Aydın ENGİN
Akşam saatlerinden itibaren açılan sandık sayıları, yüzdeler, sayılar sağanağı başladı. Dakikalar, ardından saatler ilerledikçe sağanak hızını artırdı. AKP Reisi’nin haber görevlisi Anadolu Ajansı (AA) borsayı Erdoğan için yüzde 68’den, AKP için de yüzde 63’ten açtı. Bundan ne umdular bilemiyorum. Belki de AA elebaşıları gönüllerinden geçen oran ve sayılarla başlamayı yeğlediler. Ardından yavaş yavaş gönüllerinden geçeni gerçeğe yaklaştırdılar.
Bu satırlar yazılırken sandıkların yüzde 96.3’ü açılmıştı. Bundan sonra oy dağılımını tepetaklak edecek gelişmeler beklemek fazla iyimserlik olur.
Yani seçim değerlendirmesi çok yalın bir cümleden ibarettir:
Siyasal İslam kazandı, demokrasi kaybetti.
HDP’nin barajı aşması filan bu cümleyi değiştirmiyor...
Kabul, bunca engellemeye rağmen HDP’nin barajı takılmaması, kıl payı da olsa (yüzde 11.2) barajı aşıp Meclis’te 66 milletvekili ile temsil edilme hakkını kazanması demokratik bir tesillidir.
Ama o kadar.
Asıl önemli olan belli: AKP Reisi “Başkan” seçildi. Partisi de MHP desteği ile Meclis’te mutlak çoğunluğu elde etti.
Seçim kampanyası boyunca “Bizim mahallenin bizim mahalleye propagandası”nı yaşadık ve öteki mahalleden ciddiye alınır bir oy kayması sağlanamadı. Tersine CHP oylarındaki küçük de olsa düşüş (yüzde 25.3’ten yüzde 22.6’ya indi) galiba CHP seçmeninin bir kesimi Türk milliyetçisi partilerden İyi Parti’yi tercih etti. “Dağıldı, bitti, çöktü” denen MHP 1 Kasım 2015 seçimlerindeki oyunu (yüzde 11.6) koruduğuna (yüzde 11.2) göre, aynı ana rahminden doğan İyi Parti’nin aldığı yüzde 10’luk oyun, başka bir kaynaktan gelmesi mümkün değil.
HDP bu seçime “Bir oy Demirtaş’a, bir oy HDP’ye” sloganı ile girdi. Kürt illerindeki HDP seçmeninin bu çağrıya hemen hemen tam uyduğu anlaşılıyor. Selahattin Demirtaş o bölgede açık ara ile önde. AKP Reisi ise yine açık farkla ikinci. Muharrem İnce Kürt illerinden oy alamadı.
Seçimin sayısal sonuçları üstüne daha fazla ayrıntıya gerek yok.
AKP Reisi başkan, partisi de iktidar...
***
Artık sayılarla, seçim hileleri ile, kampanyanın eşit koşullarda yürümediği gibi mazeretlerle oyalanmanın ne yeri var, ne anlamı.
Ancak seçimin sonucu ve anlamı üstünde uzun uzun durmak gerek.
Bu Tırmık’ın başlığını yineleyeceğim. Önümüzdeki günlerde de yineleyeceğim:
Siyasal İslam kazandı, demokrasi kaybetti.
Bu yakıcı, yaşamsal önemde bir sonuçtur.
“Siyasal İslam” çok yönlü ve derinliği olan bir kavram. İdeolojik, sınıfsal, kültürel ve ekonomik bir dizi özellik taşıyor ve bu özelliklerin tümü de demokrasiyle çelişik..
Siyasal literatürde henüz “siyasal İslam” kavramı yeterince derin analiz edilmedi, literatürde çok önemli bir kavram olarak kullanım yaygınlığı kazanmadı.
Çok kişi kestirme ve yüzeysel bir yargı ile “Ha evet, Mısır’daki MüslümanKardeşler hareketi ya da Lübnan’daki Hizbullah ya da İran’daki mollalar rejimi”diyor ve bununla yetiniyor.
Hayır o kadar değil.
AKP’de örgütlenmesini, Reis’inde sözcüsünü ve “İmam”nı bulan Türkiye siyasal İslamı, benzerlerinden çok temel bir eşikle ayrışıyor:
Türkiye Siyasal İslamı küresel sermaye ile tam bir bütünleşme içinde. Üstelik bir “üvey çocuk” gibi kalmaya da niyetli değil. Gereğinde kafa tutuyor, Rusya ile siyasal ve askeri işbirliği yapıyor; Körfez sermayesi de denen Arap sermayesi ile kucaklaşıyor ve Afrika’nın ve Asya’nın derinliklerinde kendine yedek pazarlar arıyor.
Maastricht kriterleriyle yetinmeyip bir de Kopenhag kriterlerini Türkiye’nin önüne koyan AB’yi de gerekirse silkip atabileceğinin sinyallerini veriyor. Tabii AB, Maastricht’e bakan gözünü açıp, Kopenhag’a bakan gözünü kapatırsa sorun kalmaz.
Türkiye siyasal İslamının ülke içinde bundan sonraki adımlarına gelince...
Bu ülkenin ve bu ülkedeki şaşı, kör, topal da olsa ağır aksak yürüyen demokrasinin karabasanı tam da bu noktada somutlanıyor.
Eğitimde ekilmesine başlanan ve bundan böyle daha da yoğunlaşacağına kuşku duyulmaması gereken “dindar ve kindar nesiller” yetiştirme hedefi bu karabasanın ileride yaşanacak sonuçlarını doğuracak.
Keza yurttaş iradesiyle yapılan yasaların değişebilirliği, yanlışsa düzeltilebilirliği karşısında tartışılamaz, değiştirilemez semavi yani dinsel yasaların ağırlığı artacak, bu ise demokrasinin son kırıntılarını da silip süpürecek.
***
Bu yorucu gecenin yakıcı anlamı tam da bu işte:
Siyasal İslam kazandı, demokrasi kaybetti.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021