Erol KATIRCIOĞLU
Geçenlerde bir kısım medya tarafından Diyarbakır’da HDP il binasına girerken “Diyarbakır Annelerine” karşı “zafer işareti” yaptığım iddiasıyla benimle ilgili bir linç kampanyası başlatıldı. Yaptığım bu işaret üzerinden HDP ve PKK arasında bir ilişkinin açığa çıktığı iddiası yanında “Evlatlarının geri gelmesi için soğukta nöbet tutan annelere” karşı zafer işareti yapan bu “sözde milletvekilinin” (Bunu Devlet Bahçeli kullandı), (yani benim), anaların beddualarıyla yerle yeksan olacağımı bildirildi. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı da “terör örgütü propagandası” yaptığım iddiasıyla bir soruşturma açtı vs.
İktidar medyasının olayı veriş tarzı da, kullandığı dil de aslında iktidarın ne denli zorda olduğunu gösteriyordu. Yaptığım zafer işaretinin “annelere” (ki erkeklerinin kalabalığından olsa gerek ben onları görmedim bile) yapılmış tahrik edici bir eylem olduğunu, bununla çocukları PKK tarafından kaçırılmış annelere karşı PKK’yı destekleyen bir işaret vermiş olduğum yalanlarını yazdılar da yazdılar.
Ama hiç biri orada arkamızdan bağıran ve küfür eden insanların varlığını yazmadılar. Devletin polisinin ise, bizlere, Sivas’ın Madımak Otelinin kapısında birazdan linç edilecekmişiz duygusunu yaşatan bu insanlara karşı hiçbir şey yapmamış olduğunu yazmadılar. Doğrusu, öyle anlaşılıyor ki, Diyarbakır HDP il binası önünde çadırın kurulması da, orada oturan ailelerin her türlü ihtiyacının karşılanması da bizzat polisin oluşturduğu bir düzenek. Peki neden?
İşte asıl soru da bu!
Ama aslında soruyu sorduğumuz anda cevabı da arkasından gelen bir soru bu. Çünkü bu düzeneğin, iktidarın bir zamandan beri yeniden gündeme aldığı ve şiddetini de her geçen gün arttırdığı “HDP ve PKK aynıdır” söylemini ayakta tutmak için kurulmuş olduğu o kadar açık ki! Üstelik iktidar bunu gizlemekte de bir beis görmüyor artık. Mağdur insanların hiçbir siyasi partinin önünde oturup protesto haklarını kullanmasına izin vermeyen polis, HDP’nin önü için bu kuralı herkesin gözünün içine baka baka uygulamıyor.
Kürt sorunu, Türkiye’yi yöneten elitlerin nasıl çözeceklerini bilmedikleri, bundan dolayı da çözmeye cesaret edemedikleri, çözemeyince de durumu kontrol altında tutmak için geleneksel “baskı” yöntemlerine sarıldıkları bir sorun. Oysa kimliklere yapılan “baskı,birleştirir!”. Baskı birleştirir çünkü bir kimliğe yapılan bir dış müdahale, kimliğin içindeki farklı unsurların bir araya gelmesine yani kimliğin homojenleşmesine neden olur. Kimliğin homejenleşmesi ise onun baskıya karşı güçlenmesi demektir. O nedenle de baskı politikası, bu baskıya karşı başta o kimlik olmak üzere diğer mağdur kimliklerin de bir araya gelmesine yol açarak, devletin arzu ettiği çözüme ulaşmasını engeller.
Oysa Kürtler de, diğer mağdur kimlikler de baskı politikalarının toplumun enerjisini boşa çıkaran işleriyle uğraşmak istemiyorlar. Siyasi taleplerini yalnızca kendi kimlikleri içine kapanarak değil ülkedeki bütün diğer insanlara anlatarak, onların katılmalarını da sağlayarak demokrat bir siyaset yapmak. Yani istedikleri “bir avuç nefes”, “bir avuç özgürlük”. Ülkenin havasındaki zehrin akıtılması ve ülkedeki diğer insanlarla birlikte huzurlu bir yaşam. Hepsi bu!
Dün başka iktidarlardı bugün bu iktidar Kürt sorununu çözemiyor. Çözemedikçe de baskıyı artırıyor. Artan baskı ise, arzularının aksine sorunu çözemediği gibi daha da ağırlaştırıyor.
Diyarbakır’da HDP önünde açılan çadır da çözümü değil çözümsüzlüğü simgeliyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
30.09.2025
23.09.2025
9.09.2025
3.09.2025
26.08.2025