Ekin GÜN
Yapılacak olan her seçim öncesinde denilen “bu seçim çok özel” klişelerinin cazibesine kapılmadan ve seçim sonuçlarını analiz etmeye geçmeden önce özeleştirimizi yapalım. Seçimden önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi HDP’nin baraj altında kalacağını düşünüyordum. Lakin oy kullanan seçmen HDP’yi Meclis’e taşımak istedi ve taşıdı. Seçmenin kararı bu yönde olduysa itiraz edecek bir durum yok. Yanıldım. Bu sebepten ötürü öncelikle HDP’yi tebrik ediyorum. İkinci olarak da seçim sonuçlarının tartışılması demokrasinin tartışılması demektir. Sandığa ve demokrasiye inanıyorsak çıkan sonuçlara da inanmamız ve bu noktada sonuçları kabullenmemizden başka bir seçenekte düşünülemez. O nedenle halk ne dediyse doğrudur, bu tartışılamaz ve tartışmaya dahi açılamayacak olan tek hükümdür.
Seçim öncesi konuşmalarında belki de en merak edilen konu HDP’nin barajı aşıp aşmayacağı meselesiydi ve HDP barajı aştı. Eğri oturup doğru konuşmak gerekiyor. Bu noktadan ve hatta makro açıdan bakacak olursak seçimlerin tek galibi HDP’dir. Çünkü bir siyasal parti seçim öncesi koymuş olduğu hedefleri seçimde yerine getirmekle mükelleftir. O nedenle HDP’nin seçim öncesi barajı aşma hedefinin tuttuğunu, geriye kalan üç partinin de tek başına iktidar olma hedeflerinin tutmadığı gün gibi ortadaysa hedefini tutturan partinin seçimlerde başarılı olduğunu ifade etmek yanlış olmaz. Bunun da hakkını vermiş olalım.
Seçim sonuçlarını analiz etmeye geçmeden önce birkaç meseleyi göz ardı etmeden konuşmak da fayda var. Öncelikle halk makarnaya ve kömüre oy vermiyormuş demek ki. Makarnaya ve kömüre oy veren halk AK Parti’nin diğer seçimlerde almış olduğu oy oranını yakalaması için tekrardan oy verirdi. Lakin AK Parti’nin oy kaybettiğini düşünecek olursak demek ki böyle bir durumun aslı astarı yok. İkincisi Erdoğan’ın diktatör olarak iddia edilmesi… Dünyanın hiçbir ülkesinde bir diktatör düşünün ki o diktatörün ülkesinde 12 senedir genel başkanlığını yapmış olduğu bir parti bugün tek başına iktidar olacak milletvekili sayısını tutturamasın. Diktatörler literatüründe ve diktatörlerin ülkesinde koalisyon seçenekleri tartışılmaz aksine koalisyon diye bir kavram olmaz. Diktatör ne derse o olur. Onun için diktatör safsatalarının bu seçimle birlikte son bulacağını umut ediyorum.
Gelelim seçim sonuçlarına… Görünen o ki halkın takdiri dört partinin Meclis’te temsil edilmesi düzeyinde oldu. AK Parti’nin oylarında yaşanan düşüş ve dolayısıyla HDP’ye ve MHP’ye kayan oylar direk olarak bence Çözüm Süreci odaklı. AK Parti’den HDP’ye kayan oylar da AK Parti’nin Çözüm Süreci’ne daha fazla sarılması gerektiği ve reform hareketlerini yavaştan almaması gerektiği yönünde bir uyarı niteliği taşıyor. MHP’ye kayan oylar da ise HDP’nin Türkiyelileşme iddiasıyla Batı’da daha görünür olması sebebiyle milliyetçi hassasiyetle savunma mekanizması oluşturulduğunu gözlemlemek mümkün. Tabi her ne kadar sosyolojik analizin istatistiklere bakarak böyle olduğunu söylesek de durum böyle midir bunu gelecekte göreceğiz. Ama öyle ki MHP’ye verilen oyların AK Parti’yi tek başına iktidar yapmadığı, HDP’ye kayan oyların da HDP’nin barajı aştığını gözlemlersek ağırlıklı bir tercih olarak AK Parti’nin de birinci parti olma münasebetiyle halkın takdirinin Çözüm Süreci’nde “devam” kararı verdiğini söyleyebiliriz.
Bunu söylememizin sebebi HDP’nin barajı geçmiş olmasıyla alakalı bir şey değil. AK Parti’nin birinci parti olmasını korumasıyla ve HDP’nin de Batı’da daha görünür ve Eski Türkiye’de lafı dahi açılmayacak şekilde daha özgür bir şekilde seçim propagandası yapmasında saklı. Çünkü HDP’ye oy veren seçmen HDP’nin en yüksek oyu Kürtlerden aldığını ve bu partinin İmralı’yla görüşmelerde aktif bir rol oynadığını çok net bir şekilde biliyor. O nedenle Çözüm Süreci üzerine izlenen politikaların toplumda bir tahribat etkisi yaratması ancak MHP’ye giden %2-3 oyla ölçülebilir. Mikro açıdan HDP’ye giden oyların mesaj niteliğinde Çözüm Süreci’ne bir karşı hareket olarak gözlem yapmak doğru olmaz.
Yoksa tabiî ki HDP’nin barajı aşmasında “Seni Başkan Yaptırmayacağız” gibi Beyaz Türklerin bam telini okşayan söylemlerin ya da NYT’nin, The Economist’in, Doğan Medyası’nın katkıları tartışılmaz. Lakin halkın Çözüm Süreci’ne “devam” demesi de bence HDP’den daha çok AK Parti’nin birinci parti olmasında saklı. HDP’nin Çözüm Süreci’nden daha çok Beyaz Türklere ilişkin politika yapması onların barajı geçmesini sağlasa da AK Parti’nin birinci parti olma münasebetiyle AK Parti tabanının daha doğrusu kitlesel tabanın Çözüm Süreci’ne desteğinin devam ettiğini yorumlayabiliriz.
Çözüm Süreci kapsamından olayı ele almaya devam edecek olursak Demokrat Parti geleneğinden gelen AK Parti’nin Çözüm Süreci’ni başlatmasıyla beraber Güneydoğu’da ve genel anlamda Kürtler üzerinde yaratmış olduğu rahatlık HDP’nin barajı geçmesini sağladı. HDP her ne kadar bu kazanımlarını kendisine çıkarmaya çalışsa da bu kazanımları sağlamasının temel nedeni AK Parti’nin reform hareketlerinden başka bir şey değil. Kısacası AK Parti büyük resimde tek başına iktidarını kaybetmiş olsa da HDP bu noktada barajı aşan oldu. Çözüm Süreci’nde AK Parti’nin yapmış olduğu ileri adımlar AK Parti’nin bu Çözüm Süreci’nin kurbanı olduğu yorumlarını beraberinde getirebiliyor. Lakin HDP’nin bundan sonra demokratik siyaseti kayıtsız şartsız seçmesi gerektiğiyle ve AK Parti’nin de Çözüm Süreci’nde gelinen bu noktayı bundan sonra daha da ileriye taşımasıyla Çözüm Süreci bu seçim sonuçlarından etkilenmez. Çünkü seçim sonuçlarından çıkan buna yönelik ciddi bir mesaj yok. Ben bu seçim sonuçlarından çıkan mesajın başka sebeplerden kaynaklandığını düşünenlerdenim.
AK Parti 2002’de tek başına iktidara geldiğinde Milli Görüş gömleğini çıkardıklarını ve Milli Görüş çizgisini güncellediklerini her fırsatta dile getirmişti. AK Parti seçmenin gözünde özgün bir hareket olarak doğmuştu. Bu özgün hareket her seçimde kendini yenileyerek devam etti. Ta ki bu seçime kadar. Bu özgün duruşun yenilenme hareketleri sivil toplum olan halkın hep daha ileriyi göstermesiyle ölçülebilir. Çünkü AK Parti toplumun reform dinamiklerini şuana kadar en iyi okuyan ve bunları hayata geçiren bir parti. Özgün ve yenilikçi duruşu her ne kadar bu seçimde onu tek başına iktidar yapmasa da bu konuda AK Parti’nin bir alternatifi yok. Lakin bu özgün ve yenilikçi duruşun bu seçimde AK Parti’yi tek başına iktidara getirememesinin sebepleri arasında bunların topluma iyi anlatılamadığı gerçeği var.
Artık bundan böyle görülüyor ki baraj sistemi Türkiye’de istikrar getiren bir durum olmaktan çıkmıştır. 2002’de %34 ile tek başına iktidara gelen bir parti 2015’te %40 ile tek başına iktidara gelemiyorsa ve seçimlere ilk kez parti olarak katılan HDP %13 gibi bir sayıyla baraj engelini aşıyorsa bu barajın istikrardan daha çok %40 gibi yüksek bir oyun da tek başına temsilini engelleyici bir durum ortaya koyduğunu gösteriyor. Onun içindir ki bundan sonraki seçimler de seçim barajı %5’le ya da tamamen kalkarak bir seçime girilmeli ve AK Parti’nin reform hareketlerinin başlangıç noktası önümüzdeki seçimden başlayarak ilk olarak bu olmalıdır. Çünkü bugün seçim barajı %5 olsaydı şu sonuçlara göre AK Parti tek başına iktidar olurdu. Kısacası bu seçim barajının özgün bir istikrar getirmesinden ziyade kazanımları yok edici bir etkisi olduğunu söylesek yanlış olmaz.
HDP’nin barajı geçip geçmemesi dışında bu seçimde konuşulan başka bir mesele de Başkanlık Sistemi’ydi. Konuşulan diyorum ama aslında konuşulmayan bir mesele oldu bu. Çünkü Başkanlık Sistemi’nin iyi ve güzel olduğu dışında içeriğine yönelik herhangi bir temellendirme yapılmadı. Sadece bu siyasal sistemin artık kriz yarattığı ve böyle devam edilemeyeceğinden ziyade ülkede Cumhuriyet kurulduğundan bu yana hiç denenmemiş olan Başkanlık Sistemi içeriği de doldurularak halka iyi bir şekilde anlatılmalıydı. Çünkü ben bu seçim sonuçlarının Başkanlık Sistemi’ni rafa kaldırdığını düşünmüyorum. Hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakan’ı seçimle iş başına getiren bir sistemde siyasal kriz çıkma olasılığı bu seçim de olmasa bile diğer seçimlerde hep vardır. Ve bu krizin çıkma olasılığı da istikrarı zedeleyen bir durum olacaktır. Siyasal sistem ve siyasal rejim adına parlamenter sistemden farklı olan diğer rol modeller de halka iyi bir şekilde anlatılırsa ve bunların içeriği doldurulursa çok daha iyi olacağı kanaatini taşıyorum.
13 senedir birinci parti olma özelliğini koruyan ve 13 senede birçok derin ittifaka ve tezgaha karşı savaşmış olan AK Parti oylarını hala %40’ın altında görmüyor ve birçok ilde birinci olmakla beraber birinci olamadıkları illerde de ikinci olma özelliği taşıyor. Bu açıdan bakacak olursak seçmene göre AK Parti’nin bir alternatifi yok. Bu alternatifin olmaması alternatif yaratacaklardan önce AK Parti’nin alternatif olabileceklerin de rolünü almasıyla eşdeğer bir durum. Böyle bir şey hem AK Parti’yi o özgün ve yenilikçi duruşunu daha da sağlamlaştıracak hem de Türkiye’de dinamik güç olan bu halkın taleplerini de daha çabuk bir şekilde hayata geçirme iddiasını diri tutacaktır.
Bundan sonraki günlerde koalisyon üzerine çeşitli yorumlar ve tahminler yapılacaktır. Ben kendi fikrimi açıklayacak olursam AK Parti’nin hiçbir partiyle koalisyon yapmaması gerektiğini düşünüyorum. Bunun çok değişik nedenleri gösterilebilir. Benim kendi fikrimce halkın koalisyonlara tepki koyup 2002’de yeni bir parti olan AK Parti’yi iktidara taşımasının çok büyük önemi var. İkincisi AK Parti’nin koalisyon yapacağı kendi gibi özgün, yenilikçi ve reformcu bir partinin karşısında olmayışı da en büyük problem. Bu durum koalisyon yapılan partiye yarar sağlasa da AK Parti’nin sonunu hazırlayan bir sürece doğru yol alır. Üçüncü durum ise ekonomik istikrar koalisyonla olmaz, Çözüm Süreci’ni de AK Parti dışında destekleyen başka parti olmadığı için bugüne kadar edinilmiş olan kazanımlar da çöküş sürecine doğru girer. O nedenle azınlık hükümeti gibi bir mevzu bahis de dahil olmak üzere koalisyon ve başka düşünceler hayata geçirilmemeli, devleti yönetmeye talip olduğunu iddia eden CHP, MHP ve HDP’ye bir “ödül” niyetine top bırakılmalıdır.
Sonuç ne olursa olsun bizi erken seçimin beklediği günlere doğru gideceğimizi düşünüyorum. Hatta seçmenin bu noktada tam karar vermediğini ve bence erken seçime kadar oy vereceği partiyi daha kararlı bir şekilde seçeceğini düşünmek de yanlış olmaz. Tabi yukarıda yazmış olduğum ve başta AK Parti olmak üzere diğer partilerin de bu seçim sonuçlarını iyi etüt edeceğini umarak.
Küfür ve hakaretten başka bir şey bilmeyenler ve Erdoğan’ın sırf başkan olmaması için koalisyonun önünü açarak Eski Türkiye’ye kapı aralayanlar bilmelidir ki umarım bu koalisyon hesapları dahilinde kaybedeceğimiz zamanlar da ekonomik ve siyasal istikrar çok fazla zarara uğramaz. Ve küfür ve hakareti artık ideolojik fikirleri haline getirenler iyi bilsinler ki ben %1-2 oy uğruna celladımla ittifak kurmayı, iyi gün dostu olmayı, Çözüm Süreci’ndeki kazanımlar da en büyük pay sahibi olan Erdoğan’a vefasızlık yapmayı marifet sanan biri değilim.
O nedenle Yeni Türkiye’nin yolu biraz duraksa da bu Yeni Türkiye yürüyüşü daha da güçlenerek devam edecektir. Tıpkı şairin de dediği gibi “yenilgi yenilgi büyüyen zaferler vardır” nidalarıyla…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- MİLLETİN KURDUĞU İTTİFAK…
29.10.2018 - BİR MEDYA ELEŞTİRİSİ VE BİZİM YAZARLARIMIZ
24.09.2018 - MAKAM ARACI
9.02.2018 - ASIL HEDEF CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ!
19.08.2018 - BEDELLİ ASKERLİK KONUSU NİYE KİMSEYİ MEMNUN ETMEDİ?
29.07.2018 - FUAT UĞUR HAKSIZ MI?
15.07.2018 - HAVADA MİS GİBİ MAKARNA VE KEK KOKUSU VAR…
1.02.2018 - HER ŞEY İZMİR MARŞI'YLA ÇÖZÜLSEYDİ…
14.06.2018 - MECLİS İŞLEVİNİ YİTİRİYOR MU?
4.02.2018 - Bu Anayasa Komisyonu’ndan bir iş çıkmaz!
9.02.2016
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları






















































































































































































edip şahiner
Kim okur, kim dinler, kim önemser artık bilmiyorum; cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaşa oy vermiş bir seçmen olarak, Kobani eylemlerini (hem gerekçe hem yöntem ve üslup olarak) onaylamadığımı, kendimi bir kez daha kandırılmış gibi hissetiğimi ve Demirtaş hakkında çok büyük hayal kırıklığı yaşadığımı belirtmek zorundayım Ben bu oyu, Türkler ve Kürtler arasında daha sıkı köprüler kurulsun diye vermiştim,mevcut olanları da yıkalım diye değil...