Murat Sevinç
Şu an itibariyle 18 yıldır milletvekili dokunulmazlıkları üzerine yazıyor olmam ne tuhaf! Meşhur sözdür, elinde çekiç olan her şeyi çivi olarak görürmüş. Türkiye siyaseti hiçbir temel sorununu içtenlikle tartışmadığı, konuşmadığı, ola ki konuşmaya kalkan olduğunda canına okuduğu ve bunu marifet saydığı için, eline çekiç dışında bir alet almayı pek akıl edemedi bugüne dek. Yine kaldırılan dokunulmazlıklar, yine aynı manzaralar, yine ‘efendim yargıya havale olmuş…’ masalları, yine tutuklanan vekiller, yine sade suya tirit demokrasi lafazanlıkları, yine küfür kıyamet…
Ve tabii yine, ezeli ebedi ‘ilkesizlik’ gösterisi. Dokunulmazlığın kişilere bahşedilmiş bir ayrıcalık olmadığı, kuruma, yani TBMM’ye tanındığı, onun üstünlüğüyle ilgili olduğu, bir vekile yapılan adaletsizliğin ‘ulusa’ ve onun temsilcisinin yer aldığı ‘parlamentoya’ yapılmış sayılması gerektiği… Şuncacık temel ilke dahi anlatılamadı bugüne dek, ahaliye de onların parlamentodaki temsilcilerine de.
Üç milletvekilinin vekilliği düşürüldü ve cezaevine kondu. Ancak bu öyle bir yolla yapıldı ki! Birileri çıktı ve bir saatte, Genel Kurul’da üç beş satırlık bir metin okudu. İktidar vekillerinin dahi pek haberi yoktu belli ki. O metni okuyarak, parlamentonun artık ne anlama geldiğini dünya âleme bir kez daha göstermiş oldular. Evet bir kez daha. Malumu ‘yeniden’ ilam ettiler. Dünkü kısa açıklamanın anlamı buydu. “İşte bu kadarsınız, sizi haberdar edip işi büyütmenin ve sanki hakikaten temsil yeteneğiniz varmış gibi muamele etmenin anlamı yok” demiş oldular.
Ana muhalefetin lideri ne yaptı? Ulusun temsilcilerini birbirinden ayırdı ve yalnızca kendi partisinin milletvekilinin adını andı.
Diğer muhalefet partileri? Şu satırlar yazılana dek DEVA Partisi üç vekilin adını vererek açıklama yapmış ve Meral Akşener yalnızca Berberoğlu’nun adını anmıştı. Akşener, Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın milletvekili olduğunu düşünmüyor muhtemelen. Düşünse, onlardan da söz ederdi!
Neden bu haldeler? Çünkü muhalif siyaseti ‘Aman adımız çıkmasın, tadımız kaçmasın, tontiş seçmen ürkmesin’ endişesi üzerine inşa etmiş durumdalar. Ödleri patlıyor iktidardan ve zihinlerinde yarattıkları seçmen kitlelerinden. Ödleri patlıyor. Hiçbir temel ilkeyi, anayasayı, hukukun genel ilkelerini savunamaz haldeler. Sonra yüzlerini bana/bize dönüp “Merak etmeyin demokrasi getireceğiz” diyorlar.
Üç ismi birden ağızlarına almaya korkanlar, dokunulmazlık kurumunun parlamentoyu korumak için var olduğunu, isimlerin önemli olmadığı dahi söyleyemeyecek kadar tedirginler. Haklarını yemeyelim, bir grup CHP milletvekili TBMM başkanının makamının önüne anayasa bırakmış! Hakikaten, eylem olarak bunu yapmışlar. Yürüyün be, kim tutar sizi!
Dün ne oldu?
Dün, “Anayasaya aykırı ama yine de destekleyeceğiz” külhanbeyliğinin bir sonucunu daha yaşadık, hepsi bu.
Yadırgayacaksınız belki ama aslında anayasanın ‘lafzına’ aykırı herhangi bir şey olmadı bana kalırsa!
Haklarında kesinleşmiş hüküm olan üç milletvekilinin vekilliği düşürüldü. “O hükümler bir iki yıl önce kesinleşmişti, vekillikler neden şimdi düşürüldü” diye sorarsanız, “İşte bunun anayasayla ilgisi yok” derim. Uzun süredir böyle bir şey yapılmıyordu. TBMM başkanları bekletmeyi, görmezden gelmeyi tercih etti yıllarca. Dün fikir değiştirildi!
Düne nasıl gelindi?
Çok kısaca:
CHP, 2016 yılının mayıs ayında ‘anayasaya açıkça aykırı olan anayasa değişikliğini’ destekleyince (değişiklik bu sayede halkoylaması aşamasına gerek kalmadan kabul edilebildi), milletvekili dokunulmazlığının o anki dosyalar bakımından kaldırılmasını sağlamış oldu. Söz konusu değişiklik, Anayasa’nın Geçici 20. maddesi başlığıyla kabul edildi. (Resmi Gazete 8 Haziran 2016, sayı 29736). Tahmin edilebileceği gibi düzenleme büyük ölçüde HDP milletvekillerini etkiledi. Bir de Enis Berberoğlu’nu.
Hızla tutuklamalar, yargılama ve mahkûmiyetler geldi. Aradaki aşamaları anlatmaya gerek yok sanırım. Mahkûmiyet kararlarının kesinleşmesi, Berberoğlu’nun ara aşamada tahliye edilmesi, Haziran 2018 seçimleri ve dün vekilliği düşürülen üç kişiden ikisinin ‘yeniden’, Musa Farisoğulları’nın ise bu seçimde milletvekili seçilerek parlamentoya girişi.
Peki, kim neye itiraz ediyor?
Üç temel itiraz var:
1. Üç isim hakkındaki hüküm yaklaşık iki yıl önce verilmiş olmasına karşın, vekillikleri neden şimdi düşürüldü? Bu soru, kesin hüküm ardından vekilliğin kaybının normal/beklenebilir olsa da, zamanlamasının manidar olduğu iddiasına dayanıyor. Buna mukabil yanıtı ne yazık ki anayasada yok. Neden şimdi olduğunu hepimiz tahmin edebiliriz muhtemelen.
2. İkinci itiraz, vekillerin seçildikleri tarihle ilgili. Üç vekil de (ikisi ‘yeniden’ olmak üzere) ‘seçilmelerinden sonra’ verilmiş mahkûmiyetler nedeniyle kaybettiler üyeliklerini. Muhalefet (CHP ve HDP) diyor ki, yeniden seçildikten sonra yargılamanın devam etmesi için, dokunulmazlığın bir kez daha kaldırılması gerekirdi. İktidar tarafı ise, 2016 değişikliğinin ardından bu dosyalar bakımından böyle bir zorunluluk kalmadığını iddia ediyor.
Muhalefetin iddiası doğru, iktidarın iddiası ise yanlış. Fakat mahkûmiyet hükmünü kesinleştiren Yargıtay kararı ardından, iktidarın iddiasının bir temeli varmış gibi görünüyor. Basitleştirmeye çalışarak:
Anayasa’nın 83/4 maddesine göre, “Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.”
Demek ki, iki vekil bir kez daha seçildiğine göre, dokunulmazlıkları yeniden kaldırılmadan Yargıtay aşaması mümkün olmamalıydı. Ancak oldu!
Çünkü Yargıtay anayasaya aykırı bir biçimde, yukarıda söz edilen 2016 değişikliğini ‘özel düzenleme’ sayarak, bu dosyalar bakımından 83/4’ün geçerli olmadığına hükmetti. Yani, ‘yeniden milletvekili seçilmiş olsalar da, dokunulmazlıkları bir kez daha kaldırılmaya gerek olmaksızın yargılama sürer’ buyurdu. Yargıtay 16. Ceza Dairesi (E.2018/2088, K.2018/10), kararında Geçici 20.maddeyi bir ‘anayasal özel hüküm’ sayarak, Anayasa’nın 83.maddesinde dokunulmazlığın ‘iki istisnası’ olarak hükme bağlanan durumlara, bir üçüncü istisna olarak ekledi. Bir kez daha: Bu karar anayasaya aykırıydı. Buna mukabil, bir Yargıtay kararıydı.
Yargıtay kararında ‘karşı oy’ yazan Y.H. Doğan, haklı olarak itiraz etmiş ve anayasa değişikliğinin, Anayasa’nın 83/4 maddesini yürürlükten kaldırmadığını belirterek, o sırada komisyon başkanı olan Mustafa Şentop’un sözlerine atıf yapmıştır. Şentop görüşmeler esnasında, “Vekil yeniden seçildiğinde dokunulmazlığı yeniden kazanacaktır” diyordu. Aynı insan bugün “İtirazlar temelsiz” demiş! Neyse ki Türkiye bir hukuk devleti de, neşe doluyor insan.
Sonuç: Vekiller, yeniden seçildiklerinde yargılama durmalıydı. Yargıtay anayasaya aykırı bir kararla bunu engelledi. Yargıtay akıl almaz bir biçimde dokunulmazlıkla ilgili anayasa hükmünü ve yasama bağışıklığı teorisini yeniden yazdı! Ezcümle, muhalefet itirazında haklı olsa da, iktidarın argümanını destekleyen bir Yargıtay kararı var ortada. Yanlış da olsa, bir karar. Anayasa hukukçusu ve eski AYM üyesi Fazıl Sağlam hocanın Yargıtay kararının yanlışlığına dair öğretici yazısını buraya bırakıyorum. Bir diğer yazı Kemal Gözler’in.
Anayasaya aykırı bir ‘karar ve uygulama’ anayasanın ‘lafzına uygun’ bir ‘hukuksuzluğu’ nasıl geçerli uygulama haline dönüştürür, nefis bir örnek bu. Cümle karmaşık oldu, farkındayım ama inanın hata benim değil!
3. Son itiraz, vekillerin AYM önündeki başvuruları. CHP ve HDP, TBMM mahkeme kararını beklemeliydi ve kararını ondan sonra vermeliydi diyor. Bu görüş bana kalırsa ‘anayasanın lafzının’ değil, ‘mantığın’ ve ‘demokratik teamülün’ gereği olarak düşünülebilir. Yoksa TBMM’nin bireysel başvuru sonucunu beklemesinin gerekip gerekmediği çok tartışılır. Tabii eğer AYM bir ‘hak ihlali’ bulursa, düşürülen milletvekilliği geri dönmeyeceği için, akıl fikir “Bekle” der. Ama akıl, fikir ve demokratik teamüller böyle der, bizler demek zorunda değiliz kuşkusuz!
Yine de pek emin olamadığım bir konu bu. Yani, akıl fikir dışında, anayasadan da bir dayanak bulunabilir mi milletvekilliğinin yeniden kazanılması için? Nitekim anayasa hukukçusu meslektaşım Ahmet Mert Duygun’a danıştığımda, AYM kararı ihlal yönünde olursa, milletvekilliğinin yeniden kazanılması gerektiğinin düşünülebileceğini söyleyerek kafamı iyice karıştırdı. AYM kararlarının yasama-yürütme ve yargı organlarını bağladığını unutmamalı. Buna mukabil hiç örnek yok. Dolayısıyla, üçüncü ve son itirazın sonuna, bir ünlem koymak istiyorum.
Muhterem okur,
Perşembe akşamüstü olup biten, önümde duran anayasa metnine aykırı değildi. Bir uygulama, anayasanın ya da içtüzüğün vs. lafzına uygun; anayasal demokrasiye, anayasal/demokratik teamüllere aykırı olabilir. ‘Mevzuata’ uygun davranır gibi yapıp ondan beklenen yararın tam tersi sonuç almak mümkündür. Bana kalırsa dünkü böyle bir aykırılıktı.
Sorun şu ki düne hiç gelinmemeliydi, anayasaya aykırı anayasa değişikliği hiç desteklenmemeliydi, vekiller cezaevine girerken gerekli tepki verilmeliydi, vesaire, vesaire…
TBMM’yi karşısına aldı başkan vekili ve ulusun temsilcilerine, aslında onların hiçbir etkileri, işlevleri kalmadığını bir dakikada söyleyiverdi. Dün olanın bir bütün olarak ‘anayasal düzen’ açısından anlamı bu kadar açıktı.
Dün akşam Diken’deki ‘yeni partiler ve özeleştiri’ yazısı yayınlandıktan sonra oldu bunlar. Gece konuya kafa yorup olanı biteni anlamaya çalıştım. Bir dizi seyredip uyudum. Hafta sonu sokağa çıkma ‘sınırlaması’ olmadığını düşünerek. Uyandım. Gece, sokağa çıkma sınırlaması getirildiğini okudum. Yaş sınırından ve anayasaya aykırı kararlar nedeniyle evde oturmak zorunda kalan yakınlarıma gidebilmek için aceleyle yola koyulduk. Yolda, eşim sınırlamanın kaldırıldığını okuduğunu söyledi. Tek karar vericinin ‘gönlü razı gelmediği’ için, hafta sonu sokağa çıkabilecekmişiz. Bu yazıyı Diken’e gönderdikten bir süre sonra eve döneceğiz ve yolda, gönülden kopup gelen yeni bir fermanla karşılaşıp karşılaşmayacağımızı bilmiyorum!
Yine de vekillerin makam odasının kapısına anayasa bırakması, hakikaten şık hareket. Muhalefet gibi muhalefet. Tepesini attırmasınlar CHP’lilerin, vallahi şakkadanak iki anayasa birden bırakırlar o kapıya!
Sen aklımızı koru Allah’ım…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
24.07.2025
7.07.2025
4.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025