Cihan AKTAŞ
İstanbul, bütün karmaşıklığıyla insanı günün akışını toparlamak için daha bir planlı olmaya zorlayan bir şehir. Her araçsal kolaylıkla birlikte ilişkiler ve gündemler daha bir karmaşık bir hale geliyor. Asya hemen önünüzde, Afrika yanı başınızda, Avrupa Sultanahmet’e yoğunlaşıyor. Şehrin çok sesli hayatına bir ucundan katıldığınızda aynı zamanda bir tanık olmaya başladığınızı fark ediyorsunuz. Küçükyalı’da Metro Durağı’na giderken bir geçidin ayağında Senegalli satıcı, seyyar tezgâhındaki saatleri görmeden geçmemenizi bildiriyor, boynu bükük oturuşuyla. Metroda karşınıza bacağından yaralanmış bir Suriyeli erkek çıkıyor. Vapurda ayakları çarpık bebeğini ameliyat ettirmek için size tükenmez kalem satmaya çalışan bir anne ufkunuzu kaplıyor. Saraçhane Parkı’nda bir sebeple çatısız kalmış Suriyeli kadınlar ve çocuklar, ekmek parası peşine düşen erkeklerin yolunu gözlüyor. Şirinevler’de ise Suriyeli aileler Yıldız Zöhre Camii’nin hemen yanındaki parkı mesken tutmuş. Gökçe Değirmen vasıtasıyla haberdar olduğum Vicdan Hareketi’nin facebook sayfası, Esenler Otogarı’nın hemen önündeki tarla gibi bir arazide açlık ve soğuktan titreşen mülteci ailelerin otogar güvenliği tarafından maruz kaldığı muameleyi tasvir ediyor.
İHH gibi kurumlar hep faal, gençler de boş durmuyor. Nebiye Arı ve Lezgin Akın’la ziyarete gittiğimiz At Pazarı civarında izbe bir aparmanda sıkış tıkış yaşayan muhacir ailelerle sohbete oturduğumuzda, annelerin gözlerinde hiç değilse kış ortasında bir çatı altında bulunmanın bahtiyarlığını okudum. Günlük 15 liraya hastanede çamaşırcılık mı yapıyormuş, olsun. Çocuklarının başının üzerinde bir çatı var ya…
Suriyeli mültecilere yardım yapılmıyor değil. Devlet kurumları ve İHH imkânlarını seferber ediyor. Fakat mülteci akınının durmak bilmemesi ve değişen mevsimle birlikte yeni ihtiyaçlar hasıl oluyor.
Park sığınmalarında gündüz bir şekilde geçiyor olmalı. Peki gece, gece saatlerinde neler yaşıyor mülteciler… Gündüz saatlerinde sığınmaya ve servise açık kapılar gece sıkı sıkı kilitlenmiyor mu?
‘Düşün gökleri ve gece vakti geleni!’ diye başlıyor ya Tarık Suresi… Gece vakti kapıyı çalan bir ayet, bir “yıldız” değilse, ne, kim olabilir?
Beklenmedik bir zamanda karşılamak nasıl olur, öğreten, bize konukseverliğin alfabesini yeniden okutan biridir, gece vakti kapıyı çalan.
****
Kendini ev sahibi hissetmek ne demektir, gerçek anlamda konukseverlik –gecenin seslerine kulak vermeden- nasıl mümkün olabilir?
Derrida’ya göre konukseverlik (Heidegger’dan mülhem bir yorumla) daima eşikte olmaktır. Eşikte bulunmanın kelimesidir, “henüz”. Biz henüz konukseverliğin ne olduğunu bilmiyoruz, öyleyse. “Daha bilmiyoruz, ancak bir gün bilecek miyiz?” diye –Avrupa adına- soruyor düşünür, “Konuksev(er-/-mez-)lik” başlıklı, İstanbul’da katıldığı “kendi evinde olmayı, yabancılığı ve konukseverliği” yeniden tanımlamayı deneyen disiplinlerarası bir atölye çalışmasına sunduğu metinde. (“Pera Peras Poros” içinde, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1999)
Avrupa konukseverlik iddiasını zaten taşımadı ve çağırdığı ya da mecbur kaldığı göçmeni, yabancıyı entegrizme, kendi doğrusunun biricikliğini kabule mecbur saydı.
Biz, Türkler, Anadolu halkı, Şarklılar, konuksever olarak biliniriz. Fakat sınanmadığımız şartlarla karşılaştığımızda konukseverliğin hangi aşamasındayız, bu alanda ulaştığımız noktanın ötesinde veya berisinde miyiz yoksa, diye düşünmeye sebep olan sorular çıkıyor önümüze. Biz böyle değildik, diyoruz; daha fazlasını sergileyebilirdik, sergilememiz gerekirdi. Gecenin bir vaktinde Şirinevler’de bir parkta insanlar çoluk çocuk teneke kutuların içine yakılmış ateşle ısınmaya çalışıyor.
Derrida’nın “sözünü ettiğim denemesinde konuk, ev sahibi için bir tür kurtarıcı olarak tanımlanıyor. O, beklenen, umulan, hazırlığı yapılmış (Mesih misali) bir konuktur ve galiba asıl konukseverlik meziyetini tanımlamakta yeterli olmaz. Ansızın bastıran, tedirgin eden, evlere sığmayacağa ve daha fazla paylaşmayı gerekli kılacağı anlaşılan konuğa nasıl muamele ediyor ki ev sahibi…
Kendi evimiz bildiğimiz yerde mülteci ve muhacirler tarafından sürekli eğitiliyoruz. İyi ki arka planımızda güçlü bir şekilde bizi uyaran, konukseverliği sadece arta kalan zamana/arka kalan imkâna ve rastgele bağışlara indirgemeye izin vermeyen bir hicret/Ensar-Muhacir örnekliği var. Fakat her kuşağın kendini yeniden işte o modelin başarısını sağlayan niteliklerle donatması gerekiyor. Nereye kadar paylaşabilir, hangi noktaya kadar kardeş sayabilirsin ansızın kapının eşiğinde beliren kişiyi…
***
Vicdan Hareketi’nin kurucusu Gökçe Değirmen, mültecilere yardım kanallarının sorunları üzerine konuşurken iki hususun altını çiziyor: Mülteci akını sürerken yeni mülteci gruplarına dönük mahalli ilgide bir umursuzluğun hakim olduğu söylenilebilir. Yerine ulaşılmadığı izlenimi veren yardım da bir bezginliğe sebep oluyor “ev sahipleri” çevresinde. Oysa mültecinin siması sürekli değişiyor.
Nebiye Arı ve Lezgin Akın dolayımıyla aşina olduğum Parklardaki Suriyeliler’le Dayanışma Platformu, Suriye’den gelen mülteciler hesabına Gaziosmanpaşa’da kiralanan depo için gerekli eşyaların listesini duyurmuş: 6 tane çift kişilik ranza, 12 yatak, yastık, battaniye… Vicdan Hareketi’nin facebook sayfası, yardım kampanyasıyla iletilen sobaların fotoğrafını yayınlamış. Bir katılımcı satın aldığı beşikten söz ediyor. Soba, beşik, battaniye, BİM kartları, yakılacak odun kömür… Kış şartlarında bebekli bir ailenin ayakta kalması için neler gerekiyor?
Derrida haklı! Konukseverliği öğrenmenin sınırı yok, bu yüzden de asla tam olarak bilemeyeceğiz, sahici anlamda konuk karşılamak nedir, ağırlamak nasıl olur…
Muhacir, mülteci, konukseverliğimizi sınava çeken öğretmen. Gösterildiği çadırda, kurumda kalmak istemiyor. Sayısal çokluk ve bir tür belirsizlikle sınanıyor konukseverliğimiz. Kurumlar ellerinden geleni yapıyor, fakat konukseverlik çok daha kapsamlı bir nitelik, iş bütün topluma düşüyor. Onlara her şeyden önce komşu ya da işte bu gençlerin yaptığı gibi arkadaş, kardeş olmanın üslubunu edinmedikçe, konukseverliğin eşiğinden geçmiş sayılmayacağız.
Davetsiz konuğu ağırlamaya hazır değilmişiz, ama öğreniyoruz.
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları





























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016