Berrin Sönmez
Haftalardır yıllar öncesine takılı yaşıyor gibiyim. 28 Şubat sürecinde üniversiteden atılmış bir öğretim görevlisiyken hissettiklerim, çektiklerim birer birer canlanıyor. Hayatta insanın başına gelebilecek en umutsuz durumlardan birisi çocuklarına bir de öğrencilerine verecek cevabının olmayışı. Kurum çalışanları ve meslektaşların vebalı görmüş gibi kaçışı, selam vermekten dahi ürker oluşu. Komşular, akrabalar yani insan hayatına sıcaklık katan yakın çevrenin bir anda buz kesişi. Ortalıkta dönen dedikoduyu hiç hesaba katmıyorum bile. Hesaba katmıyorum desem de aslında onlara sırtımı dönebilmek için başka bir şehre taşındığımı çok iyi hatırlıyorum.
Vaktiyle başta sağlık sorunlarım olmak üzere yine akademinin çalkantılı bir başka döneminin, önüme koyduğu engelleri atlayamayarak yarım bıraktığım doktora meselesi var bir de içimden hiç çıkmayan. Aftan yararlanarak tekrar başladığımda ise 28 Şubat’a toslayışım. Kâbus günlerinde sadece akademiye değil tarihe ve tarihçiliğe de kahredip bir daha açılmamak üzere doktora sayfasını kapatışım.
Üniversiteye açtığım davayı kazanamadığım için emekliliğimi istemek zorunda kaldım. Emeklilik işlemlerim bile altı ay sürmüştü. Emekli sandığı genellikle bir iki haftada işlemleri tamamladığı halde üniversite hep eksik evrak gönderdiği için resmi postayla aylarca süren yazışmalardan sonra şahsen gitmek zorunda kalmıştım. Gittiğimde bile ilgisiz banko memurları bir hafta on gün sonra tekrar uğramamı istediklerinde amiyane tabirle bende ‘kayış kopmuş’ ve kıyameti koparmıştım. Biraz gürültü çıkarıp ortalığı rahatsız edince daire başkanının sekreterinin yazdığı minicik bir notla on dakika içinde işlem tamamlanmıştı. Elime bir zarf uzattıklarında tekrar bağırmaya başlamak üzereyken zarfın içinde emekli kimliğim ve birikmiş aylıklarımı görünce donakalmıştım. Altı ay ve iki kelimelik notla on dakikada biten işlem. Akıl alır gibi değil. Emekli olup devletten kurtulmanın hafifliğini yaşamaya başladım sonra. Ancak birkaç yıl önce hakkım olan yeşil pasaportu almak için de benzer bir savaş vermek zorunda kaldım. Çünkü 28 Şubat darbecilerinin icadı olarak 28 Şubat mağdurlarının yeşil pasaport almasını zorlaştıran engeller, 2011 de bile hâlâ sürüyordu. En son çalışılan kurumdan bir yazı gerekiyordu. Doğrudan elden alınması gereken bir belge olmadan verilmiyordu pasaport. 15 Temmuz gecesi FETÖ kalkışmasının gözü dönmüş saldırısında harabeye dönen Ankara Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şube ile Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğü arasında mekik dokudum bir zaman. Çünkü söz ettiğim belgede emniyetin istediği bir kelimeyi yazmıyordu rektörlük. Hakkım olanı almamın önünde darbecilerin kuralı gereği bulunması gereken o kelimeyi yazdırmak için de rektörlük personeli ile saatlerce tartışmak zorunda kalmıştım. Sabah dokuzda gidip akşam dört buçukta ancak alabilmiştim sihirli sözcüğü içeren gerekli yazıyı.
Yakın arkadaşlarımla bile pek konuşmadığım bu onur kırıcı yaşanmışlığı yazmak çok zor. Öylesine zor ki saatlerdir bitmiyor, bir vaz geçip sonra tekrar başlıyorum. Tekrar yaşıyorum o günlerin ruh halini. Zorluyorum kendimi. Çünkü biliyorum bugün de başkaları aynı zorlukları, endişeleri, sıkıntıları yaşamakta. Yarım yamalak demokrasinin, vesayet demokrasisinin lanetli döngüsü bir kere daha sahnede. Çok uzun geçmişe sahip devletin tasfiye geleneği…
Torna tesviye tezgâhında hoyratça şekillendirilirken toplum, sıradan insanlar kütükten fırlayan kıymıklar gibi. Çoğu ayaklar altında ezilirken arada bazıları göze batıyor.
En çok can yakansa sosyal mühendislik illetinden mustarip kitlenin iktidarda olan partisi eliyle vesayet metotlarının tekrar ediliyor oluşu. 27 Mayıs’ın 147’si, 12 Eylül’ün 1402’si gibi 28 Şubat’ta ihraç edilenlerin de büyük kısmı takip eden süreçte haklarını kısmen geri alabildiler. Bugün ihraç edilenler için de aynı durumun yaşanacağını tahmin etmek zor değil. Fakat neden darbecilerin tasfiye yöntemi, FETÖ kalkışması sonrasında, bu darbe teşebbüsünü önleyebilen demokrasi güçleri tarafından uygulanır? Tüm darbeler ilkin hukuku darp eder. Bu nedenle darbelerle mücadelenin yolu hukuku güçlendirmekten geçmeli. Hukuksuzluktan OHAL döneminde bile kaçınılmalı. Madem kurtardık demokrasiyi 15 Temmuz direnişiyle o halde keyfini sürmeliyiz demokrasinin.
Diğer yandan 15 Temmuz kalkışmasıyla atlattığımız badirenin büyüklüğü ve tehlikenin henüz geçmediği de ortada. Elbette bu örgütün karar mekanizması, devlet aygıtında kilit mevkileri tutmuş olanlar, emirleri verip, emirleri uygulayanlar cezalarını çekmeli. Paralel devlet yapılanması uzun yıllardır ayrık otu gibi kökleşmiş, söküp çıkarmak kolay değil. Ancak bürokrasinin alt kademelerini, akademisyenleri, öğretmenleri tasfiye etmek, ayrık otunu çim biçme makinesiyle tıraş etmeye benziyor. Asıl suçlular hâlâ çöreklendikleri köşelerde gizlenirken sıradan insanların hayatlarının karardığını görmek üzücü.
Neyse ki geçmiş darbelerden ufak ama önemli bir farkla ayrılmaya başladı, tasfiye süreci. 19 Eylül’den itibaren itiraz imkânı sunulması çok kıymetli bir fark. 28 Şubat hukuksuzluğu, “hâkimin takdir hakkı” kavramını ters yüz ederek, “rektörün takdir yetkisi”ne dönüştüren içtihat kararlarıyla geçmişti tarihe. Keyfi yönetime tam yol verildikten sonra da hep kaybedilmişti davalar. Şimdi umulur ki, ihraç edilenlerin itirazları samimiyetle incelensin ve tasfiyeler sadece doğrudan sorumlu olanlarla sınırlı tutulsun.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024