Yıldıray OĞUR
“Tek Adam olma umudu tükenince ve 17-25 Aralık'ın ortaya dökülmesi kaçınılmazlaşınca, oyunun son perdesi başladı.”
Türkiye’nin adı sanı belli aydınlarının imzaladığı o bildiri bu cümleyle başlıyor.
İmza attıkları bildiriye “1 Kasım’da seçime gidilirken neden tek adam umudu tükensin” ki, ne oldu da “17/25 Aralık’ın ortaya dökülmesi kaçınılmazlaştı” ya da niye bir holdinge baskın “oyunun son perdesi olsun” diye soracak sufli meselelerle ilgilenmemekteler.
Çünkü karşımızda yine büyük bir felaket öncesi bizi kurtarmak için beyaz atlarına binip gelmiş epik Türk aydınları var.
O yüzden de bildirilerine “Hitler Almanya’sı 2015” diyecek kadar iddialılar, birazdan trenlere doldurulup götürülecekleri toplama kampları öncesi son kez bizi aydınlığa çağırıyorlar.
Muhtemelen bir kısmının bu bildiriyi tatilde, bir brunchın ortasında, sahilde yürüyüş yaparken, içinde Erdoğan geçen öfke nöbetlerinden nöbetlerine koşan bir yazının daha tam başına oturmuşken imzalamaları onları hakikate bağlamaya yetmemiş.
2000’lerin meşhur “bugünkü şartlar Atatürk’ün Samsun’a çıktığı zamandan ağır” diyen ulusalcı aydınlarının şanlı yolunda yürümekteler…
İnanmazsanız şunu okuyun:
“1 Eylül Dünya Barış Günü, Koza İpek Holding'in firmaları, sahibinin evi, İpek Üniversitesi sabah saatlerinde arandı.”
Bu denk gelişin olağanüstü tuhaflığına geçmeden, 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne bir parantez açmalıyız.
1 Eylül 1939’da Nazilerin Polonya’yı işgalinin yıldönümü komünist ülkelerde Dünya Barış Günü olarak kutlandı yıllarca. Tabii sol örgütler sayesinde bizde de. Sonra Birleşmiş Milletler 1981’de 21 Eylül’ü Dünya Barış Günü ilan etti. Doğu Bloku’nun yıkılmasından sonra da dünya, barışı hep birlikte kutlamak için 21 Eylül’de karar kıldı. Türkiye hariç.
Dünyadan kopuk, entelektüel aklının ortasından hâlâ doğu blokunun geçtiği bir aydın sınıfı için tuhaf olmayan referanslar bunlar.
Yine de mantık için daha da azı bile yeterliydi. Koza İpek Holding’in neden 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde basıldığı gibi hurafelerle uğraşan bir akıldan hâlâ onu beklemeliyiz mi, yine de konduramıyor insan.
Bazen kızına/oğluna iyi bir eş için her denilen mezar taşına koşup çaput bağlarcasına, önüne gelen her bildiriyi imzalayan ruh halini “duyguları istismar edilen” klişesine sığınarak açıklamak istiyor insan. Yoksa şunun altına imza atmak o kadar kolay olmazdı:
“AA'nın bildirdiği gerekçe: 'Teröre finansman sağlamak.' İroni korkunç: Aynı gün, Holding'in Bugün Gazetesi, 'IŞİD'e Silah Malzemeleri Akçakale'den' manşetiyle çıkınca, Kanaltürk ve Bugün TV polis tarafından ‘örgüte destek' suçlamasıyla basıldı.”
O haberin baştan sona uydurma olduğuyla ilgili çıkmış her şeyden bihaber, Türkiye sınır kapısını, su borusu olarak girenin roket olarak çıktığı bir silah fabrikası olarak hayal edecek kadar hayalperest, grubun o gazetelerin o haber için basıldığını zannedecek kadar kolay gaza getirilebilir bi aydın sınıfı bu.
Tam da o baskının yapılacağını bildikleri için o gün uydurma bir IŞİD-Türkiye haberiyle çıkarak PR konusundaki uzmanlıkları ve yaşadıkları ülkeye olan bağları hakkında epey fikir veren cemaatin av sahasında gezen ceylanlar gibiler…
Bir sonraki cümle ise bunun gönüllü bir aptala, cahile yatma olduğunu düşündürmekte:
“Cumhuriyet Gazetesi de, ‘İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar' manşetiyle MİT TIR'ları skandalını açıklayınca Can Dündar, 'Hesabını verecek; yanına bırakmam' diyen Erdoğan'ın ‘devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk' suçlamasına muhatap olmuş, 2 müebbet ve 42 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya kalmıştı.”
Hâlâ o silahların IŞİD’e ya da El Kaide’ye gittiğini neye dayanarak iddia ettiğiyle ilgili basit sorulara cevap verememiş bir gazetecinin arkasına dizilmek de o yüzden çok tuhaf değil.
Bitiyor, imzaya az kaldı:
“Şimdi sırada, topun ağzında Aydın Doğan Grubu olmak üzere, yandaş olmayıp biat etmeyen başka holdingler ve bağımsız medya organları (Taraf, Cumhuriyet, Sözcü) dizilmiş vaziyette. Oynanan ve sürdürülmek istenen oyunlar ortaya dökülmesin diye Erdoğan rejimi son kozlarını bütün şiddetiyle oynuyor.”
Aydın Doğan’dan Sözcü’ye, Cumhuriyet’e uzanan siyasi bir hat çekip, medyanın yüzde 70’ini elinde bulunduran muhalif basının önüne demokratik canlı kalkan olarak yatmanın bir hazzı olduğu kesin. Esas mesaj Erdoğan rejimi sözünde.
Bir darbe bildirisinden alınmış kadar gayri-meşruiyet çağrıştıran bir terkip bu. Epey tehlikeli, demokrasi ve batıyla yeniden iyi ilişkiler için darbe yapacak bir cuntanın ağzını sulandıracak tarifler tespitler bunlar….
Sonuna geldik. Kendine yalanlardan bir diktatörlük kurup, başına da bir Hitler yerleştirmenin, argumentum ad Hitlerum safsatasının zirvesine ulaşmış durumdayız:
“Bu filmi başkaları daha evvel yaşadı. Önceleri inanmış bir Nazi Partisi seçmeni olan Alman ilahiyatçı Martin Niemöller 1946'da şöyle anlatmıştı: Naziler önce komünistler için geldiler, bir şey demedim…”
Klişenin dibini tam görmeye gerek yok.
Son cümleyle esas işimiz:
“Biz bu filmi yaşamadık, görmedik, ama çok iyi biliyoruz. Türkiye'ye yaşatmayacağız.”
İşte yine beyaz atlarına binip geldiler onlar…
Halkımızı eğitmek, aydınlatmak görevi yüklenmiş bir aydın kuşağının çocuklarıydılar.
27 Mayısçılar darbeyi yapar yapmaz kendilerine yol göstersin diye uçağa doldurup Ankara’ya getirmişti onları. Sonra 60’lar boyunca bir ilerici cuntanın demokrasi denen gerici emperyalist saçmalığa bir son vermesini beklediler. O olmayınca bu kez devrim olup bütün meselelerin kökünden çözülmesini…
Avrupa Birliği’ne bir girsek her şey harika olacak da aslında bunun kuzeniydi. Batı ise her zaman buradaki saçmalıklara bir dur diyecek büyük ağabey…
Olağanüstü hallerin aydınları onları. Yaşanan her olay tarihi, karşılaşılan her sorun kırılma noktası, büyük badire… Her sözleri büyük uyarı. O yüzden dünyanın en çok toplu imzalı bildirileri çıkan ülke burası. Sürekli bir boy gösterme, uyarma, aktör olma çabası bu. Parlamenter demokrasi içinde siyaset yapmak, ikna etmek, konuşmak yerine üst perdeden imzalarla ve titrlerle dövmenin, ilmiyye sınıfının kelle isteriz havasını basmanın daha itibarlı olduğu bir dünya bu…
Demokraside her sorun diktatörlük, her beğenilmeyen zaman Hitler dönemi, polisin gazı neredeyse Hiroşima, her kriminal olay Saraybosna’da Avusturya arşidükünün öldürülmesi…
Sürekli büyük yıkımların habercisi, sürekli büyük kurtuluşların peşindeler.
Bir kıyamet yaklaşmakta, bir uçuruma doğru gitmekteyiz ve onlar o uçurumun başında durup bize doğru yolu gösteren ''mesihler…''
Daha azına razı değiller.
Bir boy küçük eleştiri, azıcık daha az kibirli bir muhalefet onları kesmiyor. İlle başımızda bir Hitler olacak, ille ülke uçuruma doğru yuvarlanacak ve ille onlar o ''Mesihan sözleri'' söyleyecekler.
Derslerine çalışmaya, iyi gazeteler çıkarmaya, ter dökülmüş kitaplar yazmaya, emek isteyen raporlar, verilerle güçlendirilmiş makaleler kaleme almaya arada çözümün bir parçası olmaya bünyeleri hiç alışık değil.
Halbuki Türkiye daha pek çok ülke gibi sorunlarıyla, çatışmalarıyla yaşayıp gidiyor.
O uçurum kenarına gelmiyor bir türlü, iç savaş çıkmıyor, hayallerdeki Hitler bir türlü toplama kampları için talimat vermiyor. 60 yıllık bir demokrasi, güçlü ve çok dinamik bir ekonomi kendi rutininde yoluna devam ediyor.
Hayat devam ediyor. Ve beyaz kıyafetler giyip ellerinde asalarıyla yol başlarını tutmuş, kurtuluşumuz için nutuklar söyleyen ''mesih soluklu'' aydınlar hayatın bu olağan akışının yanında meczuplar gibi kalıyorlar…
Kurtuluşu iç savaşta gördüğünü yazanı, iç savaş çıktı çıkacak diye bekleyeni, darbe olabilir diye sustalısını demokrasi için endişeleniyormuş numarası çekerek göstereni... Ancak büyük bir yıkımdan sonra, ancak büyük kalkışmadan sonra her şeyin düzeleceğini dahi savunanı…
TSK’nın eteklerinde geçmiş uzun yıllardan sonra devlet içinde devlet olmuş, yalan söylemekte Göebbels’ten, düşmanlarını bir buzdolabı arkasıdan çıkan flash bellekle içeri tıkmakta Gestapo’dan aşağı kalır yanı olmayan cemaatin kolları arasında, YDG-H gibi SS çeteleri, kara gömleklileri sokaklarda her gün terör estiren PKK’nın ağzının içine bakarken bir de meşru sivil iktidarı Hitler’e benzetebilen aydınlar…
Altına imza attıkları bir bildirinin daha sonuna geldik.
Kıyamet bu kez de kopmadı. Bu sahte mesihler bizi yine kandırdı…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- “Marg bar Amrika!” nereden çıkmıştı?
21.06.2025 - Türkiye’de legal siyaset yapmak mı, İsrail’in proxy örgütü olmak mı?
18.06.2025 - Mesele dış politika ve güvenlik, aptal!
16.06.2025 - Tıraşçı Ahmet’in oğlu nasıl CHP’li oldu?
15.06.2025 - Greta’nın büyüklüğü bizi küçültür mü?
11.06.2025 - İzmir Limanı’ndaki hamallar greve gittiğinde..
8.06.2025 - Kürtler Türkiye’ye ne zaman gelmişti?
4.06.2025 - Bir grevin anlattığı
2.06.2025 - PKK’nın sahiden silah bıraktığının delili…
1.06.2025 - Aslanların sırtlanlara yedirilmesine dair ibretlik bir hikaye
26.05.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
Berduş
Ayca abla bu kar miskinliğimi nedir çok üşüdüm ?. kıtalararası yer değiştiremediğim gibi yattığım yeride değiştiremedim. Otobüs terminalinde yatıyorum , Memonun eski battaniyelerinden varsa bir tane gönder. Varsa birazda İspanyol viskisi bu soğukta iyi ısıtır. Bu arada bir kara kedi geldi yanıma jaguar a benziyor o da üşümüş paralel yaşayalım diyor!?
Ad Soyad Giriniz...
Nerede kalmıştık ? kara kedi ortak paralelde yaşama teklifi etmişti.. iyide cinslerimiz farklı.Neyse insancıl duygularımın üstün bastıda bu gecelik idare ettim. Ne güzel anlaşırken , Zevkinden dört köşe olmuş çocuklar.... hayret içlerinde Memo da vardı Elma ile armutun çekirdeğini karıştırmış da Annesi sokağa kar topu oynamaya gönderm iş! BU sokak çocukları bana kar topu atmaya başladı . Ne hikmettir ki , bu yumuşak toplardan birini yakaladım i çinde ne çıktı biliyor musunuz? Higgs Bosonun daki KUVARKLAR.
Memo
Ayca abla .yeni yazınızı merakla beklerken ,kar miskinliği içinde küçük prensle devam edelim. Nerede kalmıştık? Memo kara kedi ( jaguarı ) görmüş. korkmuş ! Anne demiş böyle kedi olur mu ? Bizim evimizdeki kedimize benzemiyor? Annesi onlar sokak kedisi sen hep karıştırıyorsun tıpkı Elma ile Armutu karıştırdığın gibi demiş . Memo kızmış ; İyide anne demiş; senin bana yaptığın kar toplarından hep taşlar çıktı . Onun bunun kafasını yardı. BU kar topunun içinden çıkanlar , bir aşağı bir yukarı ,bir üst bir alt dönerek tılsımlı acayip hareketler yapıyorlar hemde kimsenin kafasını yarmadan. Bana bir daha yaptığın kar toplarından verme
Tin Tin
Annesi çocuğa : sen yaşından büyük işlere karışmada git masanın üstündeki kıvamına gelmemiş şeker portakalından ye! sonrada tv de küçük prensi izle demiş . Çocuk neyapsın yazık , annesinin sözünü dinlemiş basmış tv nin butonuna negörmüş biliyor musunuz? Küçük Prens BEN-TEN OLMUŞ. .