Merve Şebnem Oruç
Salı günü ABD'de başkanlık seçimleri var. Cumhuriyetçilerin adayı, adaylığını açıkladığında yarışı sona kadar götüreceğine kimsenin inanmadığı Donald Trump. Liberal demokrat dünya, dünya barışının ne kadar büyük tehdit altında olduğunu söylediyse de pek de kar etmedi ABD'li seçmene; Trump Cumhuriyetçi anketleri ve eyalet seçimlerini önde götürdü. Yükselen İslamofobi'yi ve yabancı düşmanlığını bir manivela gibi kullandı.
Demokratların adayı ise Hillary Clinton. Clinton ABD'nin ilk kadın başkanı olmaya hazırlanıyor. Başkan olursa Obama politikalarının devam ettiricisi olacak gibi, ama onun biraz daha şahini. Clinton'ın adaylığını koyduğundan bugüne Orta Doğu politikasına dair vaatlerindeki değişim dikkat çekici. Önceleri, Dış İşleri Bakanlığı döneminden tanıdığımız Clinton'ı hatırlatan şekilde, Obama'nın Suriye politikasını paylaşmadığını söylese de, Libya krizi ve e-mail skandalı ile üzerindeki baskı sonucu bugün PKK'nın Suriye uzantısı PYD'yi kast ederek 'Kürtleri silahlandıracağım,' deme noktasına gelmiş durumda. Obama'nın da açık destek verdiği Clinton'ın sağlık sorunları son döneme damgasını vurdu ama Amerikalı seçmen bunu ilaç lobisi gibi güçlü lobilerin bir kumpası olarak değerlendirebilir. Ama esas merak konusu ABD'nin bir kadını başkan yapıp yapmayacağı.
Anketler Clinton'ın Trump'tan önde olduğu iddia etse de, başa baş bir seçim sonucu ortaya çıkabilir ve kazanan açık ara galip gelemeyebilir. ABD tarihinin en kötü iki adayının yarıştığı seçim olarak şimdiden hafızalara kazınan başkanlık yarışı, FBI soruşturmaları, taciz, tecavüz gibi iddialar ve seviyesiz ithamlar arasında sona yaklaşıyor. Barack Obama ise, Beyaz Saray'da son günlerini yaşıyor.
ABD'den binlerce kilometre ötede yaşayan bizler de yeni gelenin gideni aratmaması temennisiyle nefeslerimizi tutmuş, sonucu bekliyoruz. ABD dış politikalarının gelen başkana göre şekilleneceğini düşündüğümüzden değil, aksine başkanların zaman içinde belirlenen politikaya göre şekillendiğinden eminiz. Hesap ettiğimiz, yeni başkanın 'üst akıl' diye tabir edilen mekanizmaya direnme süresi. Trump, o akla direnme noktasında sanki biraz daha ümit vaat ediyor; Clinton ise çoktan tutsak olmuş gibi görünüyor. Velhasılıkelam, tüm Orta Doğu'yu bombalamayı, Müslümanları ABD'den sınır dışı etmeyi vaat eden bir adamla, Obama döneminin devamı olan, FETÖ'den kampanyasına maddi destek alan ve PYD'yi daha çok silahlandırma sözü veren bir kadın arasına sıkışmış vaziyetteyiz. Anlayacağınız durum kötü.
Obama'nın iç politikalarının ne derece büyük bir başarı olduğu dahi tartışılır ancak özellikle son dönem dış politikalarına baktığımızda, başarısızlığın mağdurları olarak, ABD'nin ilk siyah başkanının döneminin, vaat ettiği hayaller ve geride bıraktığı enkaz karşılaştırıldığında ne büyük bir fiyaskoyla sonuçlandığını görebiliriz. Irak Savaşı'na karşı politikalarla yola çıkıp Irak'ı mezhepçi bir başka savaşın içinde telef etmekten tutun, 'Filistin-İsrail' barışı için çabalıyor görünürken Orta Doğu'yu iç savaşların içinde iç savaşların yaşandığı bir yangın yerine çevirmeye, gerçekten de 'kaş yapayım derken göz çıkarma' üstadı çıktı Obama. İran'ı küresel pazarın içine sokma hamlesi ve imzaladığı nükleer anlaşma, kağıt üzerinde bir başarı gibi gözükse de fiili olarak İran'ın Şii hilalini tamamlamasına verilmiş koca bir Washington desteği oldu. Çin ve Rusya gibi kırk yıllık düşmanlarla buzları soğutma hamleleri, 'akıllı diplomasi' dedikleri arkadan dolanmalarla kızgınlıkları daha da artırdı ve dünyayı bir kaç kez 'Soğuk Savaş'ın eşiğine getirdi.
Öte yandan Küba'yla normalleşme Rusya'ya karşı jeostratejik bir adımdı, ya da iklim değişikliği hassasiyeti, gelişmekte olan ülkeleri tehdit edecek yeni yaptırımların habercisiydi. Özgürlükçü maskesinin ardında, siber istihbarata, telefon dinlemelere, siber gözetleme faaliyetlerine yaptığı dev yatırımlarla birey hak ve özgürlüklerini istismar eden bir adam vardı. Irak ve Afganistan'dan Amerikan askerlerini çekti çekmesine ama ajanlarını ve insansız hava uçaklarını geride unuttu. Orta Doğu daha bu kadar paramparça hale gelmemişken dahi Yemen'de, Irak'ta, Afganistan'da, Pakistan'da öldürdüğü yüzlerce sivili savaş zayiatı olarak görmekle yetindi.
ABD onun döneminde güya Orta Doğu'dan çıkıyor, Asya Pivot stratejisiyle Asya Pasifik'e yerleşiyordu; ikisi de olmadı. Orta Doğu'yu, özellikle iki ileri bir geri giden ve kaosu sürdürüp yaymaktan başka bir amacının olmadığını düşündüren Suriye politikalarıyla bir kan gölüne çevirirken buraya yeniden Amerikan askerlerini göndermedi ama, PYD gibi terör örgütlerini meşru ortak yaparak gayrinizami yapıları kendi çıkarına çalıştırmada, ABD adına çıtayı bir hayli yükseltti.
Terörle ve spesifik olarak el Kaide'yle mücadelede, ABD çıkarları adına tek başarısı Usame bin Ladin'in öldürülmesi olsa da, Daiş ve Boko Haram gibii el Kaide'ye bağlı olarak ortaya çıkan ama daha sonra merkez el Kaide'den daha güçlü ve daha tehlikeli hale gelen örgütler onun zamanında büyüdü, güçlendi.
Washington İran gibi ülkelerle aşırı düşmanlıktan yeni ve garip dostluklara doğru yol açarken, yine Obama döneminde, Türkiye, Suudi Arabistan ve hatta İsrail gibi eski dostlarıyla arasını bozdu. Türkiye'nin içeriden ve dışarıdan kıskaca alındığı terör sarmalı da onun zamanında oluştu. ABD'nin FETÖ'ye ev sahipliği yapmasından tutun, PKK'ya PYD'ye verdiği 'ortaklık' payesi üzerinden sağladığı meşruiyete ve Daiş'in büyüyüp gürbüzleşmesi için oluşturduğu ortama, bugün yaşadığımız her sıkıntıda doğrudan parmağı var Obama yönetiminin.
Yani, ABD'nin ilk siyah başkanı hoş gelmişti, ama hiç de hoş gitmiyor. Umutla karşılanmıştı, şimdi adı buralarda öfkeyle anılıyor. Obama denince akla Suriye, yüzbinlerce insanın kanı ve milyonlarca insanın dramı geliyor. Haliyle insan düşünmeden edemiyor. George W. Bush Irak'ı mahvetti, Obama da Suriye'yi... Acaba sıradaki ABD Başkanı nereyi, nasıl mahvedecek?
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018