Fehim TAŞTEKİN
İran’da nükleer programın öncülerinden Muhsin Fahrizade’ye düzenlenen suikastın ardından bütün gözler Tahran’ın olası yanıtında. Geçen altı günde İran “Suikast bir tuzak” diyerek ‘stratejik sabır’ çizgisinden çıkmadı. Hatta nükleer kısıtlamaları aşmayı ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın ani denetimlerine son vermeyi öngören yasa tasarısı Meclis’ten geçip Anayasayı Koruyucular Konseyi’ne geldiğinde frene basıldı.
Tahran’ın önce saldırganların bulunması, istihbarat zafiyetlerinin giderilmesi, bu arada diplomatik avantajın kullanılması, misilleme için hedeflerin belirlenmesi gibi özü itibariyle yanıtı zamana bırakan yol haritası ‘caydırıcı güç gösterisi’ bekleyen, hatta Hayfa Limanı’nın vurulmasını öneren radikal muhafazakâr kanatta kızgınlık yaratmış olabilir. Fakat asıl hayal kırıklığı Suudi medyasında yaşanıyor.
Okaz gazetesinden Tarık el Humayed, Türkiye ve Katar gibi suikastı kınayan ülkeleri yerden yere vururken “Fahrizade Kovid aşısı için çalışmıyordu, atom bombasının babasıydı… Maktul mezhepçi bir bomba planlamıştı... Hayatını şeytani bir rejime adamış birinin ölümü nasıl kınanır?” diye sordu.
İranlı yetkililere göre Fahrizade’nin son projesi yerli Kovid test kitinin geliştirilmesiydi. İran Cumhurbaşkanlığı 5+1’le nükleer anlaşmaya (JCPOA) katkısından dolayı Fahrizade’ye madalya verilirken çekilmiş fotoğrafları ölümünde sonra paylaştı. İran açısından Fahrizade’nin profili bu! Ayrıca aynı dönemlerde nükleer çalışmalara başlayan İsrail, Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore atom bombasına ulaşırken İran’ın bundan vazgeçtiğini hatırlatmak gerekiyor. İran’ın silah geliştirme programını sonlandırdığını CIA de 2003’teki raporunda teyit etmişti.
Suudilerin gazetesi Şark’ul Evsat’tan Abdulah bin Uteybi ise “İran rejiminin 40 yıllık terör stratejisinin bumerang olarak dönüp kendisini vurduğunu” belirterek “Fahrizade sivil değildi” diye yazdı. Yine Okaz’dan Muhammed Said “İranlı/Persli Fahrizade Türk/Osmanlı Fahri Paşa’dan başkası değildir… Osmanlı Arap atlıları tarafından mağlup edildiği gibi nükleer sarık da soyundan gelenler tarafından yenilecek” dedi.
Şark’ul Evsat’tan Nedim Kuteyş ise suikastı ‘vahşice, yasadışı, diplomasiyi zayıflatan girişimi’ olarak niteleyen eski başkan adayı Bernie Sanders’ı hedef aldı: “Sanders’ın paylaşımı, ABD başta olmak üzere Batı’daki liberal aklın maruz kaldığı stratejik hafıza kaybının en açık ifadesidir ve İran canavarını evcilleştirebilecek diplomasi büyüsünün liberal anlatısını saran bir körlüktür.”
Kuteyş suikastın bölgesel çatışmayı tetikleyeceği uyarısı yapan eski CIA Başkanı John Brennan’a da şöyle iğneledi:
“İran, Kasım Süleymani'nin öldürülmesi karşısında Irak'taki bir dizi teatral tepkiden öteye geçmedi… İran bitkin, zayıf ve küçük düşmüş durumda.”
Şark’ul Evsat’tan Hazım Sağıye de “Suriye, Irak, Lübnan ve bizzat kendi toprakları içinde darbe üstüne darbe alıyor ve küçük düşürülüyor ama hiçbir karşılık vermiyor” ifadelerini kullandı.
Yani Suud’un kalemleri diyor ki “Vurun, çekinmeyin, savaş falan çıkmaz!”
***
ABD, İran’da rejim değişikliği için 40 yıldır bütün gizli operasyon kapasitesini kullanıyor. Amerikalılar İran’ı herkesten iyi biliyor. Arap gazeteciler ise zamanında “Yılanın başını küçükken koparacaksın” diyerek George W. Bush’un başının etini yiyen Kral Abdullah’ın fikrini zikrediyor. Gönülleri istiyor ki savaşa ABD ve İsrail girsin, kendileri de finansör ve borazan olsun, bu iş böylece bitsin! 8 yıl boyunca Saddam Hüseyin’in kimyasal silahlar da kullandığı İran’a karşı savaşını finanse ettikleri gibi!
İran göstere göstere misilleme yapıp ABD’nin hışmını üzerine çekseydi alevleri uzaktan deve üstünde çekirdek çıtlatarak seyretmeyi isterlerdi. Belli ki İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun suikasttan hemen önce Neom’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman (MbS) ile görüşerek Suudi Arabistan’ı ateşe attığı ve peşinen olası misillemenin menziline soktuğu gerçeğiyle pek ilgilenmiyorlar.
Riyad’ın bu işte parmağı olsun ya da olmasın İsrail, Suudi Arabistan’a uyanıkça bir tuzak kurmuş.
Kuşkusuz İran’ı merkeze alan gerilim siyasetinin geçmişi uzun. İsrail’i İran sınırlarına yaklaştıran açılımlar yapmanın risklerini kestirmek de zor değil. İsrail’in ilişkileri normalleştirmesinin sadece diplomasiyle sınırlı olmayacağını, İran’a yönelik operasyonlarda Körfez ülkelerinin adam devşirme, eğitme, yönlendirme ve planlamada birer üsse dönüşeceği aşikâr. Aynı şey İsrail’den bolca silah alıp Mossad’a kapılarını açan Azerbaycan için de geçerli. İran’ın Karabağ savaşında alarma geçmesinin bir nedeni de buydu.
İsrail kendisini tanıyan ülkeler sayesinde coğrafi yakınlık kazanırken İran da oyunun kurallarını değiştiriyor. Trump’ın azami baskı siyasetiyle İran’ın petrol gelirlerini sıfıra indirme hedefine yönelince İran da 2019’da örtülü operasyonlarla komşularına yakılacak ateşin sıçrama alanını göstermişti. Netanyahu’nun 22 Kasım’da Suudilerin proje kenti Neom’u ziyaretinden hemen sonra Husiler Cidde’de Aramco tesisi vurdu. Bu da İran hesabına bir uyarı ateşi sayılırdı.
Suudiler elbette tehlikenin farkında. Yoksa çoktan Netahyanu ile el sıkışmışlardı. Şimdilik alıştıra alıştıra gidiyorlar ve kendilerini ateşe atmak istemiyorlar. Eski Mossad Şefi Tamir Pardo 2014’te Riyad’ı gizlice ziyaret ettiğinde olay olmuştu. Sonradan ortaya çıktı ki gizli servisler arası servis ‘karanlıklar prensi’ Bender bin Sultan’ın zamanında başlamış. 2016’da emekli General Enver Eşki, bir yıl sonra İstihbarat Şefi Halid bin Ali el Humeydan İsrail’i ziyaret etmişti. Netanyahu’nun ziyaretini de saklayarak hala ilişkileri teyit edecek cesarette olmadıklarını gösterdiler.
Bir yandan da Suudiler ve dostları girdikleri tünelin varacağı yerin arz ettiği tehlikeleri bildikleri için müstakbel Başkan Joe Biden’ın mevcut siyasetten 1 milim sapmasını istemiyorlar. İsrail zaten korkunun orkestra şefi; “Sizin varsa yoksa yegâne düşmanınız İran” deyip duruyor. Öyle bir propaganda işliyor ki Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan’da ölümler, yıkımlar, trajedilerin hepsi İran yüzünden. Sanki ABD Irak’ı işgal edip dağıtmamış, İsrail Lübnan’ı harabeye çevirmemiş, Suudiler Yemen’i yerle bir etmemiş, Suriye vekâlet savaşıyla cehennemin dibine gönderilmemiş, IŞİD ve onlarca türevi Batı-Körfez blokunun müdahaleleri sayesinde hortlamamış!
Orta Doğu’da İran dahil herhangi bir rejimin sicil defterine teneşir olunmaz ama hiçbir olay neden-sonuç bağlamından kopuk gelişmiyor. Bölgeye müdahale oldukça İran da kendine nüfuz kanalları buluyor. Etki-tepki meselesi.
Middle East Eye’ın iddiasına göre Netanyahu, İran’ın nükleer tesislerine saldırıya destek için MbS’yi ikna etmeye çalıştı. Fakat prens tereddüt etti. Bunda hem petrol tesislerine saldırılarla gelen mesajların hem de “Trump bizi ateşe atacak, sonra Biden geldiğinde bizi korumayacak” öngörüsünün etkili olduğu anlaşılıyor. Belki bu teklif iki yıl önce gelseydi ‘kral yavrusu’ bu kadar tereddüt etmeyebilirdi. Bir de görüşmede Netanyahu İran'ı vurmaktan bahsederken ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo hiçbir taahhütte bulunmamış. Bu da Suudilerin ön cephede bırakılacaklarını sezmeleri için yeterli.
Kaynaklar Trump’ın arkasını sıvazlayıp milyarlarca dolar söğüşlediği MbS’de, Kaşıkçı cinayetinin peşine düşer diye ‘Biden fobisi’ başladığını aktarıyor. Bob Woodward’ın kitabı Rage’de geçen bir diyaloğa göre Trump, Kongre’de Kaşıkçı cinayeti nedeniyle gündeme gelen yaptırımları engellediğini belirterek “Onun kıçını kurtardım” diyor. Para para para!
***
İran da zorlayıcı bir süreçten geçiyor. Çok fazla ikilem yaşıyor. Radikal muhafazakâr kanat caydırıcılık inşa edilmezse İsrail’in ne Suriye ve Irak’taki saldırılarının ne de İran içindeki suikast-sabotajlarının duracağına inanıyor. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin temsil ettiği muhafazakâr-reformcu kanat ise Biden’la yakalanabilecek değişiklikler için fırsat yaratmak gerektiğini düşünüyor. Esasen kopuşu gerektiren ‘topyekûn direniş’ yerine ‘stratejik sabır’ kavramıyla müzakereye alan açan kişi, tepedeki karar mercii Ayetullah Ali Hamaney idi. Nükleer müzakereye onay veren de kendisiydi. Eğer Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani Bağdat’a gidip Haşd el Şaabi’ye “Trump gidinceye kadar Amerikan güçlerine saldırmayın” dediyse bu da ‘stratejik sabır’ın bir parçası. Sonuçta İran Yemen, Suriye, Irak, Lübnan ve Filistin hatta Afganistan’da vekil güçleri üzerinden ABD ve müttefiklerine hala zarar verebilir. Bu otomatik olarak İsrail’i de frenler.
Muhalifleri takip ve ortadan kaldırmada pek mahir olan istihbaratın dış bağlantılı operasyonlar karşısındaki zafiyeti, kurumlar arası kopukluklar, içeride ve dışarıda tökezlemelere yol açan refleks kaybı, ekonomik çöküş ve rejimin zorbalığından kaynaklı iç gerilimler İran’ı zor duruma sokuyor. Fakat bu, Orta Doğu’da oyun çevirme kapasitesini yitirdiği ya da tehditkar olamayacağı anlamına gelmiyor. Ki Middle East Eye’ın iddiasına göre İran, pazar günü doğrudan Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’e “Fahrizade’nin ölümünden sizi sorumlu tutacağız” mesajını iletmiş. BAE Dışişleri bölgenin ateşe sürüklendiği endişesiyle suikastı kınamıştı. Kınamanın arka fonunda bir tehdit var. Ardından Bahreyn’den kınama geldi. İşte buralarda oyun böyle işliyor.
***
Trump döneminin stratejisi İran’da radikal muhafazakâr (Usulgarayan) palazlanmaya hizmet etti. Bu sene meclis seçimlerinde 291 koltuktan 221’i bu kanatlara gitti. Haziran 2021’de cumhurbaşkanlığı seçiminde de reformcuların şanslarını tükettiği görülüyor. Yani Biden ile ABD yumuşarken İran’da Batı ile müzakereleri faydasız bulan çetin cevizleri karşısında bulacak. Muhafazakârlar Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasındaki ayrımı Coca Cola ile Pepsi arasındaki fark kadar görüyor. Hatta Demokratları daha sinsi ve tehlikeli buldukları söylenebilir. Yaptırımların kaldırılması, JCPOA’ya koşulsuz dönülmesi, Devrim Muhafızları’nın terör örgütleri listesinden çıkartılması gibi bazı ciddi adımlar gelmezse müzakere yolunu açmak da kolay olmayabilir.
Süleymani’nin öldürülmesinde fail belliydi ve İran misilleme olarak Amerikan üslerine 50 kadar füze atarak misilleme yapmıştı. Bu kez failin parmak izleri var ama “Ben yaptım” da demiyor. İran, ABD’deki geçiş dönemini dikkate alıp olası bir savaşı kışkırtmaktan kaçınarak Fahrizade suikastına farklı yaklaşım sergiliyor. Muhtemelen suikast Biden’le pazarlıkta önemli bir koza dönüştürülecek.
Biden 13 Eylül’de CNN.com’da çıkan görüş yazısında İran’ın koşullara sıkı bir şekilde uyması halinde anlaşmaya döneceklerini ve Trump’ın getirdiği yaptırımları kaldıracaklarını söylemişti. Dün New York Times’tan Thomas Friedman’a verdiği röportajda hala aynı görüşte olup olmadığı sorulunca “Zor olacak ama evet” yanıtını verdi. Ancak Biden’ın ekibi, Obama döneminden farklı olarak müzakerelere sadece 5+1 değil İran’ın Arap komşularını da katmak istiyor. Komşular Trump’a söylettikleri koşulları bu kez doğrudan kendileri dayatabilecekler: İran Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen’den elini çeksin; uranyum zenginleştirmeye son versin; balistik füze programını bitirsin!
İran son üç yılda çok fazla sıkıştırıldığı halde bunlara yanaşmadı. Haliyle zorlu bir süreç olacaktır. Fakat Biden bu çetin başlıklara el atabilmek için biraz suların durulması gerektiğini, bunun için de nükleer programın kilit mesele olduğunu vurguluyor.
Bu yaklaşımdaki temel mantık, müzakere olmaz da süreç çatışma zeminine kayarsa İran yıllar önce terk ettiği nükleer silah programına geri döner, bu da bölgedeki diğer ülkeleri atom bombasına ulaşmak için yarışa sokar. Böylece İsrail’in dokunulmazlığını bitiren dehşet dengesi kurulmuş olur!
Demokratlar bunu bu kadar netlikle söylemiyorlar ama durum budur.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025