Mehmet Ocaktan
Başlığa bakarak ‘ülkedeki her meseleye dindarlar açısından mı bakmak gerekiyor’ gibi bir algının oluşmasını istemem elbette. Ama kabul edelim ki Türkiye dindar-muhafazakar bir iktidar tarafından yönetiliyor, doğal olarak iktidar ekseninde gelişen olumlu ya da olumsuz her olay özellikle dindar muhitleri doğrudan etkiliyor.
Bu zaviden bakıldığında iktidar ve çevresinde konuşlanan yapıların sergilediği çılgınlıkları ister istemez dindarlar açısından değerlendirmek bir zaruret haline geliyor. Çünkü makul akılla izah etmekte zorluk çektiğimiz öylesine olaylar yaşıyoruz ki bu kadar kirlilik karşısında dindar bir muhitte yer alıp da vicdanen rahatsız olmamak mümkün değil.
İşte tam da bu yüzden içinde yaşadığımız ve de içimiz acıyarak seyretmek zorunda kaldığımız bu ahlaki yozlaşma halini dindarlar açısından değerlendirmek zorundayız. Çünkü burası Müslüman bir ülke ve doğal olarak bu toplumun kültürel hafızası az ya da çok dinle kesişen bir iklimde oluşmuştur. Dolayısıyla dine mesafeli duranlar da dahil olmak üzere hepimiz bu kültürün bir parçasıyız.
Bir örnek olması açısından hatırlatmakta yarar var, bu kültürel birlikteliği yansıtan AK Parti’nin 2011 seçim şarkısının sözleri şöyleydi: “Aynı dağın yeliyiz biz/ halaylar bir horonlar bir aynı sazın teliyiz biz/ gönüller bir, dualar bir, aynı bağın gülüyüz biz./
Evet yeni AK Parti 2011’deki o şarkıdaki ruh ikliminin çok ama çok uzağında artık… Maalesef geçmişteki bütün pozitif icraatlarını adeta yok ederek ve de bugünkü her icraatıyla insanların içini acıtarak dramatik bir sona doğru ilerliyor.
Ve tabii ki de en çok da dindarların içini acıtarak…
Düşünün ki dindar-muhafazakar çevreler 80-90 yıldır Ayasofya’nın açılışını bekledi, meselenin şov boyutu çok şık olmasa da sonunda açıldı, iyi de oldu… Ama Ayasofya’ya öyle bir baş imam atandı ki dindarlar dahil herkesi utandırdı. Neyse ki sonunda görevden alındı ama hala bu ülkede yaşayan herkesi utandırmaya devam ediyor.
Ne yazık ki köşesine çekilip ‘dindarlık edebi’ne yakışan vakur bir tavrı bile sergileyemiyor. Eski baş imamın son kar yağışı vesilesiyle Twitter hesabından paylaştığı şu mesaj nasıl bir din anlayışının tezahürüdür doğrusu çok merak ediyorum: "Hz. Adem ve Havva annemize yapılan hakareti savunanı Allah karla çarpar; öyle elinizde balık ve rakıyla kala kalırsınız...”
Demek ki baş imam ’kar’ın bir nimet olduğunun bile farkında değil…Şimdi bütün mesele şu; bugün hepimizin içini acıtan olaylar karşısında acaba dindarların yüreğinde nasıl bir acı yaşanıyor, daha doğrusu yaşanıyor mu? Mesela 28 Şubat’ta ikna odalarına sokulan genç için yüreğimiz nasıl yandıysa, bugün özgürlükleri ellerinden alınan, haklarında suç icat edilerek AİHM kararlarına rağmen ‘adil yargılanma’ hakkı ellerinden alınarak cezaevinde tutulmaya devam edilen insanlar için de dindarların içi acır mı?
Geçmişte İmam-Hatip mezunlarının üniversiteye girişlerinin önünün kesilmesine itiraz etmek insani bir davranıştı ve iç acıtıcıydı. Peki bugün KPSS’de tam puan aldıkları halde mülakatta hakları ellerinden alınan gençler için de dindarların içi acır mı? Camiler bu ülkede yaşayan herkes için çok önemli manevi mekanlardır, bu yüzden de her türlü ayrımcı düşünceden ve özellikle de siyasi mücadele arenası olmaktan özenle korunmalıdırlar. Acaba cami mihrabında ‘dil koparma’ ifadelerinin kullanılmasından dolayı kaç dindar insanın yüreği acımıştır?
Yıllardır Bosna, Filistin ve başka mazlum coğrafyalara karşı sözde de olsa duyarlılık sergileyen dindar muhitlerin vicdanında Doğu Türkistanlılar için de acı hissi var mıdır? Biliyorum, kendilerini iktidarla çok fazla özdeşleştiren ve iktidarı dindar özelliklerinden dolayı adeta kutsallaştıran dindar camia için bu tür sorular oldukça can sıkıcı… Çünkü eleştirel düşüncenin iktidar nimetlerine zarar vereceğine inanıyorlar ve bu yüzdende dindarlık konforlarına halel gelmesini istemiyorlar…Ama bilmemiz gerekiyor ki hiçbir iktidar sonsuz değildir, dolayısıyla esas önemli olan sadece nimetler değil, aynı zamanda ahlaki erdemlerdir ve de sahici bir dindarlık bilincidir…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
1.10.2025