Fikret Bila
AK Parti, Avukatlık Yasası’nda değişiklik öngören teklif taslağını muhalefet partilerine götürdü.
MHP, zaten hazırlanmasına katkıda bulunduğu teklifi destekleyeceğini bildirdi.
CHP, İyi Parti ve HDP ise AK Parti’nin getirdiği teklifin tamamını reddetti.
Önümüzdeki hafta Meclis’e sunulmasına kadar bir değişiklik olmazsa AK Parti’nin teklifinin amacı, 5000 fazla avukatın olduğu illerde çoklu baro sistemine geçmek ve Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı seçiminde delege yapısını değiştirerek, çoğunluğu iktidardan yana bir delege heyetinin başkanı seçmesini sağlamak.
Teklife göre, 5000'den fazla avukatın bulunduğu illerde 2000 avukatın imasıyla bir baro daha kurulabilecek.
Bu durumda İstanbul, Ankara ve İzmir'de çoklu baro sistemi kurulacak. 2019 verilerine göre 4700 avukatın bulunduğu ve 2020'de 5000 avukatı aşması beklenen Antalya'da çoklu baro sistemine geçmeye aday dördüncü il olarak görünüyor.
Mevcut düzenlemede Türkiye Barolar Birliği seçimleri için her baro 2 delege gönderiyordu. Teklife göre bu sayı 3’e çıkacak. Böylece Anadolu’da iktidara yakın küçük illerin baroları da 3 üye gönderecek. Seçimde iktidara yakın delege sayısı artacak.
Teklifte, Barolar Birliği seçiminde delege sayısını İstanbul, Ankara, İzmir baroları aleyhine etkileyecek bir düzenleme daha var. Mevcut durumda 2’şer sabit delege dışında her baro, her 300 avukat için artı 1 delege daha gönderiyordu. Teklif yasalaşırsa bundan sonra her baro her 5000 avukat için artı 1 delege gönderebilecek. Böylece yine İstanbul, Ankara ve İzmir’in göndereceği delege sayısı azaltılmış olacak.
Bölerek çoğunluğu kazanma
Tekliften anlaşılıyor ki iktidar, baroları bölerek ve delege sayısını değiştirerek, "böl - parçala - yönet" yöntemiyle yargı erkinin kurucu parçası olan savunmayı da kontrolü altına almak istiyor.
Bunu, büyük baroların parçalanması ve Barolar Birliği seçimlerinde delege sayısını azaltarak yapmaya kararlı görünüyor.
Teklifin yasalaşması halinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de mevcut baro yönetimlerine muhalif olan her 2000 avukat ayrı bir baro kurabilecekler. Yeni barolar ve küçük illerin baroları Barolar Birliği seçimlerine daha fazla delege gönderme olanağına sahip olacaklar.
Kamu tüzel kişiliğine sahip meslek kuruluşlarının bu şekilde kontrol altına alınma çabası, iktidarın sivil alanda da kendisi gibi düşünmeyen bir kuruluş istemediğinin göstergesi.
Tüzel kişiliğin parçalanması
Anayasa’nın 135. maddesi meslek örgütlerini kamu tüzel kişiliği olarak tanımlıyor.
Yeni teklif ise yasalaştığında bu kamu tüzel kişiliğini parçalayacak. Bir ilde birden fazla baro kurulduğunda, aynı baro içinde yönetimi kazanmaya çalışan değişik ideolojilere sahip avukatlar kendi barolarını kuracaklar. Bu 12 Eylül öncesinde özellikle poliste ve öğretmenler arasında yaşadığımız ideolojik bölünmeye neden olabilir.
İktidara yakın barolar ile muhalefete yakın barolar arasında yarış ve mücadele başlaması kaçınılmaz.
Bu durum yargı erkinin ayrılmaz parçası olan savunma hizmetlerini etkileyecek. Avukatlar mensup oldukları baroya göre muamele görecekler. Avukat olmak isteyen hukuk fakültesi mezunları hangi baroyu seçerlerse daha kolay ruhsat alabileceklerini düşünecekler. Hangi baronun avukatın hangi hareketi avukatlık mesleğiyle bağdaşır, hangisi bağdaşmaz konusunda farklı uygulamalar ortaya çıkacak. Avukatlar hangi baroya kayıt olurlarsa daha fazla dava alabileceklerini ve daha fazla dava kazanabileceklerini değerlendirerek hareket edecekler.
Bu parçalanma vatandaşı da etkileyecek. Vatandaş, "hangi baronun avukatını tutarsam davamı kazanabilirim" diye düşünüp, davasını barosuna göre verecek.
Örneğin devlet memuru olan bir vatandaş davasını muhalif görüşlere sahip baroya ait bir avukata verirse, memuriyetiyle ilgili sıkıntı yaşayıp yaşamayacağından emin olamayacak. Belki bu kaygıyla davasını iktidarı destekleyen bir baroya vermeyi tercih edecek.
Çoklu baro sisteminde barolar daha çok avukatı üye yapmak için promosyon çalışmalara yönelecekler. Avukatlara "bizim baroya geçersen.." diye başlayan propagandalar yapacaklar veya "şu baroya geçersen…" diye olumsuz konuşmalar yapılacak.
Tıpkı sendikalar da olduğu gibi, avukatlar mensup oldukları barodan istifa edip karşı baroya üye olmaya zorlanacak.
Yargıçlar ve savcılar arasında belki karşılarındaki avukatın hangi baroya mensup olduğuna göre hüküm kuranlar çıkabilecek.
Neresinden bakılırsa bakılsın çoklu baro sistemi yargının savunma ayağını da vesayet altına sokacak bir uygulama olacaktır.
Kamu tüzel kişiliğinin bölünmesinin yaratacağı sakıncaları yok sayacak bu uygulama yargının savunma ayağına duyulan güveni de aşağıya çekecektir.
Teklif yasalaşırsa, muhalefet bu yasayı da Anayasa Mahkemesi’ne götürecektir.
Kamu tüzel kişisi olan baroların parçalanması, oy verdikleri adayın belediye başkanlığını kazanamayan seçmenlerin bir araya gelip ayrı bir belediye kurmalarından farksız bir uygulamadır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.10.2025
24.09.2025
23.05.2022
19.07.2021
14.07.2021
5.07.2021
21.06.2021
9.06.2021
24.05.2021
3.05.2021