Hadi ULUENGİN
KATLİAMIN hayâsızlığından, yani kendi terminolojisini kullanırsak “kitle çizgisi sınırının aşımından” dolayı PKK son Gaziantep saldırısına imza atmayı şimdilik reddediyor.
Oysa yüzde doksan dokuz virgül dokuz ihtimalle bomba fünyesini bu örgüt ateşledi.
Nitekim dün Taha Akyol’un Güngören örneğinden yola çıkarak vurguladığı gibi, eli kulağındadır, zaptî soruşturmalar yukarıdaki hipotezi er veya geç doğrulayacak.
Çünkü Türk kitleleri Kürt kitlelere karşı toptan infiale kışkırtacak ve çelişkileri zıtlaştıracak her türlü kör eylem, PKK’nın Foça’yla birlikte tekrar benimsediği “tırmandırma stratejisinde” taktik bir hamledir.
***
DİĞER bütün siyasi liderler gibi MHP önderi Devlet Bahçeli de olay karşısında tepki ifade etti.
Birinci olarak kendi kitlesine seslendi ve ülkücülerin provokasyona gelmemesi için uyarı yaptı.
Türk- Kürt ayrışmasını pekiştirecek her türlü davranış ve eylemden bilhassa uzak durmalarını istedi.
Bu, akl-ı selimin sesidir!
PKK’nın yukarıdaki ya herru ya merru tercihi ve sözkonusu siyasi parti liderinin de milliyetçi kesim üzerindeki manevi ağırlığı gözönüne alınırsa, çağrının önemini görmezden gelmek inkârcılık olur.
Fakat aynı Bahçeli terörün bitmesi için “Türk bayrağının Kandil’e dikilmesi” gerektiğini de söyledi.
Heyhat, yukarıdaki çağrı ne kadar akl-ı selimin sesiyse bu da o kadar illüzyonun sesidir!
Esas özü oluşturan sebep- sonuç ilişkisine girmeden nedenini askerî- diplomatik açıyla sınırlayacağım. Birkaç yıl önce Le Monde gazetesinde yayımlanmış bir Kandil tasvirini kısaca tercüme ediyorum:
***
BURADA dünyanın en mükemmel doğal kalelerinden birisi başlıyor. Göz alabildiğine kabak dağlar, binlerce mağara, zıpkın uçurumlar ve kerpiç ve taştan yapılmış evleriyle tek tük sefil köy kümesi (...)
Iraklı Kürtler Peşmerge Ordusu’nun bir tümenini dahi dikkafalı ‘kuzenler’inin üzerine yollamaya niyetli gözükmüyorlar. Öyle etnisite akrabalığı gibi romantik bir gerekçeden dolayı falan değil!
Sadece, geçmişte Saddam’ın askerlerinden kaçarken kendileri de oraya sığınmış olduklarından, bizzat tecrübeleriyle biliyorlar ki Kandil Dağları zaptedilemez (...)
Nitekim bizi yol kenarındaki bir mazgalda kabul eden “komutan” Bozan Tekin (PKK’lı bir yönetici kastediliyor) “buraları Büyük İskender bile fethedemedi” diyerek gülüyor. (...)
***
BÜYÜK İskender’i bilemem ama işte ayan beyan ortadaki ki “Kandil’e bayrak dikmek” operasyonel açıdan kürsüde telaffuz edildiği kadar kolay bir iş oluşturmuyor. Mesele TSK’nın zaafından da kaynaklanmıyor.
Ne Türk istihbaratının eli armut topluyor, ne de sivil irade orduyu engelliyor. Mümkün olsa şimdiye kadar zaten çoktan denenirdi. Kısa bir “temizlikle” ortalığın sütliman kesileceği tezi hayalden öteye gitmiyor.
Nitekim Afganistan örneğini de görüyoruz. Oysa Kandil coğrafyası o yöreyi bile mumla aratacak ölçüde muhkem olduğu için “kalenin fethi” (!) uzun süreli bir muharebe rizikosunu göze almaktan geçiyor.
Veya Saddam’ın Halepçe’de yaptığı gibi kimyasal silah gerektiriyor ki, bu vahşeti ağza bile almayalım.
***
ZAMANA yayılacak bir çatışma ise otuz yıldır yaşanan “düşük düzeyli savaşı” bir üst seviyeye tırmandırmaktan başka anlam taşımayacaktır. Nefretler daha da bilenecek ve kaynaklar daha da heba edilecektir.
Üstelik tabut sayısının artmasıyla birlikte bizzat Türk kamuoyunda “Vietnam sendromu”nun ortaya çıkmayacağını kim garanti edebilir? “Ver kurtul” fikrinin giderek ağırlık kazanmayacağına dair senet yoktur.
Her halükârda da böyle bir tırmanma Türk- Kürt çelişkisini zıtlaştıracağından ve “desperados” tedhiş eylemlerine yeni ruhi zemin yaratacağından PKK’nın ekmeğine dolaylı yönden yağ sürülmüş olacaktır.
Öte yandan, uluslararası meşruiyeti tartışılmaz bir Irak sathında cenge tutuşmak Ankara’nın diplomatik plandaki yalnızlaşmasıyla atbaşı gidecektir. Yakın müttefikler dâhil hiçbir devlet buna he demez ve diyemez.
Kaldı ki, yurtdışında geniş kitleleri seferber etmek melekesiyle donanmış aynı PKK’nın ve ciddi bir lobi oluşturmak yeteneğine sahip diğer Kürt örgütlerinin de “mağdur” konumuyla devreye gireceği işin cabasıdır.
Hayır, terörün maddi ve manevi zeminini kurutmak “Kandil’e bayrak dikmekten” değil, özünde sonuç olan o terörün yalnız ve yalnız Türkiye toprağında hayat bulan sebebine çözüm bayrağı dikmekten geçiyor!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015