Yıldıray OĞUR
Eğer milliyetçi ve muhafazakâr olmasaydı herhâlde kıymeti daha iyi bilinecek Erol Güngör, Türk Kültürü ve Milliyetçilik’te anlatır.
Babür İmparatoru Şah Cihan çok sevdiği eşi Mümtaz Mahal’i kaybedince âdeta yıkılır. Onun anısına eşi benzeri olmayan büyük bir türbe yaptırmaya karar verir. İnşaat başlar, dünyanın her yerinden en usta mimarlar çağrılır, en değerli taşlar, en pahalı mermerler getirtilir. Mezar büyüdükçe büyür. Kubbeler yükseldikçe yükselir. Ama eşinin acısıyla hayata küsen ve kendini Tac Mahal’in mimari bir harika olmasına vakfeden Şah Cihan bir türlü sonuçtan mutlu olmaz. Bir eksik, ahengi bozan bir şey vardır hep. Yıllar geçer. Bir gün yine kubbelerden birinin üstüne çıkan Şah görkemli yapının içinde artık minik bir nokta gibi kalan sevgili eşinin mezarını fark eder ve emri verir: “İşte ahengi bozan şeyi buldum, atın bunu oradan.”
Pelikan Bildirisi’ni okuyunca aklıma nedense önce bu hikâye geldi.
Yoksa Pelikan bu.
“Rakiplerini gagalar, gagaları ile ses çıkartır, tehditkâr şekilde kanatlarını açıp sallar, homortu sesi çıkarır, gürültücüdür, çöplüklerde dolaşıp, bulduğu leşlerle birlikte böcekleri, küçük kabukluları, ördekleri ve hatta küçük köpekleri de yiyebilen eklektik ve fırsatçı bir leşçi etoburdur.”
Yapmayacağı işler değil bunlar.
Yine de bu denli bir düşmanına benzeme hikâyesi insanı üzüyor.
Bölgedeki çatışmaları görenler biliyorsunuz hep aynı şeyi söyledi: “PKK, Suriye’de DAEŞ’ten öğrenmiş bu taktikleri.” Meğer cemaatle savaşırken de birileri özenip onlardan taktikler kapmış...
İsimsiz, imzasız ihbar mektubu misali bir yazıyla, gizli tanık ifadesi gibi kimin, nereden, nasıl bilebildiği meçhul iftiralar atılarak, birbiriyle bağlantısız 38 kişiden bir örgüt çıkarılmış. Yazı değil sanki cemaatin sevmediği herkesi bir çuvala doldurduğu Selam Tevhid Örgütü iddianamesi. Ellerinde yeterli imkân olsa, isimlerini sakladıklarına göre hâlâ bir miktar kaldığını varsayabileceğimiz utanma duyguları tümden dip yapsa buradan bir Hocacılar Örgütü çıkaracak bir paralel akıl bu.
Abartı gibi gelmesin. Bu iddianamede birlikte yargılandığımız Ceren Kenar’la adlarımızın yanına şunlar yazılmış örneğin.
“Yıldıray Oğur ve Ceren Kenar (bakanların Yüce Divan’a gönderilmesi gerektiğini yazdı, Mahçupyan’a siper oldular, Babacan’a sahip çıktılar, Can Dündar bırakılınca sevinçten havalara uçtular), Genç Siviller ekibi (Yıldıray Oğur’un talimatıyla AK Parti gençlik kollarının üst kademelerine sızdılar)”
Hakkımızdaki iddialar görüldüğü gibi çok ağır. Daha geçen hafta birine de daha katıldığım, Ceren’in pek çoğuna katıldığı Cumhurbaşkanlığının seyahatlerine davet etmesine engel olamayan, ama Moskova Mahkemeleri’nin rejim koruyucusu savcılarına özenmiş kraldan çok kralcı fikir polislerinin gözünden kaçmayan büyük suçlar...
Devamını en çok merak ettiklerim AK Parti kabinelerinde 9 yıl boyunca bakanlık yapmış Ali Babacan’a sahip çıkarak ne yaptığımız mesela? Muhasebeci olarak birlikte çalışmaya mı başlamışız, belki de hakkında iki tane iyi cümle kurmuşuzdur.
Tabii özellikle Can Dündar bırakılınca havalara uçtuğumuz anların kayıtlarını merakla bekliyoruz. Herhâlde büyük bir tesadüf eseri internette aynı anda gezerken, aynı anlarda bu yazıyı bulup tweet atan ekipten biri muhakkak paylaşır. Bu işlere bir kere giren sonuna kadar hakkını vermeli...
Tabii bu bir örgüt iddianamesi olduğuna göre bütün bunları örgütsel hiyerarşi içinde, yukarıdan aldığımız emirler çerçevesinde yaptığımız da iddia ediliyor olmalı. Onun da belgelerini, nasıl “Hocacı” örgütünün üyesi olduğumuzu bilmek isterim doğrusu?
Benim hakkımda halkımızın kafasını karıştırabilecek esas ciddi iddia tabii şu:
“Genç Siviller ekibi (Yıldıray Oğur’un talimatıyla AK Parti gençlik kollarının üst kademelerine sızdılar)”
Okudukça insan havaya giriyor aslında. Ofisinin geleni gideni olmadığı için elektrikleri, interneti en son kesik olan Genç Siviller’in ülkeyi 13 yıldır yöneten partinin gençlik kollarının üst kademlerine planlı bir biçimde sızmayı başarması, iktidar için Sloven istihbaratının Türkiye’de darbe yaptırmasından daha utanç verici olmalı.
Ellerinde varsa talimat verdiğim anların kayıtlarını izlemek isterim, bizim haber ekibine iş yaptırırken belki işime yarar. Talimatlarımla hareket eden bir tane Genç Sivil bulsam, ofisin elektrik borcunu ödetirdim doğrusu. Genç Siviller’le mazisi, gönül bağı olan/olmuş insanların sızarak değil, kendi emekleri ve ehliyetleriyle bir yere gelmiş olmaları, bu yazıyı yazıp paylaşan arkadaşlara tuhaf gelebilir ama herhâlde suç değil.
Benimle ilgili bir cümle daha var:
“...Bildiğin, Öğüt’ü sansürlemiştir.
Ama ne Mahçupyan, ne Oğur ne de başka bir özgürlükçü vatandaş bu durumu umursamıştır.”
Özgürlükçü olarak kayıtlara geçmek gurur verici. Her ne kadar biraz yukarıda her biri aleyhimize suç delili yapılmış olsa da “özgürlükçü tavırların” beklendiği biri olmak da. Etyen Mahçupyan’la aynı suçtan yargılanmak da öyle...
Ama insan merak ediyor. Fikirlerine katılmadığınız için insanlara böyle iftira atmanın fetvasını İslami kaynaklarda Zizekçi bir okumayla mı buldunuz?
Korkak fedai pelikan kostümleri giyince koruduğunuzu zannettiğiniz, hâlbuki 13 yıldır halkın madden ve manen koruma kalkanında olan Cumhurbaşkanı tam da bu kafayla mücadele etmiyor muydu?
Cemaatçisinden, PKK’sına, Batı medyasından Rusya’sına İran’ına kadar iftiraların her türlüsünün üzerine atıldığı bir lideri korumak için amatör Fuat Avni kılığında iftiracılığa başvurmak da epey hazin görünüyor buradan...
Bu arada, bu yazıyı büyük bir ifşaat yaparcasına paylaşan Cemil Barlas, yazıyı paylaşan herkesi favlayan Haşmet Babaoğlu da herhalde hangi bilgilerle, referanslarla isimsiz bir yazıdaki örneğin benim hakkımdaki iftiraları yaydıklarını bir ara açıklarlar herhâlde. Bu soru, 28 Şubat, 27 Nisan, Gezi, 17/25 Aralık’ı elinde zeytinyağı şişesiyle karşılamamış insanlara “Brezilya’daki darbe hakkında niye yazmadınız, yoksa...” diye sormaktan daha mantıklı bir soru olsa gerek.
“Kâbus gibi. Hani çığlık atarsınız da kimse duymaz ya.. İşte öyle bir şey” diyerek bu büyük hakikatleri anlattıktan sonra herhâlde Pelikan Bey artık rahat bir uyku çekmiştir.
Herhalde güne şu manşetlerle uyanınca da yaptığı işten büyük bir gurur duymuştur:
Cumhuriyet: Ankara’da Pelikan depremi. Rotahaber: Reisçilerden Davutoğlu Harekâtı. T24: Erdoğan için canını feda edeceklerden Davutoğlu’na yaylım. Diken: Reisçiler düğmeye bastı.
Ne kadar övünse az. Bir imzasız blog yazısıyla Başbakan’ın istifasının gündeme gelebildiği başka kaç ülke var ki?
Daha iki gün önce “Kendi göbeğimizi biz keseriz” demiş, Putin’den Obama’ya gerektiğinde herkese meydana okumuş bir liderin, kendi kararıyla koltuğu devrettiği Başbakan’la isimsiz blog yazıları üzerinden konuşacağını ya da böyle bir liderin isimsiz blog yazılarıyla korunacağını zannedenlere değildi tabii bu soru.
Bu soru, “Acaba arkasında kim var” diye pusuya yatmayıp, ilk işareti beklemeden, daha birkaç yıl önce internetten isimsiz iftiralar yağarken yan yana durduğunuz insanların, aynı yöntemlerle uğradığı saldırıya karşı hukuklarını kurda kuşa yem etmeden korumuş akil ve adil büyük çoğunluğa...
Sahiden bu ülkeyi seven insanlar olarak üzerine düşünüp endişeye kapılalım diye.
Eminim ki onların çoğu da bu okudukları metnin sahihliğinden en çok “Hoca yüzünden Suriye’de böyle oldu, Erdoğan’ı yanılttı” cümlelerini okuyunca şüpheye düştüler. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın Suriye meselesiyle ilgili farklı tek bir açıklaması ortada yokken üstelik. Hem de üstelik yanı başımızda Halep yanarken.. Halep yanarken, komşusunun evinin yangınında yumurtasını pişirmeye çalışanları mı konuşacaktık?
Tabii ki siyaset bir iktidar oyunudur. Aktörler arasında tartışmalar, güç mücadeleleri, farklı fikirler, ayrışmalar olabilir. Kadrolar yenilenir, isimler değişir. Bizim gibi gazetecilere bunu izlemek ve anlamaya çalışmak düşer.
Ama herhâlde hiçbir siyasi hareket kendi kadrolarını isimsiz yazılarla kurda kuşa yem ettirerek topluma iyi bir mesaj vereceğini düşünmez.
AK Parti, Türkiye’de büyük bir kitlenin uzun yıllar sonra elde ettikleri en hayati kazanım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da büyük kitleler için bunu şahsında temsil ediyor. 2023, 2053, 2071 hedefleri olan bir partinin muhakkak kalıcı olma, kurumsallaşma, 90 yıldır öyle böyle ayakta duran CHP’nin karşısındaki adres olma gibi bir iddiası da var demektir.
İkbal kaygıları, tasfiyecilik hevesleri, fikri polislikler, küçük hesaplarla bu kurumsal kültürün yerleşmesine zarar verecek herkes tarih önünde bunun hesabını verir. Bugüne kadar elde edilmiş, üzerlerinde hiçbir emekleri olmayan kazanımları müsrif bir mirasyedi gibi harcayanlar da... Ve Tarih önünde hesap verirken sizi arkanızda bugün çok güvendiğiniz ağabeyleriniz koruyamaz.
Hikâyenin başına dönebiliriz.
Tarih korumaya çalıştıklarına zarar veren fedailerin acı hikâyeleriyle doludur. Hatta bazıları kendini durduramaz, günün birinde çıkış noktasını da unutur ve bağırırlar: “İşte ahengi bozan şeyi buldum, atın bunu oradan.”
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025