Alper GÖRMÜŞ

Dağdan onurlu iniş…
20.11.2013
2935

 Başbakan Erdoğan Diyarbakır’da “Dağdakiler inecek, cezaevleri boşaltılacak” dedi ve böylece önümüzdeki bir-bir buçuk yılın ana gündem maddelerinden birinin de fitilini ateşledi: Genel af tartışmaları…

Hükümet cenahının sonradan dile getirdiği “bu, o anlama gelmez” itirazlarına; Başbakan’ın “hayalimi dile getirdim” uyarılarına rağmen, göreceksiniz, bu tartışma bitmeyecek.

… Ve eninde sonunda da gerçekleşecek.

İçinde bu vaadin de geçtiği konuşma Diyarbakır’da ve Kürt sorunu bağlamında yapıldığı için akla ilk anda sadece cezaevlerindeki PKK’lılar ve KCK’lılar gelse de, hepimiz biliyoruz ki, bu çok daha kapsayıcı ve büyük bir af olmak zorunda.

Bu yılın başlarında kaleme aldığım “Büyük af, büyük barış” başlıklı yazıda bu “zorunluluğu” şöyle izah etmeye çalışmıştım:

“Çünkü Türkiye, seçilmiş iktidarı darbe ve benzeri gayrımeşru yollarla alaşağı etmeye çalıştıkları suçlamasıyla cezaevine konan çok sayıda askerin de bulunduğu bir ülke. (Şimdi artık bu cümleyi şöyle yazmalıyız: “Çünkü Türkiye, seçilmiş iktidarı darbe ve benzeri gayrımeşru yollarla alaşağı etmeye çalıştıkları mahkeme kararıyla tescillenmiş ve cezaevlerinde cezalarını çekmekte olan çok sayıda askerin de bulunduğu bir ülke.”)

“Böyle bir ülkede, 30 yıldır bütün siyasi iktidarlarca ‘terörist’ sayılmış birileri affedilirken, kendilerini ‘30 yıl boyunca teröre karşı mücadele etmiş’ insanlar olarak sunan başka birilerinin cezaevinde tutulmaya devam edilmesi mümkün müdür?

“Böyle bir şey, halkın darbe heveslisi askerleri sosyal bir cürümün unsurları olarak göreceği ‘normal’ bir demokrasinin bile psikolojisini bozabilir… Kaldı ki burası, ‘sivil toplum’un bir bölümünün askerlerin ‘darbe hakkı’nı savunduğu bir ülke; varın gerisini siz düşünün.” (Taraf, 15 Şubat 2013).

Balbay’la Perinçek’in af tartışması…

Bütün siyasi aflar her siyasi eğilimden insanları aynı anda hem mutlu eder hem öfkelendirir; çünkü affedilmeyi hak ettiğine inandıkları vardır, inanmadıkları vardır.

Fakat Türkiye’deki muhtemel bir af, hiç kuşkusuz benzerlerinden çok daha büyük gerilimler üretecek; çünkü yalnız farklı siyasi eğilimlerdeki insanlar arasında değil, aynı siyasi eğilimdeki insanlar arasında da çatışmalara yol açacak.

Bunun ilk örneğini gördük bile… Başbakan’ın Diyarbakır’daki sözlerinden önce bir genel af çağrısı yapan Mustafa Balbay, Doğu Perinçek tarafından çok ağır bir biçimde eleştirildi… Kemalistler.org sitesi de Balbay’ın çağrısını, şu manidar başlıkla haberleştirdi: “Balbay, AKP’den af istedi…”

Cahit Koytak’ın şiiri: Dağdan onurlu iniş…

Görüyorsunuz, “Dağdakiler inecek” gibi güzel bir hayali “realite” ile karşılaştırdığımızda laf nerelere gidiyor…

Biz gazeteciler böyleyiz işte…

Oysa iyi, yürekli ve vicdanlı bir şair kafasını hiç böyle şeylere takmaz, çağlayan bir dille bu hayalin tadını çıkartır…

Böylece lafı, Cahit Koytak’ın “Dağdan onurlu iniş” başlıklı çok etkileyici şiirine getirmiş oluyorum… Umarım, yazıyı buraya kadar okuyup da haklı olarak başlıkla alâkasını kuramayan ve “yazar alâkaya çay demliyor” diye sinirlenmeye başlayan okurların sabrını fazla zorlamamışımdır…

Cahit Koytak, sözünü ettiğim şiirini, çözüm sürecinin ivme kazanmaya başladığı bu yılın başlarında, 1 Şubat 2013’te kaleme aldı ve birkaç gün sonra da Taraf  gazetesindeki köşesinde yayımladı…

Doğrusu ben, Başbakan’ın “Dağdakiler inecek” sözü üzerine Cahit Koytak’ın, tam zamanıdır deyip bu harikulade şiiri bir defa da Serbestiyet’te yayımlayacağını düşünmüştüm…

Fakat baktım ki aklına gelmedi, “bana hak doğdu” deyip harekete geçtim…

Buyurun…

 

Dağdan Onurlu İniş

 

Gülün, gülün, gülün ne olur!

Yüksek sesle, kahkahalarla gülün!

Gülün, çünkü gülmeyi kimse yasaklayamaz.

Balkonlara, pencerelere çıkın ve gülün!

Sokaklara, meydanlara dökülün

Ve gürül gürül yüksek sesle,

katıla katıla gülün!

 

Gülün, çünkü gülmek herkesin ana dili,

Gülün, çünkü gülmek ve ağlamak,

Kandil’den Ankara’ya, Zaho’dan Ankara’ya,

Çin’in Sincan’ından Gazze’ye,

Gazze’den Arizona’ya kadar

herkesin anadili!

 

Dağlardan inin ve inerken gülün!

Mağaralardan çıkın

Ve çıkarken gülün, kocaman

kocaman kahkahalarla!

Dağdan taş yuvarlar gibi değil ama,

Yoksul ve cefakâr halkınıza

Balya balya düş yuvarlar gibi gülün,

Kimsenin bozamayacağı düşler!

 

Dağ gibi kahkahalarla gülün, dağ gibi gülün!

Dağları yürütür gibi gülün!

Dağları kahkahalarınızın içine gömün

Ve şehre dağlarla yürüyün,

Yürüyen dağlarla,

Yürürken gülen, gülmekten kırılan dağlarla!

Yürüyen dağ gibi kahkahalarla!

 

Silahlarınızı dağda bırakın,

Öfkelerinizi, kinlerinizi dağda bırakın,

Yitip giden yıllarınızı dağda bırakın,

Yahut dağda bırakmayın, yolda bırakmayın,

Kahkahalarınızın içine gömün onları da,

Dağ gibi kahkahaların içine gömün!

 

Ve her gülüşünüzde, her kahkahanızda,

Her gülerek hayata katılışınızda,

Bir göğüs dolusu hıncı,

Cıgara dumanını dağıtır gibi şöyle

Başınızın üstünde dağıtıverin ellerinizle!

Ve sonra daha iştahla gülün, daha gürül gürül,

Gülmekten daha çok tad alarak!

 

Baharda ses sese katarak dağlardan inen

coşkulu derelerle,

Derelerin şen kahkahalarıyla,

Ergen kıkırdayışlarıyla inin ovaya!

 

Gençliğinizi, yaşanmamış hikâyelerinizi,

Yaşanmamış sevdalarınızı,

Ümitlerinizi, ülkülerinizi, türkülerinizi

Dağ gibi ulu, dağ gibi soylu,

Dağ gibi sessiz kahkahaların içine gömün;

Ve gülün, gülün, gülün, katıla katıla gülün,

Çağlaya çağlaya gülün,

Çoğala çoğala, gülün!

 

Gülerek inin şehirlere!

Kiminiz gönlün mekteplerine,

Kiminiz gönlün mabetlerine,

Kiminiz gönlün meyhanelerine!

 

Ve hepiniz, hepiniz koyunlarınızda, asla,

Kahır yaraları, TNT kalıpları,

cehennem pas’portları

Panayırlarda ölüm satmaya değil,

Hayata hayat katmaya,

Hayata onur ve değer katmaya,

Daha çok onurla, daha çok sevdayla

yaşamaya inin

Gönlün bağlarına, bağçalarına!

1 Şubat 2013

Yoksullar Ve Siviller İçin Tezler Kitabı

http://serbestiyet.com/dagdan-onurlu-inis/

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar