Sezin ÖNEY
Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ne oldu? 2009-2010 dönemi, AKP için “açılımlar” dönemiydi.
O dönem, sadece Kürt- Roman- Alevi Açılımları konusu değil, devletin içinde, bürokraside de bir dönüşüm yaşanıyordu. Bürokratlar ve tabii, bürokratların oluşturduğu kurumlar, tabandan bir dönüşüm içindeydi. Avrupa Birliği kaynaklarıyla gerçekleşen bazı programlara katılan bakanlık, Meclis çalışanlarının, kurum içinde ufak tefek de olsa nasıl değişiklikler yapmak istediğine bizzat tanık olmuştum. Gene aynı şekilde, yıllarca muhafazakârların hakları için mücadele verenlerin de, bürokrasiye girmekte önü açılmıştı. Onlar da, kurumsal dönüşüm için, o da olmadı, “iyi bir şeyler” yapabilmek için çabalayabiliyordu. Bir de, AKP veya muhafazakârlık ile bir siyasi bağları olmasa da, sıkı ve nitelikli çalışan bürokratların da, her kurumda olmasa bile, en azından bazılarında açıktı.
2010’dan 2011 seçimlerine giderken, bürokrasideki “işini iyi yapmak için” çalışma hevesi, Türkiye siyasetinin klasik hâlleri yüzünden tavsamaya başladı. Yakınlarını veya seçim çıkarlarına hizmet edeceği düşünüleni kayırma, kalıcı kurumsal dönüşüm için üst düzey adımların atılmaması, daha çok “çağ atlatan değişiklik” diye nitelenen tepeden inme, ancak taban bürokrasisinde uzun soluklu zihinsel dönüşüm yaşatmayacak “kozmetik” çabalar gösterildi.
Başbakan Erdoğan’ın bütçe görüşmeleri (ki, görüşülen de bir şey olmadığı için, böyle demek biraz tuhaf oluyor) sırasındaki “yumrukları sıkılı” bir konuşma daha yapması, aklıma Amerika’dan bir örneği getirdi. Tea Party (Çay Partisi) vakasını...
Tea Party, bence rahatlıkla ABD’nin “aşırı sağı” olarak niteleyebileceğimiz ve aslında 1990’lardan bu yana sahnede olan bir hareket malum. 2000’lerden bu yana örgütleniyorlar ve özellikle, 2009’dan beri de, ABD siyasetini yakından etkileyen dönüm noktalarında da kilit rol oynuyorlar; mesela son olarak, “Obamacare” adıyla anılan Demokratların sağlık eksenli sosyal hizmet politikalarını bloke etmek için, hükümete bütçe krizi yaşatmaya ve devletin “kepenk kapamasına” yol açan olayda olduğu gibi.
Tea Party üzerine öğrencisi Vanessa Wiliamson ile beraber kapsamlı bir saha araştırması yapan, siyaset biliminin duayen akademisyenlerinden Theda Skocpol’un enteresan bir tespiti var. Skocpol’a göre, Tea Party, Amerikan muhafazakârlığının dokusunu değiştiriyor. Asıl işlevi de, Cumhuriyetçilerin herhangi bir konuda Demokratlarla uzlaşmasını engellemek.
Tea Party, “tabandan gelen halk ruhunu” temsil ettiğini varsayan, ancak “korkularla” yaşayan son derece örgütlü bir hareket. Skocpol’a göre, Tea Party’nin en büyük “korkusu” da, gençler...
Gençlerin getireceği değişimden, ülkede yaşatacağı zihinsel dönüşümden duyulan büyük endişe, Tea Party’yi (ironik şekilde hatta bu partideki gençlerini de) etkileyen başlıca ruhsal kodlardan.
AKP içinde ve çevresinde de, giderek hâkim olan bir “Çay Partisi” var. Parti ve Türkiye muhafazakârlığının dokusunu değiştiriyorlar; korkular ve uzlaşma nefretiyle...
Tıpkı Tea Party’nin siyaseti, “ölümüne bir savaş” olarak görmesi gibi, Türkiye’deki “Çaydanlıklar” da, muhalefet ile herhangi bir konuda işbirliği yapılmasını “ödün vermek”, bir nevi “kayıp”, hatta “harekete darbe” olarak algılıyor. Son dönemde, AKP’nin BDP’yi “düşük yoğunluklu ortak” görebilmesinin tek sebebi, “bizim taraftalar” algısının oluşması. Yoksa; muhalefeti, tüm günah ve sevaplarına rağmen, bu kadar hakir gören bir siyasi yapı ile demokrasi mümkün olabilir mi?
Skocpol, “Obama, el sıkışacak birini aradığında, Tea Party nedeniyle, karşısında Cumhuriyetçilerden de kimse bulamıyor ” diyor. Türkiye’de de, cidden siyaset yapmak isteyen herkesin karşılaştığı yumruklar; uzanan eller değil.
[email protected]
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024