Fehmi KORU
Türk siyasi hayatının en garip olaylarından biri 12 Mart (1971) askeri müdahalesi sonrasında yaşandı.
Askerlerin kurdurduğu hükümet Başbakan Nihat Erim’in istifasıyla (17 Nisan 1972) düşünce, kendisi de eski bir orgeneral olan Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay yeni hükümeti kurma görevini Suat Hayri Ürgüplü’ye vermişti.
Ürgüplü 1950 öncesinde bakanlık, 1950 sonrasında DP listesinden milletvekilliği, siyasete ara verince değişik Batı ülkelerinde büyükelçilik görevlerinde bulunmuş biriydi; 1960 sonrasında Adalet Partisi’nden senatör seçilmiş, Senato’da başkanlık ve bir ara hükümetinde başbakanlık (5 Şubat – 10 Ekim 1965) yapmıştı. 12 Mart sonrası hükümeti kurmakla görevlendirildiğinde Sunay tarafından atandığı kontenjan senatörü sıfatını taşımaktaydı.
Garip olay şu: Kendisini başbakan olarak atayan Cumhurbaşkanı Sunay, onun önüne getirdiği bakanlar kurulu listesini onaylamadı ve Ürgüplü’nün başbakanlığı 24 saat bile sürmedi.
Bir dostumun ‘Yeniden Osmanlı senaryosu’
Neden?
Askerler yeni başbakanla ilgili gazetelerde çıkan bir haberden etkilenmişlerdi.
Haber şuydu: Şükrü Saraçoğlu’nun kurduğu hükümette gümrük ve tekel bakanlığı yaparken (1943-1946) Ürgüplü hakkında yolsuzluk iddiası ortaya atılmıştı. Dedikodular kulağına gelince, Ürgüplü derhal istifasını sunmuş, Yüce Divan’da yargılanmıştı.
Yargılanma sonunda beraat ettiği halde askerler kendilerinin kurdurduğu hükümette onun başbakanlık yapmasını uygun görmemişlerdi.
Bu ‘Yüce Divan’ konusu boşuna aklıma gelmedi.
O yıllarda (1970’lerin başı) zihni sürekli alengirli işlere çalışan bir dostum, bana, Suat Hayri Ürgüplü’nün adını ‘Yeniden Osmanlı senaryosu’ kapsamında anmıştı.
Ürgüplü’nün Lale Devri diye ünlenen dönemin ünlü sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa soyundan geldiğini, babasının Şeyhülislam Hayri Efendi olduğunu, oğlunun da son halife Abdülmecid Efendi’nin kızı Neslişah Hanzade Sultan ile evliliği sebebiyle Osmanlı Ailesi’nden sayıldığını özellikle vurgulayarak…
Suat Hayri Bey’in başbakan olacağını işittiğimde “Bizimkinin senaryosu işlemeye başladı galiba” diye düşünmüştüm.
Geçmişinde bakanlıklar, Senato başkanlığı, başbakanlık da bulunan Suat Hayri Ürgüplü’yü bugünlerde hatırlayan çıkmayabilir.
Dezenfektan kokusu
Yüce Divan’da yargılanan başbakan, TBMM başkanı, genelkurmay başkanı da oldu, fakat oraya en çok yolu düşen siyasetçiler nedense ya bayındırlık ya da ticaret ve gümrük bakanlarıydı. Mehmet Baydur (1964), Tuncay Mataracı (1981) ticaret bakanlıkları sırasında yolsuzluk yaptıkları iddiasıyla sonradan Yüce Divan’a sevk edildiler.
Yargılananların bazısı beraat etse de çoğu mahkum oldu.
Bizde Yüce Divan görevini Anayasa Mahkemesi yapıyor.
Muhalefetin sıcak tuttuğu “128 milyar dolar nerede?” sorusuna kafa yorarken, görevden alınan ticaret bakanı Ruhsar Pekcan ile ilgili iddialar ortalığa dökülüverdi.
Eşiyle birlikte kurdukları şirketten bakanlığına fahiş fiyattan dezenfektan satın aldırdığı iddiası…
Yüce Divan’lık bir iddia bu.
[Suat Hayri Bey, kahve ithalatı sırasında yolsuzluk yaptığı iddia edilince, bir gün bile beklemeden şu açıklama eşliğinde istifasını sunmuştu: “Adımın da karıştığı kahve yolsuzluğuyla ilgili, bakanlığımda bir komisyon kurulmuştur. Bu teftiş heyetinin selametle çalışabilmesi için, benim bu bakanlık koltuğundan ayrılmam gerekir; aksi halde komisyonu etkilerim, sağlıklı bir karar oluşmaz. O nedenle, siyasi ahlak gereği, bakanlıktan istifa ediyorum.”]
Günümüzde ise, iddialar üzerine bakan kendisini atayan makam tarafından görevden alındı, fakat Yüce Divan’a sevk edilmediği gibi hakkında bir soruşturma da açılmadı. AK Parti sözcüsü, “Biz muhalefetin istediğini yapmayız” demekte.
Dün de, kamuoyu, aynı eski bakanın, o göreve atanmadan aylar önce, Erdoğan Ailesi’nin adını kullanarak gümrükten vergisiz eşya çıkartmaya çalıştığına dair bir resmi uyarı yazısına konu olduğu haberiyle uyandık.
Hakkında daha başka haberler çıkarsa şaşırmayacağım.
Boris Johnson’un başı 58 bin Sterlin yüzünden dertte
Türkiye “128 milyar dolar” ve görevden gönderilen ticaret bakanı üzerinden ‘yolsuzluk’ iddialarıyla çalkalanırken, İngiltere’de hükümetin başı bizde haber değeri taşıyacağı kuşkulu basit haberlerin odağında.
Son seçimde partisine parlamento çoğunluğu kazandırarak başbakan olmuş Boris Johnson resmi konuta beş yıl orada yaşayacağı umuduyla taşındı. Haberlere göre, eşi, konutun dekorasyonunu kendilerine layık bulmadığı için bayağı bir elden geçirme işlemine başvurmuş. Mobilyaları da yenilemişler. Toplam 88 bin Sterlin harcanmış. Oysa, başbakanlığın bu iş için harcama bütçesi 30 bin Sterlinle sınırlı imiş.
Muhalefet İngiltere’de şimdi “58 bin Sterlin nereden?” diye soruyor.
Kendi cebinden veya bir dostunun hibesiyle ya da partinin ödemesiyle şıkları var Boris Johnson’un önünde; ancak herbirinin yasalar açısından sorunu bulunuyor.
Tam bir açmazda Boris Johnson…
Geçmişte aynı durumu Winston Churchill de yaşamış, dostlarından yardım alarak aşmış sorunu; ancak ondan sonra İngilizler yeni başbakanlara o yolu yasalarla kapatmışlar…
“Aşı olması gereken hemen herkes aşılanabildiği ve neredeyse Korona-öncesi döneme dönüldüğü için İngilizler bunun coşkusu içindedirler; bu sebeple 58 bin sterlinlik sorunu dert etmezler” diye düşünürken gazetelerin günlerdir bu konuyu manşetlerinden düşürmediğini görüyorum.
[Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde gidilen bir ziyarette şimdi Boris Johnson’un resmi konut olarak da kullandığı mekana alınmıştık. Başbakanın ailesiyle yaşadığı yer sıradan bir apartman dairesi görüntüsündeydi.]
Muhalefet “Olur, ama böylesine hovardaca harcama yapılarak olmaz” diye günyüzü göstermiyor İngiltere’de başbakana…
Bakalım, bizde muhalefet görevden alınan ticaret bakanına Yüce Divan yolunu zorlayabilecek mi?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025