Ferhat KENTEL
Geçen hafta, modernliğin kuşatıcılığından; büyüsüyle her bireyi, her cemaati, her toplumu, iki-üç yüzyıl boyunca, içine çektiğinden bahsetmiş ve ancak yarattığı bütünlüğün artık kalmadığını, kuşatıcı kalkanların, tanımların yokluğunda, “açık arazi”de kaldığımızı yazmıştım.
Bu “açık arazi”nin en bariz özelliği ölçüsüz bir eşitsizliğin hakim olması. Bir tarafta, her anlamda çeşitli, yaygın ve çok sermayesi olan bir zümre her geçen gün, neo-liberal ideolojinin meşruiyetini katlayarak güç devşiriyor.
Bu zümre ve ideolojisi, ülkeden ülkeye, cemaatten cemaate, dalga dalga, farklı kılıklara bürünerek kendini yeniden üretiyor. İster milliyetçi, ister dindar, ister sosyal-demokrat, ister Avrupalı, Asyalı ya da Ortadoğulu olsun, dünyanın farklı köşelerinde yaşayan ve güç kazanmak isteyen irili ufaklı gruplar da bu şemsiye altında “bu zaten tek yol”, “bu zaten asrımızın gerçeği”, “başka alternatif yok ki” diyerek başkalarının sırtına binerek, asrımızın güç birikimine malzeme taşımaya devam ediyorlar.
Ve dün dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesimi dünya gelir ve refahının –mesela- yüzde 40’ına sahipken, bugün yüzde 50’sine sahip. En fakir yüzde 50’lik kesimin refahtan aldığı pay ise habire düşmeye devam ediyor.
Bu süreç kabaca dünya ölçeğinde Reagan, Thatcher, Türkiye’de ise Özal zamanında başladı. Hep aynı şeyi söylediler: “başka alternatif yok!” ve bizi buna inandırmaya çalıştılar.
Epey başarılı oldular...
Bu yüzden neye inanırsak inanalım, hangi kültür dairesinde olursak olalım; yüzde 1’in ideolojisi altındayız.
Korunmasızız... Bizi koruyacağını düşündüğümüz dindar (veya milli ya da etnik) kimliklerimiz, kimlik hareketlerimiz bile o yüzde 1’in acenteleri haline gelmiş durumda.
Postmodern ya da risk toplumu ya da adına ne derseniz deyin, yaşadığımız toplumda üzerimizde koruyacak hiçbir kalkanımız olmadığı için ve alabildiğine kırılganlaştığımız için yukarıdan aşağıya yağdırılan korku bombardımanı karşısında cesaret toplayabileceğimiz kaynağımız yok; tutunacak dalımız bile yok.
Geleneksel, dinsel ya da modern kalkanlarımızın ortadan kalktığı bir zaman diliminde, yağmur, toz, kar fırtınaları karşısında korunmasız bir şekilde açık arazideyiz. Korku ve manipülasyon makinaları tam gaz çalışıyor.
Teslim olduğumuz inancımızın kaynağından gelen mesajları bile şeffaf bir şekilde yorumlama kapasitesine sahip değiliz. Aradaki tercümanlar bize yüzde 1’lik bir zümre tarafından manipüle edilmiş yorumları sunuyorlar altın tepsiler içinde... Kolayca yutabilmemiz için...
Yeryüzünde hiçbir şeye teslim olmadığımız zannı altında kendimizi avuturken; yüzde 1’in bize sunduğu korkulara ve korkuları aşmamız için cilalanmış yeni zaman masallarına ve yüzde 1’in acentelerine teslim oluyoruz.
Bu masallar hep çok kolay açıklamalar sunuyor bize; “Ey işçi sınıfı! Göçmenler geldi ve işinizi elinizden aldı!” diyorlar mesela... Bütün Avrupa’da ırkçılık zirveyi zorluyor.
Manipülasyon konusunda kendilerine o kadar çok güveniyorlar ki, savaş istiyorlarsa çıkartıyorlar. Düşman kurmak istediklerinde kolayca kuruyorlar.
Bunun ne kadar normal olduğunu anlamak zor değil. Çünkü insanlar sadece “yaşamak” istiyorlar. Çoluk çocuğuyla, aşkıyla, sevgisiyle, huzuruyla, kazandığı üç kuruş parayla, başına bela gelmeden yaşamak istiyorlar.
Bu acentelerin manipülasyon teknikleri sadece bizi cilalanmış masallara ve anlatıcılara teslim almıyor... Bizim elimizdeki gücü de alıyor... Kendi kendimize geliştirebileceğimiz kapasitemize güvenimizi de sıfırlıyor.
Kendimize dair umudumuzu kırarken, huzurumuzun kaynağını da kendisine bağlıyor...
“Yüce ABD”, “büyük liderler”, “Mesihler” kurtuluşumuzun tek çaresi haline dönüşüyor...
Ama bu dünya her şeye rağmen çok güzel ve betonun arasından fışkıran çiçeklerde olduğu gibi, umut her yerde...
Aptalca, safça bir umut değil bu; korkuyla, mikro mücadelelerle, hayallerlekarışık bir umut... Ama gene de umut işte...
- See more at: http://bas-haber.com/tr/article/3024/acik-arazi#sthash.YLKIpckc.dpuf
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020