Markar ESAYAN
Sevinmemek elde mi? Yüzlerce kişinin her an ölüme yaklaştığı ve her an zincirleme ölüm haberlerini duymayı beklediğimiz anda sahneye “Deus ex machina” olarak Öcalan indi ve sorunu bir cümlesi ile çözdü. Gülelim mi, ağlayalım mı bu hâlimize, yoksa insanların ölmesi engellendiği için her hâlükârda şükür mü edelim? Gelin hepsini birarada yapmaya ve anlamaya çalışalım.
Açlık grevlerine katılanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıydı. Biliyorum bunu bazıları için kabul etmek zor ama, onlar PKK’lı da olsa, hatta aralarında insan canı almış olanlar da olsa bizimle en azından kâğıt üzerinde eşit vatandaşlar. Suç işlemiş ve cezalarını çekiyor olmaları, vatandaşlık ve insan hakları listesinden düştükleri anlamına gelmiyor. Yani onlar, insanaltı varlıklar değil. Bu nedenle onların yaşamasını sağlamak, bu krizin ilk maddesi olmalıydı. Bu ne derece oldu, yorumu size bırakıyorum. Ancak burada Başbakan’ın “sahneden seyircilere urgan fırlattığı” tüm performansına rağmen, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve sanırım MİT’in krizin çözülmesinde önemli katkıları oldu.
Bana görünen tablo şu: hükümet bu krizi başarılı biçimde yönetemedi. Ama nasıl? Başbakan’ın savrukluğu bir tarafa, bu savrukluğun nedeni aslında krizin zaten çıkmasının öngörülmemiş ve bu “şantaj”ın gelmesinin engellenmemiş olunmasıydı. Kriz çıktıktan sonra kendi kendini köşeye sıkıştıran hükümetin başka türlüsünü yapması pek beklenemezdi. Bu şu demek; Kürt vatandaşların hak taleplerinde AK Parti’nin “zamana hükmeden” tavrı, pragmatizmi ve yavaşlığı devam ettikçe, hükümet sık sık bu tür krizlerle karşı karşıya kalacak. Hele hele 2014’e kadar böyle idare edilmesi planlanıyorsa, sadece Kürt ve PKK konularında değil, dış politika dâhil birçok konuda “şantajvari” darboğazların içinde bulacak Türkiye kendisini. Böyle durumda hükümetin (Başbakan’ın) nasıl davrandığı ortada. Çaresizlik öfke ve sertliği getirir. Demek ki önceden şapkayı öne alıp düşünmek gerekiyor.
Peki, bu açlık grevlerinin siyasete, Kürt ve PKK konusuna yansıması nasıl oldu? Sanırım kimsenin Silvan saldırısı ile siyasi suikasta uğrayan Öcalan’ın en kazançlı taraf olduğu konusunda bir şüphesi yoktur. Taraf’ı “Öcalan’ı destekliyor” diye itibarsızlaştırmaya çalışanlar, bu krizi çözmesi için Öcalan’ın kapısında kuyruk olanları nasıl değerlendirdiklerini de merak ediyorum doğrusu. Ama hadi konuyu kişiselleştirmeyelim. Amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.
PKK’nın bu işten, Öcalan itibar kazandığı için en azından şahinler bağlamında zararlı çıktığı iddiası ise bence doğru değil. PKK siyaseti kilitleyerek güç gösterisi yaptı. Örgütün gücünden kastım da tabii ki siyasetin beceriksizliği ve işlevsizliğinden kaynaklanıyor. Hadi geçmişe sünger çekelim. Ama bu ülkede 12 Eylül 2010 referandumundan beri, sadece Kürt ve PKK konusu değil, devlet aparatının demokratikleştirilmesi, yeni anayasa ve tüm reformların yapılması önünde hiçbir engel yoktu. İki koca seneden bahsediyoruz, şaka değil.
Bir evvelki yazımda sordum, sordum çünkü merak ediyorum. Bu deneyimlerden ders çıkarıyor muyuz, yoksa hâlâ kendimizi hatasız mı görüyoruz? Belli ki barışı arzuluyor, ama barışı kendi tarifimizle istiyorduk. Burada bir yöntem-amaç ortaklaşması ilk açılım süresince olamadı. Bundan sonra olabilir mi? Devlet içinde şu müzakereci-güvenlikçi saçmalığı sona erer mi? Bu işin ne Kandil’in CEO’larını ikna etmekle, ne de ölümüne savaşmakla tek başına çözülebileceği, güven tesisinin ne kadar önemli olduğun, Kürt vatandaşların haklarını elde koz olarak tutmanın nasıl geri teptiği anlaşılıp, daha bütünlüklü, daha ciddi, daha zeki ve insancıl bir çalışma yapılacak mı?
Merkel’in yüzüne anadil ve Türk kalma hakkını, Mursi’nin yanında Filistinlilerin yaşam hakkını en ateşli cümlelerle telaffuz eden bir başbakanın ülkesinde, hâlâ Türklerle eşit olmayan, acı çeken topluluklar olduğu çelişkisini sıyırıp atabilecek bir irade oluşabilecek mi?
Bu krizde, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan da duygusal cümleler dışında bir şey göremedik. Kılıçdaroğlu, “Elimizi taşın altına koyarız, analar ağlamasın diye üzerimize düşeni yapmadık, artık yapalım” derken herhalde samimi. Ama yapamıyor oluşunun altında, tabanına ve partideki ulusalcı çizgiye rağmen bunu söylüyor olması var. Yani aslında murad ettiği ama yapmaya gücünün olmadığı bir şeyi söylüyor. Bu da Türkiye siyasetinin en büyük şanssızlıklarından biri. CHP bugünün gerçeklerini mihenk taşına vurduğunuzda yok hükmünde bir anamuhalefet partisi. Ne yazık! Cezasını hep birlikte çekiyoruz.
Kürt ve PKK konusu, AK Parti’nin tek başına altından kalkabileceği bir sorun değil. Başbakan bu noktada açılımın başındaki özgüvenini kaybetmiş durumda. Ama bu zaten mümkün değildi. Açılım sürecinde yaşanacak provokasyon, siyasi yalnızlık ve sabotajlar tahmin edilerek daha ciddi bir hazırlık yapılmalıydı. Bu mesele kervan yolda düzülür mantığının asla çalışmayacağı kadar ciddi ve kompleks. Sanırım Uludere’de bu görülmüş olmalı.
Cehennemden cennete yine ışık hızıyla geçtik. Biraz sevinmiştik ki, Şemdinli’de beş askerin öldüğü haberini aldık dün. Yarın ne olacağını ise bilemiyoruz. Böyle yaşamak çok yorucu.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019