Hadi ULUENGİN

Soğuk savaş, soğuk kış
16.04.2014
1845

17 Aralık’tan beri hoyrat ve kurak bir iç politikaya odaklandık. Dört duvarla sınırlıyız. Dünyada olup bitenleri ancak yalap şalap izliyoruz. Zerre kadar da kafa yormuyoruz.

 

Oysa önce Suriye, sonra da bilhassa Ukrayna derken bazı gözlemciler Batı’yla Rusya arasındaki çelişkileri Yeni Soğuk Savaş diye tanımlamaya başladılar.

 

Gerçi spekülasyon ve sansasyon kokan bu deyim şu aşamada bana abartılı geliyor.

 

Fakat yine de uluslararası ilişkilerin 1989’dan beri ilk kez böylesine gerginleştiğini ve mevcut tansiyonun eski Yugoslavya krizlerinin bile ötesine taştığını saptamak durumundayız.

 

***

 

NİTEKİM Türk medyası yer ayırmak tenezzülünde bulunmadı ama Barack Obama’nın mart sonu Brüksel’e yaptığı ziyaret yukarıdaki gerilim açısından ciddi bir viraj oluşturdu.

 

Bir; ABD lideri Kırım’ı da ilhak eden Putin’e Belçika başkentinden dur ihtarı verdi.

 

İki; durum sarpa sarınca hemen Atlantik ötesinden imdat isteyen fakat kendi savunma bütçelerini artırmaya yanaşmayan Avrupalı müttefiklere artık pamuk eller cebe çağrısı yaptı.

 

Ancak bütün bunlar zaten öngörülen şeylerdi.

 

Esas sürprizi, Obama’nın aynı Avrupalılara beklenmedik bir hediye vermesi oluşturdu.

 

Beyaz Saray lideri, Yaşlı Kıta’ya Amerikan doğalgazı satmak kararı aldığını açıkladı.

 

İşte bu gelişme çok önemlidir ve Doğu- Batı çelişkisindeki tırmanışın esas işaretidir.

 

***

 

ÖYLE, çünkü petrolü ve gazı stratejik hammadde addeden ABD’nin kendi üretimini ihraç etmesi ancak Kongre’nin onayından sonra mümkün olabilir. Bu, kesin bir şarttır.

 

Hatta yetmez! Artı, sözkonusu akar ve yanar yakıtı ithal edecek tarafın Washington’laayrıcalıklı ticaret antlaşması imzalamış olması zorunluluğu vardır.

 

Tek istisnayı Başkan’ın olağanüstü bir durumdan yola çıkarak ve geçici olarak kişisel inisiyatif kullanması oluşturur ki, böyle bir istisna da belki kırk yılın birinde gündeme gelir.

 

Ve işte, yasama kararı olmadan ve AB’yle ayrıcalıklı partöner müzakereleri bitmedenObama’nın Belçika başkentinde bu tür müjdeleme yapması gerçekten yüreklere su serpti.

 

ABD lideri böylelikle gaz tüketiminde Rusya’ya çok büyük ölçüde bağımlı olan o AB ülkelerini ferahlatmak amacını güttü ki, muhtemelen de bir taşla iki kuş vurmayı hedefledi.

 

Yani, Vladimir Putin şantaj vanasını kapatsa bile Avrupa’nın gelecek kış ayazda tıkırdamayacağına dair Brüksel’e güvence, Moskova’ya ise gözdağı vermiş oldu.

 

***

 

PRATİK boyut nedir? Mevcut tesislerin yenilenmesi; altyapının bu farklı cinsten şeyl gazına uyarlanması; Amerikan ovasındaki ekolojik sorunların aşılması kaç zaman alır?

 

Bunların hepsi şu an için birer muamma oluşturuyor ama işin özü yine de değişmiyor.

 

O da şudur: ABD olağanüstü nitelikli bir stratejik karar almak ihtiyacını hissetti, çünkü Rusya’yla Batı arasındaki çelişki de artık stratejik bir seviyeye tırmandı.

 

Evet, savaş terimi şimdilik abartılı kaçşa bile tedricen 1989 öncesine uzanabilecek bir soğukyaşıyoruz ki, burada kelimenin mecazi değil maddi anlamına odaklanmamız gerekiyor:

 

Yani, ısıtan ve üreten enerji kaynaklarına kim, nasıl, ne oranda komuta edecek!

 

***

 

PEKİ de, 17 Aralık hengâmesinden beri dünyanın döndüğünü bile farketmeyen Türkiye bütün bunların neresindedir? Neresinde olacaktır? Bilen varsa beri gelsin…

 

Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal, müttefikimiz ABD ve AB’dir ama hem gaz vanamız büyük ölçüde Putin’in elindedir, hem de Rusya’yla ticaret devasa boyuttadır.

 

Dolayısıyla kışı ılık atlattık diye beyhude sevinmeyelim.

 

Yukarıdaki hayati gelişmelere kayıtsız kalmaya devam ettiğimiz takdirde gelecek kış bu defa gerek mecazi, gerekse maddi anlamda soğuk, hem de çok soğuk geçecek!

 

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar