Berrin Sönmez
Din alanında düalizm, Tanrı-insan karşıtlığıdır. Öte dünya Tanrısal alan yeryüzü insana ait alan olarak birbirine indirgenemez iki karşıt varlık kabul edilir. Düalizm/ikicilik anlayışına mukabil bircilik/vahdet ekolleri arasındaki kadim çatışmanın, hicretin ilk yüzyıllarındaki temel tartışmalara yansıması ve iki görüşten galebe edenin bugüne kadar Müslüman toplumların düşünce dünyasını şekillendirmiş olması, günümüz çatışmalarının da beşiği. En dar haliyle Kuran’ın yaratılmış mı ezeli mi olduğu yolundaki görüş ayrılıklarında karşımıza çıkar ikicilik ve bircilik ekollerinin İslam düşüncesine yansıyış biçimi. Bu tartışmalarda Kuran’ın mahluk/yaratılmış olduğunu söyleyen düşünürler, genel kabulden ayrılanlar manasına gelen Mutezile adıyla anılıp, katı Sünni mezhepçileri düşünceyi sapmış, ihanet etmiş veya gaflet içinde sayma eğilimi. Etiketleyerek öteleme, ötekileştirerek yadsıma kolaycılığıyla bugün de rivayet nakillerini değil aklı önceleyenlere neo-mutezile diyenler çıkıyor.
İslam tarihinin gün yüzüne çıkamamış nice karmaşasından birisi de Mihne süreci ve Maveraünnehir Katliamı isimleriyle bilinen devlet/hilafet terörü sonrası Kuran ezeli varlık anlayışı egemen oldu Sünni akideye. Mutezile alimlerinin öngördüğü gibi ikicilik galebe edince Kuran ve ayetlerin yeniden yorumlanması hep sorunlu bir alan olageldi. Kuran insan için yaratılmış bir rehber değil de öte dünyaya Allah katına ait bir ezeli varlık kabul edilince Mushaf tertibini sorgulamanın bile dinden çıkmak sayıldığı günlere geldik işte.
Mihne ve Maveraünnehir katliamlarından yüz yıl kadar sonra mevlit kandilinin icadıyla yeni bir boyuta evrildi Müslümanın düşünce dünyası. Vahdet prensibini zedeleyen, inanç sorunu yaratan bu evrilmenin kaçınılmaz sonucu olarak din adına sorgulanamaz, tartışılamaz olanların sayısı artıverdi. Peygamber, insana ait alanda, yeryüzünde ve öte dünyadaki yaratıcı Allah ile iki karşıt varlık olarak algılanmaya müsait kılındı. Ne Kuran için ne Peygamber için kimse açıkça karşıt varlık ifadelerini kullanmadı şüphesiz. Ancak dindarın zihniyetinde billurlaşmadan varlığını sürdüren karşıtlıklar halinde kaldığı için karmaşıklaştı inanç düzlemi.
Düalizmin eseri diyebileceğimiz bu karmaşaya örnek niyetine sadece Allah demek yeterli olur. Allah ismini celle celalühü (cc) gibi bir kutsama sözü kullanmadan çok rahatlıkla ve yaygın şekilde telaffuz edebiliyoruz. Ancak, peygamberi, efendimiz (Hz) takısını kullanmadan salt ismiyle Muhammed olarak anmaktan çekiniriz genellikle biz dindarlar. Sadece Muhammed ismiyle peygamberimizden söz etmek saldırılara hedef kılar bizi. Ama tek sorun saldırılara hedef olmak endişesi değil. Peygambere saygısızlık endişesi Allah’a saygı gayretinin önüne geçiyor, günümüz Müslümanlarında. Ve işte bence bunda da kandil kutlamalarının payı var. Mevlit kandilleriyle kutsamada ifrata varılınca peygamber yeryüzünde karşıt varlık gibi bir konuma sürüklenebiliyor. Sapkın olan Mutezile mi yoksa peygamberi beşer konumundan, Kuran’ı yaratılmış konumundan çıkaran katı Sünni-selefi yorumlar mı, işte bunu çokça düşünmek gerekiyor.
Din-devlet ilişkisi çerçevesinde siyasetin bundan faydası ise malum hilafet düğümünde aranmalı. Yönetici, otoritesini tartışılmaz kılmanın aracı olarak kullanıyor, resmi mevlit kandil kutlamalarını. Çünkü beşer konumu flulaştırılmış peygambere halife olan yönetici, mutlak otoritesini kolayca kabul ettirebilir. Nitekim Fatımiler, Abbasilerle rekabet ederken çok yararlanmışlardı, peygamber soyu ve sevgisinden. Selçukluların dağılma döneminde Atabeg Muzaffereddin Gökböri, Fatımiler dışında mevlit kandili için resmi kutlama yapan ilk yönetici olup memuriyetini beylik statüsüne dönüştürmüştü. Daha sonra Eyyubilerin halka açık resmi kutlamalara dönüştürmesi de otoritesini yerel halka kabul ettirmekle ilişkiliydi.
Osmanlı dönemi biraz daha farklı görünüyor. Süleyman Çelebi’nin on beşinci yüz yıl başlarına ait olan peygambere övgü şiiri/naatı mevlit adıyla yüzlerce yıl boyunca en çok bilinen şiir olma ünvanını korumuştu. Bu ilk yüz yıllarda halkın okuduğu, okuttuğu Itrî’nin bestesiyle tekke müziği haline gelen Mevlid, sivil alanda kalabilmişti. Sarı Selim zamanında minarelere asılan kandillerle toplumsallaştığı görülür, dine ait özel kutlama gecelerine kandil ismi verilişi de böyle açıklanır. Fakat son yüzyıla gelindiğinde artık Osmanlı, “kandil alayı” gibi ayrıntılı, incelikli protokol kurallarına bağlanmış resmi kutlamalar gerçekleştiren bir devlet çoktan olmuştu.
Cumhuriyet tarihimiz de farklı değil. Hilafet kaldırılıp tekke ve zaviyeler kapatılmış, laiklik ilkesi kabul edilmiş ama halkın kandil gecelerine hürmette kusur edilmemişti. Hürmette kusur etmeyişin de ötesinde Kemalist rejimin camiye, cumaya gitmeyen memurları, kandil gecelerini halk arasında geçirmeyi vazife bilirdi. Sonraki tarihlerde TRT tarafından yapılan kandil programlarının, otoritesini gölgesinden nasiplenerek sürdüren devlet geleneğiyle ilgili kuşkusuz. Halkın din bilinci ve peygamber sevgisi kandil geceleriyle kısıtlanırken devlete itaat kandil programları aracılığıyla pekiştirildi. Devlet dine karşı değildi öyleyse devletin yaptıkları din buyrukları dışında sayılmazdı, halk nezdinde. Bugün bile “Piyango kumar” diyen olsa sokakta halktan “Kumar olsa devlet yaptırmaz” diyecek çok kişi çıkar. Ordusuna peygamber ocağı adını boşuna takmadı II. Mahmut ve bu ismi halk nezdinde kullanmayı aynı bilinçle sürdürdü Cumhuriyet. Geçmişten günümüze Müslümanların devletçi yapısını açıklıyor sanırım bu tarihçe.
Farklı ülkelerde ve aralıklarla da olsa İslam tarihinde bin yılı aşkın geçmişe sahip mevlit kandili kutlamalarının ve Kuran’a ezeli varlık niteliği tanımanın devletler dışında mikro iktidarlar yarattığını da söylemek gerekir. Seyyidler, gavslar, şeyhler gibi din adına kurulan mikro iktidarlara yol açışı da böyle bir sapmanın kaçınılmaz sonucu tabii…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024