Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları

Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Taraf Gazetesi Tüm Yazıları
2071’ E DOĞRU: TÜRKLER V KÜRTLER..
7.10.2012
3385

 AK Parti 4. Olağan Kongresi Suriye’yle yaşanan kriz nedeniyle gündemden düşer gibi oldu. Ama sanırım bu kongreyle ilgili yürütülen tartışmalar bir şekilde devam edecek.

Çünkü Başbakan’ın Kongre’de yaptığı konuşma ve ardından 2023 vizyonu adıyla dağıtılan ve 2023’e kadar gerçekleşecek demokratik değişimler manzumesi Türkiye’nin önümüzdeki on yıllarda dünyadaki  ve Ortadoğu’daki yerinin ne olacağına dair önemli mesajlar taşıyordu.
Bu bağlamda Başbakan’ın vurgu yaptığı ve öne çıkardığı iki tarihi dönem var.
İlki Selçuklu hükümdarı Alparslan’ın liderliğinde, Anadolu’nun ve Kürtler ’in yurdu olan Mezopotamya’nın 1071 Malazgirt zaferiyle Türkler tarafından fethedilmesine  işaret eden tarihi dönemdir.
İkincisi İranlılarla Osmanlılar arasındaki hükümranlık mücadelesinde önemli bir milat olan Yavuz Sultan Selim’in 1514 yılında gerçekleşen Anadolu seferidir. Kürt-Osmanlı ilişkileri bu tarihten sonra farklı bir aşamaya taşındı ve Osmanlı kayıtlarında Kürdistan olarak geçen coğrafyada Kürt aşiretler 300 yılı aşkın bir zaman dilimi içinde özerk topluluklar olarak yaşadılar.
Yani Ortadoğu diye tabir edilen ve Mezopotamya’nın önemli bir bölümünü de kapsayan coğrafyada 1071’den bu yana, Kürt halkı önemli bir siyasi ve sosyal dinamik olmaya devam ediyor.
Kürtler’ in ve Türkler’ in siyasi manada ortak bir tarihe sahip olduklarını, bu tarih içinde her iki halkın yüzyıllar boyunca barış ve ittifak içinde yaşadığını, ama bin yıla uzanan bu tarihin özellikle Osmanlı İmparatorluğunun dağılma döneminden sonra ve yeni Türk Ulus-Devleti kurulurken bambaşka bir safhaya taşındığını söylemek mümkün. Bu bir hayli sorunlu ve sancılı bir safhadır; bugünkü haliyle de, her iki halkın ilişkilerinde barış içinde ortak bir geleceğe dair kapsamlı ve sadece Türkiye’de yaşayan Kürtler’in değil, Ortadoğu’da yaşayan Kürt nüfusun da hesaba katıldığı yeni siyasi arayışlara yol açmaktadır.
AK Parti Kongresine Kürdistan Demokrat Partisi’nin lideri Mesut Barzani’nin davet edilmesi, ve Sayın Barzani’nin Kongrede Kürdistan’da resmi lehçe olarak kabul edilen Soranice değil, ama Türkiye yurttaşı Kürtler’in konuştuğu ve bildiği lehçe olan Kurmançça lehçesiyle konuşması, verdiği barış mesajları, bir milat olarak görülmelidir. Bana kalırsa Mesut Barzani’nin Kongreye davet edilmesi ve burada bir konuşma yapması, Türkiye’nin tıpkı 1071de Kürtlerle kurduğu ittifak gibi, 2071’e de Kürt halkıyla beraber ittifak içinde yürüyeceğinin ve her iki halkın bin yıla dayanan ilişkilerinin ortak bir gelecekle tamamlanacağına duyulan inancın bir ifadesiydi. Ama  bu inancı paylaşmak istemeyenler ve gözlerini muazzam zenginlikler sunan bin yıllık bir beraberliğin tarihsel önemine kapatmak ve hükümet denen aygıtı teknik bir aygıttan ibaret görerek, bu coğrafyada, geçmişi günümüze bağlayan manevi değerlerin, farklı inanç ve kültürlerin, 2071’li yılların Türkiye’sinde oynayacağı rolü görmeleri ve anlayabilmeleri imkansızdır.
Nitekim bu çevreler, AB üyeliği üstüne yazıp durdular ama başta Mısır Devlet Başkanı Mursi ve Hamas lideri gibi şahsiyetlerin varlığını AK Parti’nin ideolojik tercihlerine, hatta AB ilişkilerini ve sürecini görmezlikten gelerek ortaya konulan İslami-muhafazakar tercihlere  bağladılar.
Oysa bu liderler, Ortadoğu’nun geleceğinde yeni bir dönemi ve Ortadoğu’nun bütün uygar dünyayla kuracağı yepyeni gelecekte, bugün yeniden yazılan uluslar arası tarih içinde  kendi halklarını temsil edecek olanlardır.
Ve bu siyasi liderler, Ortadoğu devrimlerini peş peşe gerçekleştirenlerdir, kendi halklarını yarım asır sürmüş diktatörlerin pençesinden kurtaranlardır.
Kayıp bir tarihin bugün yeniden doğan şafağına, kendi kültürleri ve zenginlikleriyle, inançları ve manevi değerleriyle gelip usulca oturanlardır.
Dolayısıyla AK Parti Kongresine gelip katılanlar, Ortadoğu halklarının hem geçmişini, hem bugününü hem geleceğini temsil ediyorlar..
AB ülkeleri dahil, bütün dünyanın gözünü diktiği ve halkların canlarını dişlerine takarak yeni bir gelecek için yeni bir tarih yazdığı bir bölgede , bu kadar geniş ve güçlü ilişkilere sahip olduğu için takdir edilmesi gerekirken, bir hükümetin neredeyse ayıplanması ve hatta suçlanması, protesto edilmesi, gerçekten de hayret verici bir durumdur.
Barzani davet edildi diye kongreye gelmeyen MHP’den tutun, CHP ve BDP’ye kadar uzanan bir siyasi yelpazenin , bugünkü siyasi süreç konusunda ortak bir hissiyat içinde davrandığını gördük. Hele Kürtleri temsil iddiasında olan bir partinin, Kürt milli mücadelesinde yeri doldurulamaz öneme sahip bir aileden gelen Mesut Barzani’nin AK Parti kongresine katılmasını ihanet olarak görmesi, bu anlayış, eğer bir gün Kürt toplumunu tek başına yönetme imkanı elde ederse, neler yaşanabileceğini de ortaya koyuyor.
Doğrusu, insanın içinden, ‘Allah Kürtleri böyle bir gelecekten ve böyle bir kaderden korusun’ demek geliyor.
Barzanileri hain gören bir anlayışın Kürt halkını sevmesi mümkün mü?
Barzanileri hain gören bir anlayışın bugünün dünyasında Kürt halkını yönetme talebine Kürtler nasıl güven duyacak, sorulmaya değer doğrusu..

Kaynak: Todays zaman
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • yusuf yalman

    yusuf yalman

    28.10.2011 19:18

    güzel bir yazı

Yazarlar