetlere vurgu yapanlar da azımsanamayacak orandaydı. Bu tablo karşısında, Demokratlar’ın kürtaj konusu başta olmak üzere, “hak ve özgürlük” eksenli konulara odaklanması sorgulanıyordu: özellikle de, anket sonuçlarının, Cumhuriyetçiler’in hem Senato hem de Temsilciler Meclisi’ni kazanmasının yüksek ihtimal olduğunu gösterdiği bir ortamda…
Ne var ki, seçim sonuçlarına yönelik okumalarda, hep geriye bakınca, önceden fark edilmemiş detaylar birden dikkat çekici hale geliyor.
Bir kere, Demokratlar’ın kürtaj konusuna olan odağı, Cumhuriyetçiler’in “ne kadar radikalleştiğine” dair algıyı güçlendirdi.
Dahası ve en önemlisi; çeşitli bölge ve eyaletlerde, seçimlerle eş zamanlı, “kürtaj yasağı mı, özgürlüğü mü” konulu referandumda da gerçekleştirildi.
Gerçekleştirilen beş referandumun, beşinde de “kürtaj hakkına” destek çıktı. Kentucky’de, “Eyalet Anayasası’nda, kürtaj hakkına yasak getirilmesi” önerisi % 52,4 oyla reddedildi. Montana’da, “Herhangi bir dönemindeki/yaştaki fetüsün, ‘tüzel kişilik’ sayılması” önerisine, % 53,6 oyla “Hayır” dendi.
California’da, “Eyalet Anayasası’nda değişiklik yapılarak, ‘üreme hakkının’ korunması”, % 65,1 oyla kabul edildi. Vermont’da, “Eyalet Anayasası’nda, ‘üreme özerkliği’nin bir hak olarak tanınmasına” % 76,7 destek çıktı.
Ve Michigan’da da % 56,7’lik çoğunluk, “üreme hakkının” tanınması için Eyalet Anayasası’nda değişiklik yapılmasını onayladı.
Kadınların, kürtaj konusunu “kişisel ve mahrem bir meseleye” siyasetin karışması gibi algılaması; “normal şartlarda” oy vermeyecek veya Demokratlar’ı desteklemeyecek seçmenleri “provoke etti”. Oy vermeyeceğe de oy verdirtti; Demokratlar’ı desteklemeyeceğe de, destekletti. Ve tabii; kadın ve cinsel kimlik konusunda çalışan aktivistlerin, cinsel kimlik meseleleri üzerinden aktive olan tüm kimliklerden seçmenlerin de hakkını yememek lazım.
Demokratlar “kazandıysa”; biraz da “kadının hakları, insan hakları” algısı üzerinden kazandılar.
-----
Kapak Görseli: Roberto Schmidt (AFP)
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024