Alper GÖRMÜŞ
Bu, Güldal Mumcu’nun İçimden Geçen Zaman adlı kitabından yola çıkarak kaleme aldığım üçüncü yazı...
Bu son bölümde, Uğur Mumcu’nun ölümünün kitabın da gösterdiği gibi “made in devlet” damgalı bir cinayet olduğu hakikatinin ışığında, 1993’teki cenaze törenine ve oradaki siyasal duygunun benzerlerinin eşlik ettiği başka tören ve gösterilere bakacağız...
Cevabını arayacağımız sorular şöyle:
Törendeki, “olağanüstü durumların hazırlığı olarak nitelendirilebilecek psikolojik ortam” (bu cümleyi tırnak içine almamın sebebini biraz sonra göreceksiniz), neden törene katılan yüzbinleri hiç rahatsız etmedi?
Uğur Mumcu cinayeti serinin dördüncü cinayetiydi ve öncekiler de benzer “psikolojik ortam”lar doğurmuştu... Törene katılanlar nasıl olmuştu da önceki tecrübelerden hiçbir ders çıkarmamışlar, birilerinin kendilerini manipüle ve mobilize ediyor olabileceğinden hiç kuşkulanmamışlardı? Ya da, kuşkulanmışlardı da, “olsun” mu demişlerdi?
Son soru bugüne dair: Nasıl oluyor da Güldal Mumcu’nun kitabı dahi Mumcu cinayetinin ardındaki hakikate dair herhangi bir “aydınlanma”ya, “kafa karışıklığı”na yol açmıyor; eski klişeler ve duygular nasıl oluyor da aynıyla devam edebiliyor? (Bunu, başta Cumhuriyet yazarları olmak üzere laik kesimde kitabın “sükût suikastı”na maruz bırakılmasına ve benim yazılarıma sosyal medyada gösterilen akıl almaz tepkilere bakarak söylüyorum.)
Soruların cevapları üzerinde düşünmeye başlamadan önce, 1990’lardaki “laik aydın cinayetleri”ne dair bilgimizi tazeleyelim... şöyle bir seyir izlemişti bu cinayetler:
Muammer Aksoy: 31 Ocak 1990... Çetin Emeç: 7 Mart 1990... Bahriye Üçok: 6 Ekim 1990...Uğur Mumcu: 24 Ocak 1993...
Cumhuriyet yazarından “cız” tahlil...
Çok büyük kalabalıkların tamamen gönüllülük temelinde katıldığı dev gösterilerle ilgili olarak eleştirel bir şeyler yazmak, biliyorum, çok netameli bir pozisyon... Böyle bir eleştirinin sahibi, “hak ve özgürlük karşıtı”, “her gösteriyi provokasyon sayan bir sağcı” ve benzeri bir dizi suçlamaya hazır olmalıdır.
Hiç şüphem yok ki, Mumcu ve öteki laik aydınların, işte bu türden gösteriler düzenlenebilsin, o gösterilerdeki “psikolojik ortam”lar ülke sathına yayılabilsin diye öldürülmüş olabileceğini öne sürerken ben de benzeri bir öfkeye maruz kalacağım.
Mumcu’nun cenaze törenine katılıp “kahrolsun Ortaçağ karanlığı” ya da “Türkiye İran olmayacak” diye bağıranlardan söz ediyorum...
Aslında bugün onlara bir oyun oynayacak, yazıya, bir Cumhuriyet gazetesi yazarının cümleleriyle başlayacaktım... Fakat cümleleri tırnak içine almayacak, yazarın adını gizleyecek, böylece o satırların sanki benim satırlarımmış gibi algılanmasını sağlayacaktım... Sonra da oturup, gelecek tepkileri yüzümde bir gülümsemeyle okuyacaktım...
Vazgeçmeseydim şayet, Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı’nın 3 Ağustos 2008’de kaleme aldığı “Ergenekon ve Cumhuriyet” başlıklı yazısındaki şu cümlelerin üzerine kuracaktım oyunumu:
“Bu cinayetlerin işleniş biçimleri ve zamanları olağanüstü niteliktedir! Cinayetler büyük kitleleri harekete geçirmiş, Uğur Mumcu cinayetinde 500 bin kişi yürümüş, hemen hepsi, yine olağanüstü durumların hazırlığı olarak nitelendirilebilecek psikolojik ortamları çağrıştırmıştır!
“O halde soralım: ‘Ergenekon’ ve veya benzeri yapılanmalar mı Cumhuriyet’in çevresindeki cinayetlerde rol oynuyordu? Bu konu daha ayrıntılandırılabilir; ama sonuçta geçmişten bugüne baktığımızda, eğer böyle bir yapılanmadan bahsediyorsak, bu örgütlenmenin Cumhuriyet aydınlarının katledilmesinde rolü olabilir... Dahası, eğer devamı onlar ise, Cumhuriyet’in bombalatılmasında da!
Cumhuriyet ve çalışanları, onların provokatif amaçları için hedef olmuş olabilir...”
Görüyorsunuz, 1990’ların başındaki “laik aydın cinayetleri”nin birilerinin “provokatif amaçları için” işlenmiş olabileceği açıkça kabul ediliyor bu satırlarda...
Tabii ne Bursalı ne de başka bir Cumhuriyet yazarı bir daha böyle “cız” tahlillere girişmedi... Düşünüyorum da, bu satırları kendi satırlarımmış gibi yazsaydım, kimbilir ne küfürler yiyecektim!
Yüzbinler neden rahatsız olmadı?
Peki, Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu gibi isimler “porovokasyon”amacıyla öldürülmüşlerse, sonuçta kimlerin “provoke” olması hedefleniyordu?
Bu sorunun cevabı açık: Böylece, tabii ki “laik asabiye” sahibi kesimlerin “ayağa kalkması”hedefleniyordu.
Orhan Bursalı, cinayetlerin “provokasyon” olabileceğini kabul ediyor ama tahlilini o noktada kesiyor. Çünkü devam etmesi durumunda, “laik aydın cinayetleri”ni izleyen tepkilere dair de bir şeyler söylemekten kaçınamayacağını biliyor.
Onun söyleyemediğini ben söyleyeyim ve böylece girişte sorduğum sorulara kendi cevaplarımı da vermiş olayım...
Uğur Mumcu’nun cenaze töreni, “irtica korkusu”nun geniş kitlelere sirayet ettirilmesi, bu yolla“korku”nun maddi bir güç hâline getirilmesi ve onun üzerinden iktidar devşirilmesi “siyaset”inin tutabileceğini gösterdi.
Törene katılan yüzbinlerce insan, törendeki, “olağanüstü durumların hazırlığı olarak nitelendirilebilecek psikolojik ortam”dan rahatsızlık duymadılar, çünkü onlar, damarlarına ustaca zerk edilmiş irtica korkusuyla siyaseten alıklaştırılmışlardı ve “Türkiye’yi 100 yıl geriye götürecek irtica”yla kıyasladıklarında “Türkiye’yi 20 yıl geriye götürecek darbe”yi tercih ediyorlardı.
Mayanın tuttuğunu gören Türkiye’nin provokasyon ve manipülasyon ustaları, kendi militer-otoriter iktidarları için daha nice cinayetler, cenaze törenleri ve gösteriler örgütlediler, bunlar sayesinde toplumun bir kesimini hamur gibi yoğurdular ve görünüşleri modern, zihniyetleri otoriter milyonlarca insanın siyasi davranışlarını konsolide edebildiler.
Buyurun işte, netameli bir tesbit daha: Darbeden medet uman milyonlarca insanın varlığından söz etmek!
Neyse ki, Orhan Bursalı’nın yukarıda işaret ettiğim yazısı var da ben muhtemel küfürlerin bir bölümünden kendimi sakınabiliyorum... Bursalı, bu çerçevede de epeyce “samimi” şeyler söylüyor:
“Çok sayıda kurum ve kuruluş AKP’ye karşıdır! AKP’nin artık ancak bir darbe ile durdurulabileceğine inanan, burada yazıyorum, milyonlarca kişi vardır ve olabilir, bunları AKP’nin kendisi yaratmıştır!”
“Çağdaş” kitleler neden bu kadar teşne?
Provokasyon ve manipülasyon ustalarının, 1996’daki kendilerine yönelik “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemlerini bile “irticaya karşı mücadele” eylemlerine dönüştürme becerisini hatırlayınca, ustalıklarına şapka çıkarası geliyor insanın...
Fakat sonra, “çağdaş kitleler”in bu işe ne kadar teşne olduğu geliyor aklıma ve vazgeçiyorum şapka çıkarmaktan.
Bir başkası, 2006’daki Danıştay cinayetinin ardından “çağdaş kitleler”in içine girdiği öfori mesela: Bir bölümünü Güldal Mumcu’nun kitabı sayesinde bir daha hatırladığımız bir tarih ortadayken, nasıl da bir anda Mumcu’nun cenaze törenindeki atmosferin bir benzeri oluşabilmişti? Ben hâlâ, ya hakikat ortaya çıkmasaydı, diye düşünüyorum.
Peki, bugün benzer bir cinayet işlense, “çağdaş kitleler” nasıl bir davranış sergilerler sizce?
Düzenlenen “laiklik” gösterilerine yine aynı coşkuyla katılırlar mı, yoksa, “oyununuzda oyuncak olmayı reddediyoruz artık” mı derler?
Soru manasız geldi, değil mi? Haklısınız, ne olacağını hepimiz biliyoruz.
Hele ki Güldal Mumcu’nun kitabının tâbi tutulduğu muameleden sonra...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025