Barış Soydan
İnternette Babacan rüzgarı esiyor. YouTube’daki söyleşileri eşi görülmemiş izleyici sayılarına ulaşıyor, Ekşi Sözlük’te sık sık hakkında başlık açılıyor… Bu ilginin iki sebebi var: Davutoğlu’ndan farklı olarak merkezi hedeflemesi ve daha önemlisi, onun döneminde ekonomide işlerin rayında gittiği, o ayrılınca bozulduğu düşüncesi. Babacan Hükümet’i 2015’te bıraktı. O günden sonra ekonomi gerçekten de bozuldu. Rastlantı mı? Bugün ekonomide Babacanlı yıllarla ilgili olabildiğinde objektif bir bilanço çıkarmaya çalışalım. Olabildiğince diyorum çünkü mutlak objektiflik imkansız bir iş. E. H. Carr, "Tarih nedir?" adlı kitabında objektif tarih diye bir şey olamayacağını; çünkü hangi olayların inceleneceği, hangilerinin görmezden gelineceğinin bile bir seçimi gerekli kıldığını, o seçimin de kişisel görüşleri, inançları, ideolojileri yansıttığını söyler. Benimki de muhtemelen öyle olacak. Şahsen Babacan’a oy vermem, ona ilişkin şüphelerim, önyargılarım var. Ama demokrasi konusundaki ilkeci tutumunu beğendiğimi de eklemeliyim.
Babacan 2002’de iktidara gelen AKP’nin ilk ekonomi bakanıydı. Arada Dışişleri Bakanlığı yaptığı bir dönem oldu ama hükümette kaldığı dönem boyunca ekonominin onun çizdiği rotada ilerlediğini söylemek herhalde yanlış olmaz. Babacan ekonomiyi nereden nereye getirdi? Ne yaptı ne yapamadı? Yapılanlar ne pahasına yapıldı?
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH)
2002: 238,3 milyar dolar
2015: 859,5 milyar dolar
Babacan döneminde ekonomi yaklaşık dört kat büyüdü. O ayrıldıktan sonra? Küçüldük, 2019’da gayri safi yurtiçi hasıla 740 milyar dolara kadar inmişti.
Ekonomik büyüme
2003: % 5.6
2015: % 6.1
Türkiye 2001 Krizinde yüzde 6 küçüldükten sonra hızlı büyüme patikasına girdi. Bu büyük oranda Kemal Derviş’in IMF gözetiminde uygulamaya koyduğu "Güçlü ekonomiye geçiş" programı sayesinde oldu ama Babacan programın icraatını, ince ayarlarını iyi yaptı.
Kişi başına gelir
2002: 3.589 dolar
2014: 12.022 dolar
2001 Krizinde kişi başına gelir 3 bin dolara kadar inmiş, Türkiye resmen yoksul ülkeler ligine düşmüştü. Babacan döneminde kişi başına gelir 3.5 kat arttı. İktidara yüzde 36 oy ile gelen AKP’nin daha sonraki seçimlerde yüzde 50’ye çıkmasının ana sebebi bence buydu.
Babacan ayrıldıktan sonra kişi başına gelir geri gitmeye başladı, geçen yıl 9 bin dolara düştü. Bu yıl belki 8 bin dolarları göreceğiz. İnsanların Babacan’ı özlemesi sebepsiz değil.
Yalnız burada dikkat etmemiz gereken önemli bir nokta var: Kişi başına gelirdeki yüksek artış, TL’nin dolar karşısında değer kazanması sayesinde mümkün oldu. TL o kadar değerlendi ki, bir ara "1 TL=1 dolar olur mu?" diye konuşulur oldu. Bu o kadar da iyi bir şey değildi, çünkü TL’nin değerlenmesi ithalatı patlattı. "Peynir ekmek gibi BMW satılan ülke eşekten nasıl düştü?" başlıklı yazımda anlatmaya çalıştığım gibi Türkiye kıt kaynaklarını ithalata harcayan bir ülke haline geldi.
İşsizlik
2002: % 9.8
2015: % 10.3
Babacan döneminde ekonomideki hızlı büyümeye rağmen işsizlik azalmadı, arttı. Onun dönemindeki büyüme istihdam yaratmayan bir büyümeydi. Bu kapitalizmin doğal seyri miydi, Babacan’ın uyguladığı ekonomi politikasının eksiği mi, tartışmaya açık.
Enflasyon
2002: % 29.7
2015: % 8.8
Babacan’ın en büyük başarısı enflasyondaydı. Türkiye’nin ezel ebed meselesi yüksek enflasyon onun döneminde bitti. Türkiye çok uzun bir aradan sonra yeniden tek haneli enflasyonu gördü. Paradan sıfır atıldı, YTL’ye geçildi, TL iade-i itibar gördü.
Bütçe açığı / GSYH
2002: % -3.5
2015: % -1.3
AKP iktidarı yakın zamana kadar bütçe açığına çok dikkat ederdi. Öyle ki, AB’ye üyelik ufkunun ortadan kaybolduğu ortamda mali disiplin Türkiye’nin çıpası haline gelmişti. Bunda Babacan’ın payı yadsınamaz.
Cari açık / GSYH
2002: % -2.4
2015: % -3.7
Babacan döneminde ithalatın patlamasına bağlı olarak cari açık da arttı. Bir ara yüzde - 6, -7’lere çıkmıştı. Ama Babacan ayrıldığında ithal ürünlere taksit sınırlaması gibi önlemlerle yeniden inişe geçmişti. O ayrıldıktan sonra tekrar gemi azıya aldı.
Dış borç
2002: 129 milyar dolar
2015: 399 milyar dolar
Geldik zurnanın zırt dediği yere: Babacan döneminin ekonomik başarılarının arkasında Türkiye’ye yağmur gibi yağan doların büyük payı vardı. Bu dönemde özel sektör borcu patladı. Türk bankaları yurtdışından düşük faizle borçlandılar, aldıkları parayı yurtiçinde kredi olarak dağıttılar. Düşük faiz fırsatını kaçırmak istemeyen vatandaş ev almaya koştu. Ev talebi patlayınca fiyatlar da patladı. İstanbul’un dağındaki dairelerin fiyatı milyon liraya çıktı. Dağa taşa site inşaatı kondu. Kısacası onun döneminde Türkiye inşaat öncülüğünde büyüdü. Babacan döneminin ekonomideki simge figürü kimdi? Bence Ali Ağaoğlu’ydu. Babacan döneminde Türkiye’den küresel ölçekte bir teknoloji çıkamadı, inşaat kaynakların çoğunu emdi, kıt kaynaklar betona gömüldü.
Babacan’ın günahını almayalım: İnşaattaki önlenemez büyümeyi önlemek için onun döneminde "Rant Vergisi" tasarısı hazırlandı. Ama Erdoğan, "İnşaat sektörüne dur, sanayiye ilerle derseniz çöküntü başlar. Türkiye’nin kentsel dönüşümlerle birlikte inşaatı ayakta tutması gerekir" diyerek tasarıya karşı çıktı.
Yine de ama Babacan’ın payını görmezden gelemeyiz: Dış borçtaki patlamayı durdurmak için yapılabilecek başka şeyler de vardı. Örneğin Brezilya, para biriminin aşırı değerlenmesini önlemek için 2006’da sıcak paraya vergi getirmişti. Babacan TL’deki aşırı değerlenmeyi seyretmekle yetindi. Oysa bu dönemde bazı ihracatçılar değerli TL’ye isyan ediyordu. "İntiharının dokuzuncu yıl dönümünde bir Anadolu patronunu düşünmek" başlıklı yazımda anlattığım Nuri Sözkesen, Türkiye’nin bu politikayla duvara doslayacağını yıllar öncesinden söylemişti…
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021