Markar ESAYAN

Barışın şıklık sorunu
14.03.2013
3494

 Ve nihayet PKK’nın elinde tuttuğu sekiz kamu görevlisi yuvalarına sağ salim kavuştu. Ailelerin sevincini tahmin bile edemiyorum. İşte barış böyle bir şey. Savaş yakar yıkarken, barış insanları hayatta tutuyor, toplumun özgüvenini yükseltiyor. Çözüm sürecinde küçük ama etkisi büyük olacak önemli bir kavşağı geçtik. Başbakan’ın büyük bir risk alarak sorumluluğunu üstlendiği çözüm sürecinin eski tecrübelerden farkı, karşılıklı kurulan güven zeminine bağlı olması. Bu güven zemininin kırılmaması çok önemli. Çünkü yüksek toplum desteği tam da bu güven zemininin güçlenmesiyle artmaya devam edecek ve çözümü sağlayacak özgüvenli adımlar bu şekilde atılacak. Otuz yıldır savaş paradigmasının yarattığı tahribatı hızla onarmak, barışın ruh hâlini ve özgüvenini giyinmek zorundayız.

Burada tabii en büyük görev siyasete düşüyor. Maalesef Kemal Kılıçdaroğlu baştaki olumlu pozisyonunu koruyamayarak çözüm sürecinin karşısına geçti. Süreç hakkında daha fazla bilgilendirilseydi, sonuç değişir miydi bilmiyoruz. Barışın AK Parti’yi ne kadar güçlendireceği ve Erdoğan’ın önünün ne kadar açılacağı ile ilgili hesaplar belli ki bu çark etmenin mantığını oluşturuyor. Diğer yandan süreç çökerse, hem sorumluluk almamış olmak, hem de AK Parti’nin olabildiğince yıpranması yapılan hesaplar arasında.

Ancak genel yargının aksine, süreç çökerse bile bundan hükümet varsayıldığı gibi olumsuz etkilenmeyecek. Bu tesbit-temenni gerçekçi değil. Çözüm sürecini kamuoyunu ikna ederek yürütmüş, yakın gelecekte güçlü bir rakibinin ufukta bile görünmediği bir iktidar partisinin barış imkânlarını zorladığı için cezalandırılacağını düşünenler bence yanılıyorlar.

Buradaki asıl risk, hükümetin sürecin çökmesi durumunda bu geçersiz önermeyi ciddiye alarak, yani kendine güvenini kaybederek milliyetçi ve sert söyleme savrulması olur. Sürecin ağır bir provokasyonla hedef alınması hâlinde, yapılması gereken, tüm barış bileşenlerinin savaş lobisine karşı çıkması ve süreci ayakta tutması olacaktır. Ben bunun böyle olacağını da öngörüyorum. Çünkü kral artık çıplak. Barış vazgeçilecek, rafa kaldırılacak bir afakî amaç olmaktan çıktı. Söylemden somut bir gerçekliğe dönüştü. Bu somut gerçekliğin ağırlığı hiçbir hükümetin ihmal edeceği bir olgu değildir.

Hâsılı, ağır bir provokasyona engel olunamasa bile, sürecin çökeceği tedirginliğini herkesin üzerinden atması gerekiyor. AK Parti’nin barışın sorumluluğunu aldığı için cezalandırılacağı öngörüsü ne kadar hatalıysa, sürecin provokasyonlarla çökeceği korkusu da o kadar abartılı. Bu hâlâ eski alışkanlıklarımız ve korkularımızla hareket ediyor olmamızdan kaynaklanıyor. Süreç çökerse provokasyonlarla değil, bu korkuyla baş edemediğimiz için çökecek. Öğrenilmiş çaresizliğe teslim olduğumuzdan.

Türkiye barışını kendi verili şartlarında arıyor. Barışın, demokrasi Türkiye’de tüm kurumları ve pratikleriyle oturmadan gelmesinin mümkün olmadığını varsaymak da, hayatın akışını hesap dışı bırakan bir yanılgıdan kaynaklanıyor. Bilakis, eğer bu süreçte çözüm olursa, evet iki güçlü liderin kararlılığı, risk alması ve bu liderlerin toplum nezdindeki etkisi ve itibarıyla olacak. Kulağa pek demokratik ve şık gelmiyor, biliyorum, ama şıklık endişesiyle barıştan da vazgeçilmez ki!

Barışa destek iki güçlü lideri daha da güçlü mü kılar? Onları kontrol edilemez hâle mi getirir? Çok demokratik bir ülkeydik de dengemiz barış olası hâle gelince mi bozuldu? Demokrasi mücadelesini oluk oluk kan dökülür ve milliyetçi söylem halkı esir alırken mi vermek daha kolay, yoksa silahların sustuğu, sakinleşmiş bir ülkede mi? Tabii burada AK Parti’ye yönelik üstenci bakışı sorunsallaştırmıyorum bile.

Başbakan’ın yaptığı en büyük hata, başkanlık sistemi tartışmasını bu sürecin omurgası olan yeni anayasa yapımının merkezine oturtması oldu. Bu bir düğmeyi atlayarak önünü iliklemek demek. Başkanlık sisteminin barışın bir parametresi olarak algılanması endişelere yol açtı. Sızdırmanın mantığı da kamuoyuna bu rahatsızlığın ajite edilmesiydi. Akıllı siyaset, başkanlık ısrarını bu hassas süreçte rafa kaldırmaktır. PKK sorununu çözdükten sonra, bu konu daha sakin bir ortamda tartışılır. Baldıran zehri içmeyi göze alan Başbakan’ın bunu yapabilme samimiyeti olduğunu düşünüyorum.

Bugün güzel bir gün. Emeği geçenlere teşekkür borcumuz var.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • Baris Seven

    Baris Seven

    9.12.2011 16:04

    Tayız gene atmışsın. gündemde kalmak için yaptığın adını koymayayım. ancak eski pkkli deyimleri bırak. senin eski bir pkkli olduğunu biliyoruz. dolayısıyla kendi kendine ileri sürdüğün iddiaları kendi adına yaz da millet de anlasın neyi nereden çıkarıp ne yapmaya çalıştığını.. bilmem anlatabildimmi?

Yazarlar