Bülent KORUCU

Ya biat ya özgürlük
1.02.2015
2585

 Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan, Hizmet Hareketi'ne yönelik savaşında son noktaya geldi: Ya itaat ya yok oluş. Kuveyt gezisi dönüşünde ‘uçak gazetecisi' gruba söylediği “Ya devleti tanıyacaklar ya yok olacaklar” cümlesi angaje medyanın manşetlerine taşındı.

Bu cümle öncelikle hukuksuzluk itirafı: itaat edince her şey bitecekse ortada bir suç yok demektir. Hukuku biz de kenara bırakalım işin sosyolojisine bakalım. Söz konusu tehdidi yalnızca bir gruba yönelik sananlar Erdoğan'ı tanımıyor olabilirler mi? Veya başını kuma gömmenin kendilerini koruyacağını mı düşünüyorlar? Cumhurbaşkanı bütün topluma sesleniyor: Diz çökmemenin cezası yok olmak. Bu kadar açık ve net!

Erdoğan ‘tek adam' rejiminin taşlarını AK Parti'den başlayarak döşedi. Özgül ağırlık taşıyan ve kurucu baba sıfatıyla partiye eşit oranda katkı yapan isimleri birer birer eledi. Mesela Bülent Arınç; her vesile ile tahkir edilerek hem partidekilere gözdağı verildi hem de Arınç etkisi yok edildi. Abdullah Gül'ün durumu da farklı değil. Bakmayın Katar gazetelerine yaptığı ‘partinin asıl kurucusu benim' açıklamalarına… Partiye dönmesin diye olağanüstü kurultayın tarihi bile değiştirildi. Cumhurbaşkanı koltuğunda otururken dahi en küçük inisiyatif alma girişimlerinde kamuoyu önünde ‘Devlette çift başlılık olmaz' diye hırpalandı. O ve Arınç alttan alıp sineye çektikçe zemin kaybetti. Şimdi isteseler de partide yaprak kımıldatamıyorlar.

Aynı taktik her alanda uygulanıyor. Mahallenin abisi herkesin gözü önünde pataklanarak kalanlar hizaya getiriliyor. Aydın Doğan'ın yaşadığı süreç, Koç Grubu'na karşı sürdürülen kontrollü gerginlik, TÜSİAD ve başkanlarının başına gelenler hep aynı stratejinin gereği. Hizmet Hareketi'ne uygulanan ‘cadı avı' son düzlüğe geldiğimizi gösteriyor. Böylece korku, bütün topluma yayılsın isteniyor. ‘En güçlü bildiğiniz insanlara yaptıklarımız size ders olsun' mesajı veriliyor. İsnatların mantıklı olması da aranmıyor. Kimse Yok mu Derneği'nin yurtdışında kestiği kurbanlara ‘terör' damgası vurulabiliyor. Yine Manisa Emniyet Müdürü Erdal Ceren, henüz iddianameye bile dönüşmeyen savcılık evrakını kesinleşmiş yargı kararı gibi sunuyor. Burs ve kurban bağışlayanları terör örgütü muamelesine tabi tutacağını açıklıyor.

Uluslararası camiadaki imajın kötüleşmesini de umursamıyorlar. Kâr-zarar hesabı sonrasında kazançların kayıplara değer olduğu savı ile gerilim yükseltiliyor. Zaman Gazetesi'ni basarak Ekrem Dumanlı'yı karakola götürmenin veya Hidayet Karaca'yı delilsiz suçlamayla hapse atmanın faturasının elbette farkındalar. Sedef Kabaş'ı bir tweetten dolayı ağır cezada yargılanmanın, Mehmet Baransu'yu hücrede tutmanın izah edilemez olduğunu biliyorlar. Ama bunu bütün gazetecilere “hiçbiriniz güvende değilsiniz” mesajı vermek adına göze alıyorlar. Japonya'da iş bulmasına rağmen ‘kaçtı' demesinler diye geri dönen Hasan Palaz'ın tutuklanması da böyle. Bürokrat ve bilim adamı kimliği ile mevcut yönetimin imajına darbe vurduğunu inkâr etmezler. Lakin bütün bürokrasiye ‘sonunuz böyle olur' demenin en kısa yoluydu onu hapse atmak. Tahliye kararları veren ve tutuklama talimatlarını yerine getirmeyen savcıların linç edilmesi de projenin parçası. Yargı camiası da susturulursa bir sonraki aşamaya geçilecek. Yargıçların, seçimin adil, dürüst ve güvenli icrasından sorumlu olduğunu düşündüğümüzde tehlikenin boyutu ortaya çıkıyor.

Erdoğan'ın tehditlerin dozunu artırmak zorunda kalması sanıldığının aksine kötü değil iyi haber. Başta Hizmet Hareketi olmak üzere toplumda istediği etkiyi oluşturamadığını o da görüyor. Mehmet Baransu da geri adım atmıyor, Sedef Kabaş da. Onca gözdağına rağmen Hasan Palaz Japonya'dan geri geliyor. Her şeyi göze alıp ‘hukuk' diyebilen yargıçlar var. Görevden uzaklaştırılan yayın yönetmenleri deposuna dönüşen medya ortamına rağmen Cüneyt Özdemir baskılara isyan ediyor. Toplum giderek artan bir tonda cevabını veriyor: Tek yol demokrasi, hukuk ve özgürlük; bunun ‘ya da'sı yok.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar