Mümtazer TÜRKÖNE
Çevik Bir'in Genelkurmay'a -aslında Başbakanlık'a- sorduğu “BÇG ve paralelle mücadele arasında ne fark var” sorusu ile Hayrettin Karaman Hoca'nın “ırgatlar iktidarı yıktı” fetvası arasında sıkı bir bağlantı var.
Batı Çalışma Grubu, iktidarın “ırgatlar” tarafından ele geçirilmesini engellemek adına “irtica ile mücadele” için kurulmuştu, bir işe yaramadı. 7 Haziran öncesinin “paralelle mücadele safsatası” ise içinden çıktığı mağara kovuğu ile arasına sed oluşturmaya çalışanların marifetiydi. “Irgatlar”, yani iktidar nimetlerinin uzağındakiler dün “mürteci”, bugün ise “paralelci” oldu. Yine de Çevik Bir ile Karaman arasında önemli bir fark var. Bir, mantıklı ve somut bir soru soruyor; Karaman ise zaptedemediği bir öfkeyi ve kibri dile getiriyor. Sevinç, öfke, mutluluk, hayal kırıklığı gibi duygular gelip-geçici olabilir. Kalıcı olanlar akıl ve mantığa hitap edenler, yani hafızamızda iz bırakanlar olacak. Çevik Bir'in “paralel” ve “irtica” arasında kurduğu benzerlik mantıklı, somut ve hafıza tazeleyici değil mi?
Başımıza gelenler kimsenin kişisel meselesi olarak hatırlanmayacak. “Emaneti ehline verelim” dedik ve askerî vesayete birlikte son verdik. Ne var ki güvendiklerimiz emanete ihanet etti, kendi kişisel mülkü addetti ve teslim ettiğimiz emanet bir balyoz oldu, tepemize indi. Adı üstünde “temsilî demokrasi” temsilcilerle işliyor. Sadece temsilciydi; haddi aştı, teveccühümüzden kibir sarayları inşa etti. Zorbalaştı, zulmetti, o kıymetli emaneti ayaklar altına attı. Sonunda çektik, ayaklar altından alıp yeniden sahiplendik. Bu kadarla mı iktifa edeceğiz? O kadar işin-gücün, derdin arasından bir de “devr-i sabık” mı çıkartacağız? Neyin hesabını, nasıl, kimden soracağız?
Beşer hafızası nisyan ile malûl. Zaman geçtikçe duygularımız aşınıyor. Yeni eskiyi unutturuyor. Hayır. Unutmamak ve hesap sorarken tereddüt etmemekle mükellefiz. Yoksa gelecekte vereceğimiz emanete ihanet edenler hiç eksik olmayacak. Siyaset, duyguları yöneterek yapılıyor. Kavganın kuralıdır: Gözü kara olan kazanır, tereddüt eden kaybeder. Bu yüzden siyasî kavgalarda “psikopata bağlama”, bir propaganda tekniği olarak çok sık kullanılır. “Psikopata bağlama”, aklı iptal edip ölümüne meydan okumaktır. İki delikanlı arasındaki söz dalaşında çelimsiz olanın “gel, gel, canımı mı alacaksın” diye güçlü kuvvetli olanın üzerine yürümesi, mevzuyu bilmeyenler için haklılığın göstergesidir. Politikacı kavgasını sıkı bir şekilde, en yüksek perdeden bağırarak ve her şeyini ortaya koyarak sürdürdüğü zaman duygularımızı yönetmeye başlıyor. Ne kadar güçlü olursa olsun zayıf görünecek, en azından haksızlığa uğradığını bağıra-çağıra göstermiş olacak. Yönettiği devletin tepesinde eli kolu bağlı, aldatılmış ve çaresiz bir iktidar görüntüsünü psikopata bağlanmış ve medya ile desteklenmiş şekilde köpürttüğünüz zaman kitlelerin duyguları savrulmaya başlar. Ama sadece duyguları, akıl ve mantığı değil. Duygularımız savruldu, şimdi her şey duruldu. Biz ırgatların hayatı, saraylara yakın yaşayanlara göre çok zor geçiyor. Allah'a şükür akıl sağlığımız yerinde. Başbakan bize, sembollerle siyaset yapmamayı, duygularımızı bir kenara bırakmayı, akıl ve sağduyuya müracaat etmemizi tavsiye ederken zamanın yaraları tedavi etme gücüne müracaat ediyor.
Yıllar yıllar önce, henüz 28 Şubat depremi artçı sarsıntılarla devam ederken, televizyonda bir tartışma programında karşımdaki MGK eski genel sekreterine “BÇG bir çeteydi” demiştim. Bugün, 28 Şubat'ın BÇG'sine taş çıkartacak bir çetenin yıllardır devletin tepesinde kamu kaynaklarını, imkânlarını ve yetkilerini kullanarak saltanat sürdüğünü söylüyorum. Üstelik dün BÇG silahın gücüne dayanıyordu, bugünkü ise bizim ellerimizle teslim ettiğimiz emanete hıyanet ederek hüküm sürdü.
Kırıldık, ezildik, aşağılandık, zulme uğradık. Kendi hesabıma payıma düşeni öbür dünyaya havale ediyorum; ama emanete hıyanet edenlerden bu millet adına hesap sormak yolumuzun üzerinde, köşe başlarında bekleyen yılanların-çıyanların başını peşinen ezmek için tek çaremiz. Unutmadan, tereddüt etmeden, bir çivi gibi beynimizde taşıyarak...
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025