Mustafa ARMAGAN
“Menemen’i haritadan silin!” Uzun yıllar Gazi Mustafa Kemal’e izafe edilen bu sözün aslı “Bu, cumhuriyeti ve bizim başımızı kesmektir. Bundan bütün Menemen sorumludur. Bu kasaba ‘Vilmodit’ (cezalı şehir) ilân edilmeye müstahak olmuştur” şeklindeydi.
23 Aralık 1930. Bundan 84 yıl önce İzmir’e bağlı Menemen’de insanın kanını donduran bir kafa kesme eylemi haberi Türkiye’yi bugüne kadar çalkalamaya devam edecektir. Binlerce kişi gözaltına alınıp sorgulandı, 105 sanık Divan-ı Harpte yargılandı. 37 idam kararı çıktı, 28’i infaz edildi. Bununla kalsa iyi. Başta Gazi olmak üzere devletlular eliyle hem tarihe hem de Menemen’e bir yafta yapıştırıldı: İrtica ve Menemen.
Menemen Çarşısı’nda idam sehpaları.
Her 23 Aralık ‘Devrim şehidi’ Kubilay’ı anma gününde irticayla mücadele yemini ederler ama başı örtülü gelini Müzeyyen hanımın 25 Aralık 1988’de Zaman’a şu demeci verdiğini görmezden gelirler:
“Kubilay’ı esrarkeşler katletti. Üç beş serseri yüzünden bütün Müslümanları karalıyorlar. Ben buna karşıyım.”
İşte Türkiye’de oynanan irtica oyununun turnusol kâğıdı. Menemen vakasını gündeme getirenlerin maksatlarının üzümü yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu buradan belli. Heykel yapacaklarına doktora tezi yaptırsalardı 84 yıl sonra hala sapla samanı ayırmak için arşivleri didiklemek zorunda kalmazdık.
Eyüp Öz’ün Paris’te yaptığı yüksek lisans tezi “Menemen Olayı ve Türkiye’de Mehdicilik” adıyla 2007’de basıldı. Alan çalışması yapmak için Menemen’e giden Öz, yaşlı bir Menemenli (Halil Yılmaz) ile görüşmesinde Kubilay’ı öldüren kişinin esrar kullandığını söyler ve “hatırladığıma göre içki de içerdi” der.
Eyüp Öz, şunu soruyor: İyi de hadise neden tam bu sırada meydana geldi ve halk tarafından desteklendi? Cevabı şöyle:
1. Türkiye’ye sırf Müslüman oldukları için göç eden Giritlilerin Türklük baskısı yüzünden sıkıntıya girmeleri ve ‘yarı gâvur’ diye dışlanmaları,
2. Kemalizmin dinî alanı etkileyen inkılapları (tekkelerin kapatılması vb.), aynı zamanda bu tarikatlara bağlı bürokratları, subayları etkiliyordu,
3. Zaten iyi olmayan ekonomik durumun 1929 buhranıyla daha da kötüye gidişi,
4. İki ay önce Menemen’de sel, 109 kişinin ölümüne yol açmış, yüzlerce ev yıkılmış ve 2 bin köylüden çoğu kaderine terk edilmiştir. Tarımsal ürünleri fiyatı çökmüştü,
5. Fethi Okyar’ın Serbest Fırkası halkı biraz ferahlamatmış, özgürlük duygularının galeyana gelmesine yol açmıştır. İşte Fethi Bey’in Alsancak Stadyumu’ndaki mitinginde yaşanan o sahne:
Fethi Bey söylemekte, halkın daha iyi anlaması için Nuri Conker –ki Gazi’nin en yakınlarındandır- kelime kelime tekrarlamaktadır:
-Bazı kimseler!
-Bizim!
-Şapkayı atıp!
-Tekrar fesi getireceğimizi!
İşte kıyamet, bu son söz üzerine kopar. 50 bin civarındaki seyirci -Yaşşa Fethi Bey! diye bağırarak şapka ve kasketlerini yere çalıp ayaklarıyla çiğnemeye başlar. Birkaç dakika sonra Fethi Bey duruma hakim olup sözünü şöyle bağlar ama iş işten geçmiştir:
-Bazı kimseler bizim şapkayı atıp tekrar fesi getireceğimizi zannediyor, yanılıyorlar, Gazi’nin inkılapları devam edecektir!
Bunu duyan halkı derin bir sessizlik kaplar. İşte fırtına öncesi sessizlik!
Hadise Eylül’de yaşanır, Serbest Fırka Ekim’de kapanır. Kasım’da Fethi Bey Mecliste CHP Grubuna karşı savunma yapar ve Aralık ayında Menemen vakası patlar!
Şaşırmak gerekir mi?
Erbilli Esat Efendi’nin oğlu Mehmet Ali Hoca
Lawrence ve Menemen?
24 Aralık 1988 tarihli Zaman “İşte Menemen Olayı’nın içyüzü” başlığı altında görgü tanığı Kubilay’ın çavuşu Mahmut Özkan’ın şu sözlerine yer veriyordu:
“Menemen’de ajanlar cirit atıyordu.”
Aslında ajan meselesinin burada kalmadığını İngiliz Büyükelçisi G. Clerk’in Londra’ya yolladığı bir belgede görüyoruz. Büyükelçi 8 Ocak 1931 tarihli mesajında şaşırtıcı bir şekilde Türk gazetelerinde İngilizlerin olayda parmağı olduğu havasının yaygınlaştığını, bazılarının daha ileri gidip bütün olayı İngilizlerin tezgâhladığını yazdığını söylüyor. (Bilal Şimşir, İngiliz Belgelerinde Atatürk, 7, TTK: 2006, s. 142.)
Tabii Büyükelçi, hükümetin ciddiye almadığını söyleyerek olayı geçiştirmeye çalışıyor. Fakat 4 Şubat tarihli mesajında başka bir yerde bulunamayan şu bilgiyi geçiyor Londra’ya:
“İhtiyar Şeyh Esad Erbilî bütün tıbbi çabalara rağmen iki gün önce hastanede öldü. Mahkeme Başkanı Mustafa Muğlalı bir beyanat vererek Şeyh Esad’ın ölüm döşeğinde bu meseleyle Lawrence’in bağlantısını açıkça gösterecek bir beyanname hazırladığını söyledi.”
Yerli ajanların provokasyonunun üstünü kapatmak için bir pir-i faniye rapor yazdırarak topu İngilizlerin üstüne atılıp temize çıkmak istedikleri açık değil mi?
Öte yandan İngilizlerin kulağına da ‘Siz bakmayın bizim kerataların yazdıklarına’, demeleri de epeyce manidar.
Laz İbrahim Hoca
Nasıl idam edildiler?
3 Şubat 1930 tarihi bir Ramazan gününe denk geliyordu. Menemen’de tam 32 (bir gazeteye göre 39) idam sehpası hazırlanmıştı ama 28 idam gerçekleşecekti.
Şeyh Esad Erbilî vefat etmişti. Oğlu Ali Hoca kararı işittiği anda hastalanmış ve tedavi altına alınmıştı. 1925’ten beri evinden dışarıya adım atmayan babası ölmeseydi –tıpkı Dersim’deki Seyit Rıza ile oğlu gibi- beraberce darağacına çekileceklerdi.
Mahkûmlar ibret-i alem için tek bir yerde değil, 7’si istasyonda, 2’si Bergama caddesinde, 4’ü Tuz Pazarı’nda, 1’i tam Kubilay’ın şehit edildiği yerde, 8’i de kaymakamlık civarında vs. idam edilecekler ve gün boyu görücüye çıkartılacaklardı. Cellat, İstiklal Mahkemesi’nde yüzlerce insanı asmış olan Kara Ali’ydi (o kâbus gibi gecede 140 lira kazanmıştı.).
Mahkûmlar, süngülü jandarma ve askerlerin nezaretinde getiriliyor, sehpanın altında bir hoca, tövbe etmelerini istiyor, dua okuyor ve ardından yağlı ip boğazına geçiriliyordu.
İdamlara istasyondan başlandı. Laz İbrahim Hoca, abdest alarak namaz kılmak istediğini söyledi. Ardından son sözü soruldu. Şeyh Esad Efendi’nin yanına gömülmek istediğini üç kere tekrarladı. Hafız Mehmed ise Molla Şaban Mescidi’nin tamiri için servetinden 500 lira sarfedilmesini istemişti.
En ilginç an ise Haim oğlu Jozef’in idamıydı. Zevcesi Klara’dan yoğurt ekmek istemişti. Klara fırından iki ekmek aldı, yoğurtçudan da yoğurt. Ekmeğin birini sokağın köşesinde duran dilenciye verdi. Hayır işliyordu. Sonra ekmekle yoğurdu nöbetçilere teslim etti. Sonra bir haham geldi Jozef’in yanına, dinî telkinlerde bulundu. “Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti” diye bağırdı. Böylece irtica gerekçesiyle idam edilenlerden biri de Yahudi Jozef olmuştu!
Ertesi gün gazeteler “Mürteciler asıldı” diye manşet atıyordu. Oysa aynı günlerde yurt gezisine çıkmış olan Gazi’nin arabasının önüne atılanlar ya “açız” diye bağırıyor, ya da ondan kendilerini ‘kurtarmalarını’ istiyorlardı (kimden?) Tıpkı Fethi Bey’in önünde çocuğunu kurban etmek isteyenler gibi...
Hem onlara hem de Menemencilere sesleniyoruz: Mesele irtica değil, hâlâ anlamadınız mı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017