Ahmet TAŞGETİREN
Ak Parti iktidara geldiğinde terörle mücadeleyi kucağında bulmuştu. 1984’ten beri Türkiye’nin Doğu-Güneydoğusunda silahlı terör vardı ve devlet onunla mücadele etmekteydi.
“Daha dindar” hüviyetleri sebebiyle Kürtler’de farklı bir karşılığı bulunan Özal ve Erbakan ile devlet, farklı, deyim yerindeyse daha barışçıl konseptler aramış, ancak o arayışlar, yine devletin başka odakları tarafından saf dışı bırakılmıştı.
Denmişti ki “Derin devlet” Özal - Erbakan konseptlerini istemiyor. Çünkü derin devletin bir ayağının çatışma süreci ile rant ilişkisi var.
Ak Parti kadroları Özal-Erbakan çizgisinin uzantısı idi. Bu hareketin liderinin, Tayyip Erdoğan’ın Kürtlerde evet yine “Farklı” bir karşılığı vardı. Erdoğan da farklı bir konsept denedi. Çok umut veren bir tecrübe idi. Toplumun çok farklı kesimleri “Çözüm süreci” içinde konseptin parçası haline geldiler. Kürtlerde de büyük umut doğdu. Özet olarak silahlı yapı bitecek, Kürtler’in mağduriyeti sona erecekti.
Olmadı. Yine olmadı.
Silahlı yapı kendini korudu, hatta bölgede derinleşti. Hendeklerle, barikatlarla, sözde öz yönetim ilanlarıyla “Alan hakimiyetini sağlamak” diye nitelenen bir derinliğe ulaştı.
Ve Türkiye yeniden “Terörle mücadele” konseptine döndü.
Eskiden mücadelenin adı “Düşük yoğunluklu savaş” idi.
O dönem mücadelenin ana boyutu, sınır ötesi harekatlar şeklinde somutlaşıyordu.
Son dönem, hendekler-barikatlar Türkiye içinde derinleşen bir, dilim varmıyor ama savaş halini aldı. Bir yanda depremden çıkmış şehirler, bir yandan her gün ekranlarda bayrağa sarılmış şehit cenazeleri ve diğer yanda örgüt kayıplarına ilişkin onlu-yüzlü rakamlar...
Ve son merhale “terörün siyasi uzantıları”na karşı operasyon.
11 bin küsur öğretmene ihraç, 28 belediyeye kayyım.
Haksız mı, haklı. Bu sözümona öğretmenler de hak etti, belediye kılıklı yapılar da...
Belediye ki şehr-emanetidir, bu yapı terör lojistiği haline getirildi...
Öğretmen ki, çocukların emanet edildiği insanlardır, onlar çocukları dağa göndererek canlarını ateşin içine attılar.
Yani her iki, deyim yerindeyse muazzez yapı, şeytanla işbirliği içine girdi.
Öğretmen öğretmen olmaktan çıktı, belediye belediye olmaktan. Öğretmeni öğretmen haline getirmek lazımdı, belediyeyi belediye haline...
Bu kaçınılmazdı ama varılan nokta, Doğu-Güneydoğu ile ilişkinin yine eski devletin konsepti haline gelmesiydi: Terörle mücadele.
Üstelik sınır ötesi boyut, Suriye’de, Türkiye’ye de ihraç edilmesi planlanan bir siyasi yapılanma ile mücadeleyi de içeriyor.
Üstelik bu yapı uluslararası odaklar desteğinde gerçekleştirilmek isteniyor.
Şu anda devlet, “Terörle mücadele”nin yanına, 140 milyar liralık bir yatırımı koyuyor ve dün çözüm ortağı olarak gördüğü örgütün yerine, “Tüm millet” diye geniş kitleleri yerleştirmek istiyor.
Anlaşılan şu:
- Örgütün alan hakimiyeti “Burada devlet değil ben varım” intibaı, içerde - dışarda güç kullanılarak yok edilecek.
- Kürt toplumu içinden, örgütün yerine ikame edilecek bir muhatap geliştirilecek.
- Tüm bölgedeki gelişmeler çerçevesinde diplomatik-askeri hamlelerle örgütün uluslararası destekleri ortadan kaldırılacak.
Gelinen noktada bunun başarılması Türkiye için hayati önem taşıyor. Ancak bunun her üçü de çok büyük enerji gerektiriyor.
Bölgedeki gelişmelere bakıldığında diplomatik - askeri alan ciddi zorluklar içeriyor.
Kürt toplumu “Örgüte mukabil” devletin oluşturmaya çalıştığı “Partner”i kendi içinden çıkaracak mı?
Bunun için hem zaman gerekiyor hem de örgütün gideceğine, devletin alana -bölgedeki tüm alan dahil- hakim olacağına dair güven oluşumuna ihtiyaç var.
Bir de Tayyip Erdoğan’a yönelik güven meselesi var. Ben hep başlangıçta o güvenin önemli bir unsur olduğuna işaret ettim. Bir ara hatırlayalım, Leyla Zana, Şerafettin Elçi, hatta Öcalan gibi isimler bile Erdoğan’a güven ifade ediyorlardı. Erdoğan ismi tüm Kürt toplumunda çok sıcaktı.
Şimdi?
Şimdi tabii çok çok negatif propaganda yapılıyor. Kobani’den bu yana en çok saldırılan isim Erdoğan...
Nasıl aşılacak bu durum bilmiyorum. Dilerim aşılsın.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
4.12.2025