Sezin ÖNEY
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, bir sürpriz yaşandı. İspanya’da, henüz 100 gün önce kurulmuş bir parti, 1 milyon 250 bin oyla, AP’ye beş temsilci gönderme hakkını kazandı. 2009 AP seçimlerinde, İspanya’da iki parti egemendi; oyların yüzde 80’ini merkez sağ ve sol iki parti,Partido Popular (Halk Partisi) ve Partido Socialista (Sosyalist Parti) alıyordu.
Bu seçimlerdeyse, birden ortaya “Podemos” diye bir parti çıktı. Üstüne üstlük de, merkez iki partinin oyları, İspanya’nın siyasi tarihinde ilk kez yüzde 50’inin altına düştü. Podemos’un kendisi, yüzde 8 oyla, dördüncü parti oldu.
Sadece Podemos değil, sol partilerden, kökleri kısmen Partido Comunista’ya (Komünist Parti) dayanan Izquierda Unida (Birleşik Sol) da, yüzde 10 oyla, üçüncü parti oldu.
Podemos’a gelince... Aslında Podemos’un manası epey tanıdık: “Yapabiliriz”. Barack Obama’ya seçim kazandıran, “Yes, we can” sloganının İspanyolcası gibi. Ama, Podemos’u oluşturan ekip ve partinin sloganları, savunduklarının, Obama ile hiç alakası yok.
Podemos, sol görüşlü aktivistlerin partisi ve sert bir muhalefet çizgisi var, sözünü sakınmıyor —muhalefetini de sadece marttan beri yapıyor.
Podemos yeni ama...
İspanya’nın 2011’den bu yana toplamda yaklaşık 8 milyon kişinin katıldığı sokak gösterilerine sahne olduğunu, Indignados (Öfkeliler) olarak adlandırılan göstericilerin arkasında da, güçlü sosyal ağları olan hareketler bulunduğunu gözardı etmemek gerek. Elbette, bu gruplar arasında iletişimi oluşturan sosyal medyanın gücünü de hesaba katmak lazım...
Indignados’un temel bileşenleri arasında sayılan Juventud Sin Futuro (Geleceksiz Gençler) ve Democracia Real YA (Gerçek Demokrasi ŞİMDİ) gibi, birbirleriyle sürekli sosyal medya üzerinden haberleşen, kendi iletişim ağını oluşturan son derece dinamik topluluklar.
İşte Podemos, böyle bir kitlenin siyasi umudu olarak ortaya çıktı. Partinin lideri, Pablo Iglesias, 35 yaşında bir siyaset bilimci. Televizyonda sık sık gözüken bir isim; kendi sunduğu bir siyasi tartışma programı var.
Peki, Podemos ne vadediyor seçmenlere; Avrupa Parlamentosu manifestolarına bakınca, tüm verdikleri “seçim sözlerinin” hepsinin ekonomi odaklı olduğu gözleniyor. Ülkenin büyük bir sosyal sarsıntı yaşamasına neden olan ekonomik kriz düşünülünce, ekonominin temel odak noktası olması da elbette beklenir bir durum. Ekonomik krizin nedenlerine bakarsak da; 1990’ların sonuna gitmek gerek. İspanya’da 1997’de çıkan ve imar izinlerinin kapsamını çok genişleten yasa sonucu, İspanya’da sadece 2003 yılında, ekonomisi en büyük beş Avrupa ülkesinden fazla inşaat yapıldığını görüyoruz. 2008’e gelindiğinde, bu inşaat balonu fena hâlde patlıyor. İşsizlik oranının genelde yüzde 30’lar, gençler arasındaysa, yüzde 50’lere tırmanıyor.
Podemos’un lideri Iglesias’ın, ekonomik krizi yorumlarkenki, “Alman kolonisine dönüşmek istemiyoruz” veya “Gençlerimizin, zengin Kuzey Avrupa ülkelerinde İspanyol mezeleri servis eden garsonlar olmasını istemiyoruz” gibi sözleri aslında, son derece popülist bir çizgi sergiliyor.
Hatta, kimi aşırı sağ partilerin de, benzer biçimde toplumsal sorunların “zenginlerden”,“beyaz elitlerden” kaynaklandığını ileri sürdüğünü unutmayalım. Ancak aşırı sağ hareketler, “zenginleri” suçladıktan sonra, onlarla beraber hareket eden veya onlarla beraber toplumsal sorunlara neden olan başka gruplardan da bahsediyorlar. Kimi ülkelerde Romanlar, kimilerinde Yahudiler, kimilerindeyse Müslümanlar ve göçmenler “toplumsal yozlaşmadan”sorumlu tutuluyor.
“Toplumsal yozlaşma” yaşandığı konusunda, Podemos’ta hemfikir. Ancak, Podemos’un sol görüşlü aktivistleri, popülist söylemlerinin içine nefret, ayrımcılık ve yıkıcı bir “öfke”katmıyorlar. Aşırı sağın aksine de, “Avrupa” idealine ve “birliğine” de karşı değiller.
Daha önce, Macaristan’da Lehet Más a Politika (Siyaset Artık Böyle Olmamalı) hareketi, parlamento seçimlerinde ani bir çıkış yakalamış ama bu ivmeyi sürdürememiş, Macaristan politikasında bir alternatif yaratamamış, parti de 2013 yılında dağılma sürecine girmişti.Bunun başlıca sebebi, bence, hareketin çok “entelektüel” seviyede kalması ve halkla bir iletişim kuramamasıydı. Öte yandan, İtalya’da komedyen Beppe Grillo’nun Cinque Stelle Movimento (Beş Yıldız Hareketi) de, çok kısa zamanda büyük başarı kazandı. Ancak, Grillo’nun da, “halkla ilişkiler” dışında bir şey yapmadığını, konuşmak dışında hiçbir dişe dokunur proje üretmediğini söylemek mümkün.
Podemos, zaman içinde daha kurumsallaşabilirse, en çok Yunanistan’daki SYRIZA partisi ile karşılaştırılabilir. İkisi de cunta dönemlerini yaşamış, faşizmin nelere mal olduğuna tanık olmuş ülkelerden çıkan bu alternatif siyasi hareketlerin hem halkla iletişimi, hem de, halka odaklı projeleri var.
Türkiye’ye gelince... Podemos’a benzer hiçbir siyasi hareket, Türkiye’de henüz mevcut değil. Kimse de öyle olduğunu öne sürmesin. En azından şimdilik...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024