Mensur Akgün
Türkiye bir seçimi daha kendine yakışan demokratik olgunlukla geride bıraktı. Cumhurbaşkanını ve milletvekillerini belirledi. Şimdi sıra yeni sistemin yerli yerine oturmasına, ülkenin ve dünyanın karşı karşıya olduğu sorunlar için siyaset geliştirilmesine geldi. Sorunlar çok ama hiçbiri üstesinden gelinemeyecek gibi değil.
Bazıları zaten seçim öncesinde çözüm kıvamına gelmiş, bazıları da yönetilebilir hale dönüştürülmüştü. Belirsizlik ortadan kalktığı için sorunları yönetmek, çıkar ve beklentilerimize uygun bir şekilde çözülmesini sağlamak muhtemelen daha kolay olacak. Muhataplar çözümleri ertelemeye çalışmayacak, seçim sonrasında ortaya çıkmasını umdukları siyasi tabloyu beklemek zorunda hissetmeyecek.
***
Diğer yandan bazı sorunlar Türkiye’nin çözüm iradesinden ve beklentilerinden bağımsız olarak da seyrini sürdürecek, dünya siyasetinin bizi etkileyecek parametrelerini belirleyecek, küresel güç dengelerini değiştirecek, yeni krizler, gerilimler ve belki savaşlar yaşatacak. Ama aynı zamanda fırsatlar da yaratacak.
AB’nin kendi içinde yaşadığı dönüşüm, ABD’nin Kuzey Kore ve İran politikaları, Kudüs’e ilişkin tavrı bu tür yönetilmesi, müdahil olunması güç sorunların başında geliyor. Türkiye göç kontrolüyle AB’nin değişimi üstünde bir ölçüde etkili olabilse de dönüşümü kontrol edemiyor, etkilediğinden daha fazla etkileniyor.
Benzeri ABD’nin Kuzey Kore ve İran politikası için de geçerli. ABD’nin Kuzey Kore veya İran’a bakışını değiştirmemiz zor ve belki gereksiz. Fakat bu bakışın doğuracağı sorunlardan etkilenmememiz imkansız. Bu yüzden nükleer silahlanma, bölgesel, hatta küresel çatışma, yeni kutuplaşma risklerine karşı tedbir alamız giderek kaçınılmaz hale geliyor.
Kudüs ise biraz daha farklı. Kudüs sorununun seyri üstünde etkili olmamız mümkün ve aslında oluyoruz da. ABD’yi kararından vazgeçiremesek, Kudüs’e taşınan büyükelçiliğini tekrar eski yerine döndüremesek de, eylemle amaç arasındaki bağı zayıflatabiliyoruz, taşınma işleminin amacı olan Kudüs’ün statüsünün değişmesini önleyebiliyoruz.
Ankara, İslam Konferansı Teşkilatı’nın toplantıya çağırarak, BM Genel Kurulu’nun karar almaya teşvik ederek statüko sorununu gündemde tutuyor, işgalin “fetihe” dönüşmesini engelliyor. Bilindiği gibi Trump Yönetiminin hedefi Kudüs’te bir oldu-bitti yaratarak Filistin sorununun İsrail’in istediği gibi çözülmesini sağlamak, 1967 sınırları önkoşulunu ortadan kaldırmak.
Türkiye kurduğu koalisyonlar ve yaptığı çağrılarla bunun önüne geçiyor, Kudüs sorununa sahip çıkıyor. Doğu Kudüs’ün küçültülerek bir çözüm bulunmasına rıza gösteren Arap devletlerini kararlarını gözden geçirmeye zorluyor. Aynı zamanda kendisi için de siyaset yapabileceği, etkisini ve gücünü arttırabileceği bir zemin yaratıyor.
Türkiye’nin içine kapanması, sadece kendini doğrudan ilgilendiren PKK, Kıbrıs gibi sorunlarla ilgilenmesi de mümkün. Kudüs bizim değil Filistinlilerin, Arapların sorunudur diyebilir. Böylece belki daha az sorunla uğraşmak zorunda kalabilir. Ama iddiası olan, ağırlığı hissedilen, çıkarları ve beklentileri dikkate alınmak zorunda kalınan bir devlet olmaktan çıkar. Kaldı ki Kudüs Türkiye için kendi başına da önemlidir.
Çünkü Kudüs demek Filistin sorunu demektir. Çözümü bölgenin rahatlamasına, istikrara kavuşmasına yardımcı olacaktır. Türkiye bu soruna tarihi bağları ve aidiyeti yüzünden de kayıtsız kalamaz. Binlerce kilometre uzaktaki ülkeleri ilgilendiren bir sorun bizi tabii ki ilgilendirecektir. Özellikle de sorunun İsrail’i tatmin edecek şekilde çözümü için çabalar yoğunlaşmışken.
***
Hiç şüphesiz ki Türkiye bundan önce olduğu gibi bundan sonra da Kudüs soruna sahip çıkacaktır. Dikkat edilmesi gereken diğer çıkarlar ve ilişkilerle Kudüs sorunu arasındaki dengenin korunması, sorunun hukuki meşruiyet zemininde ve uluslararası örgütler çerçevesinde savunulması, savunulmaya devam edilmesidir. Unutmayalım ki Kudüs konusunda en güçlü olduğumuz alan hukuktur.
BM Genel Kurulu’nun 181 başta olmak üzere 194, 303, 2253, 11995 sayılı kararları, Güvenlik Konseyi’nin 242, 252, 267, 298, 452, 465, 476, 478, 2334 sayılı kararları, “corpus seperatum” rejimi, Milletler Cemiyeti Misakının 22’inci maddesi, 1947’de kurulan Filistin Özel Komitesi’nin raporu ve daha pek çok “veri” bize diplomatik etkiye tahvil edebileceğimiz imkanlar sağlamaktadır…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025
12.10.2025
8.10.2025
1.10.2025
10.09.2025