Etyen MAHÇUPYAN
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un suçlu olmadığını iddia eden kimse yok.
Bir Genelkurmay Başkanı'nın, onlarca uzman çalıştıran, bilgi depolayan ve üreten 43 tane internet kara propaganda sitesinin faaliyetinden bihaber olduğunu, bunlar kapandıktan hemen sonra yeniden çalışmaların başladığını fark etmediğini, dahası bu işin finansmanının illegal bir yöntemle sağlandığını algılayamadığını, nihayet resmen imha edilen bir andıcın 'aslında' var olmadığını söylemesini kimse ciddiye alamaz. Dolayısıyla bugün asıl siyasi tartışma, yargılamanın nerede olması gerektiğine ilişkin...
Reformları ve demokratikleşmeyi destekleyen, askerî vesayetin alanının daralmasını isteyen birçok kişi, Başbuğ'un özel yetkili mahkemelerce yargılanmasını doğru buluyor. Böylece kimsenin imtiyazlı olmadığının kanıtlanacağını, sivil siyasetin saygınlığının artacağını umuyor. Buna karşılık, ulusalcı yaklaşıma sahip olanlar ise Başbuğ'un Anayasa Mahkemesi'nde yargılanmasını istiyorlar, çünkü bu durum her şeye rağmen Genelkurmay Başkanı'nın özel bir konumda olduğunun göstergesi olacak ve askerî kurumun göreceli üstünlüğünü ve prestijini koruyacak. Tabii söz konusu göreceli üstünlük, ilerisi için bir 'siyaset potansiyelini' ima edecektir... Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi'nde yargılanmanın bir anlamda askerlerin imtiyazlı konumunun onaylanması olacağı ve dolaylı yoldan olsa da, vesayetçi bakışın meşruiyetini destekleyeceği öngörülüyor.
Bu açıdan bakıldığında pek de düşünmeden Başbuğ'un özel yetkili bir mahkemede yargılanmasını savunabiliriz. Ancak daha dikkatli bir mülahaza, özel yetkili mahkemede yargılamanın epeyce kısa vadeli bir reformizme işaret ettiğini, oysa Anayasa Mahkemesi yargısının gerçekten radikal bir düzenlemenin yolunu açabileceğini söylüyor.
Temel soru, internet andıcına dayanan kara propaganda sitelerinin Genel-kurmay'ın 'görev tanımıyla' bağlantılı olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı. Özgürlüklerden yana olan kalemler böyle bir tanımlamanın mümkün olmadığını, çünkü söz konusu propagandanın siyasete illegal bir müdahaleyi mümkün kılmak üzere yürütüldüğünü, diğer bir deyişle de darbe yapmaya hizmet eden herhangi bir uğraşın askeriyenin görev tanımı içinde yer alamayacağını savunuyor. Normatif açıdan bakıldığında bu değerlendirme elbette ki doğru... Ordunun darbe yapmayı hedef alan faaliyetleri kabul edilemez. Nitekim o nedenle bu faaliyete 'suç' isnat ediliyor. Ama acaba bu durum, aynı faaliyetin görev tanımı dışında olduğunu garanti eder mi?
Yanıt verebilmek için doğal olarak askeriyenin anayasa ile belirlenmiş olan görev tanımına bakmamız lazım. Bilindiği üzere bu görev TSK İç Hizmet Kanunu'nda 'Türk yurdunun ve anayasa ile belirlenmiş Cumhuriyet'in korunması ve kollanması' olarak tanımlanmış durumda ve AKP iktidarı da bu tanımı değiştirmek üzere hiçbir şey yapmış değil. Meselenin 'koruma' kanadı hakkında zihinler epeyce net gözüküyor. Her ordu gibi TSK'nın da görevi ülke sınırlarını korumak, yabancı güçlere karşı ülke güvenliğini sağlamak. Ne var ki Cumhuriyet de korunuyor ve bunun anlamı sivil siyasetin anayasal ihlallerine karşı bir koruma olması.
Bu noktada bile yeterince sorun var, çünkü sivil siyasetin anayasal cumhuriyeti ihlal edip etmediğine askerin karar verebileceğini ima ediyor. Ama bir de 'kollama' sözcüğü var ve bu sözcük durumu neredeyse 'çıplak' hale getiriyor. Çünkü 'kollamanın' siyasi açıdan dışsal bir normu veya kriteri olmadığı gibi, doğal olarak denetimi de yok. Hemen her faaliyet kollama adı altında meşrulaştırılabilir ve hele ortada anayasal cumhuriyeti tehdit eden bir sivil siyaset varsa, söz konusu kollamanın yine 'meşru' olarak illegal alana geçmesi de kabul edilebilir. Çünkü kollamacı mantık açısından bakıldığında, legal alan sivil siyaset tarafından denetlenmekte, oysa bizatihi bu denetim cumhuriyete karşı bir stratejinin uzantısı olarak 'değerlendirilmektedir'.
Kısacası normatif bir bakışı terk edip, Türkiye'nin gerçekliğine döndüğümüzde, 'acı gerçek' kara propaganda yapmak üzere site oluşturmanın Genelkurmay'ın görev tanımıyla ilişkili olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca 'koruma' konusunda var olmayan ölçü ve sınır kriterleri, 'kollama' konusunda anlamlı bile değil. Yani 'kollama' faaliyetinin nasıl olacağına ve nasıl olması gerektiğine karar veren de bizzat askerin kendisi... Şimdi kendimize soralım: Söz konusu özgürlük alanının içinden bakıldığında kim darbe yapmanın bir tür 'kollama' faaliyeti olmadığını iddia edebilir? Kim darbe yapmanın hukuken 'kesin' bir suç olduğundan emin olabilir?
Kabul edelim... Bunlar sadece bizim idealize ettiğimiz bir durum için 'suç'... Ama Türkiye bir demokrasi değil. 'Netekim' darbe hazırlığı da aslında askerin rutin ve asli işi.
Başbuğ'un özel yetkili bir mahkemede yargılanması, Türkiye'yi yanıltıcı bir biçimde demokrasi gibi gösterecek, meseleyi küçültecek ve kişiselleştirecek. Oysa bu davanın Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi doğrudan kurumun işlevinin ve zihniyetinin ele alınmasını sağlayarak kapsamlı bir reformun meşruiyet zeminini güçlendirebilir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023