Mümtazer TÜRKÖNE
Hem 38 yıl sonra, hem de artık yaşamayan biri hakkında. Ünal Osmanağaoğlu'nun, 7 defa idam cezası aldığı Bahçelievler Katliamı davası, 2009 yılında AİHM'den “adil yargılanma” hakkına uyulmadığı için bozulmuştu.
Önceki gün, Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi davaya son noktayı koydu ve beraat kararı verdi. Ünal Osmanağaoğlu iki sene önce hayata veda etmemiş olsaydı, hakkında verilen bu kararı görmek ona da nasip olacaktı. Sonuç sadece hakkın değil, hakkın peşini bırakmayan vârislerinin, özellikle kardeşi Tamer'in eseri. Bu kadar uzun soluklu bir davayı takip etmek, vefatından sonra bile pes etmemek ve bir hatırayı temize çıkarmak az şey değil; tek başına onun masumiyetinin ve uğradığı haksızlığın-zulmün büyüklüğünün de bir delili olarak kabul edilmeli.
Bu kararın, kendi şablonları, hükümleri ile mesut-bahtiyar yaşayanları rahatsız etmesi normal karşılanmalı. Deliller ve muhakeme süreci hakkında en küçük bir fikri olmayanlar, ezberlenen, tekrarlanan ve herkesi rahatlatan bir inanca dönüşen hükümlere sarılıyor. Ünal Osmanağaoğlu, hiçbir zaman bu katliamda rol üstlendiğini kabul etmedi; hakkındaki idam kararları başkalarından işkence altında alınan ifadelere dayandırıldı. 12 Eylül mahkemelerinin zulmü ile hayatı kararanlar, bu dava söz konusu olunca küçük bir şüpheye bile düşmediler. 12 Eylül öncesi kan deryasının sembolü haline gelen Bahçelievler Katliamı için boyu-posu yerinde bir fail gerekiyordu. Rahmetli hazırlanan ve hemen satın alınan bu sahnenin ortasında sorgusuz sualsiz infaz edildi.
Haksızlıklar bununla da kalmadı. İsnat edilen cinayet suçundan hüküm giyen bir solcu ile sağcı arasında adaletin terazisi farklı işliyordu. Beş sağcıyı öldürmüş bir solcu, örgüt suçundan sadece bir tane idam cezası alırken, sağcı her cinayet için ayrı idam cezası alıyor ve toplamına mahkum ediliyordu. Ünal Osmanağaoğlu bu yüzden yedi ayrı idam cezası almış, muadili solcular infaz yasası ile ağırlaştırılmış müebbede çevrilen bu cezayı tamamlayıp çok erken tarihte dışarı çıkmıştı. Aynı düzenleme ancak 2012'de Ünal Osmanağaoğlu'na özgürlük getirebildi. Kim bilir, adalet gecikmeden işleseydi sağlığı hapishane şartlarında belki bu kadar bozulmayacak bugün hâlâ yaşıyor olacaktı. Bir insanın masumiyetini ispatlayamadan bu dünyadan ayrılması ne kadar acı.
Ünal'ın başına gelenler, beni sadece bir döneme damgasını vuran bir olayın sembol ismi olduğu için ilgilendirmiyor. Ünal benim arkadaşımdı. Ankara'da Site Yurdu'nda 1976-77 yıllarında, o Hukuk'ta ben Mülkiye'de okurken sabahlara kadar süren muhabbetlerimiz olurdu. Pırıl pırıl bir zekâsı, yaşına göre hepimizi aşan fikir-kültür birikimi ve tabii hepimize heyecan veren idealleri vardı. Sakin ve olgun tabiatının gizleyemediği potansiyelinden etkilenirdim; onu dinlerken hep, “kesin ilerde Türkiye'ye yön veren çok önemli bir fikir adamı olacak” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Yıllar yıllar sonra Bandırma Cezaevi'nde ziyaretine gittiğim zaman da aynı Ünal ile karşılaşmıştım. Dışarı çıkma umudu olmadığı halde düzenli bir şekilde kitap okuyor, memleket ahvalini takip ediyor, üstelik ne fiziken ne de ruhen hapishane şartlarına teslim oluyordu. Yarım bıraktığı Hukuk fakültesini bu şartlarda tamamladı. Çıktığında ise sanki cezaevine hiç girmemiş gibi çevresini ve hayatını planlamaya girişti.
Bahçelievler Katliamı, 80 öncesini bütün vahşetiyle resmeden, yakın tarihin en büyük trajedilerinden biri; ama bir trajedinin büyüklüğü kimseye masum insanların hayatını söndürme hakkı vermiyor. 80 öncesi kardeş kavgasına da, Ünal'ın hikâyesine de, bu memleketin en nitelikli en yetenekli gençlerinin gök ekin gibi biçilmesi olarak bakmak gerekiyor. Ölenler yaşasaydı, kalanların hayatı söndürülmeseydi, inanın Türkiye bugün bambaşka bir ülke olurdu.
Masamın karşısında Ünal'ın cezaevi ziyaretinde hediye ettiği, kürdandan yapılma bir Ankara evi maketi duruyor. O makete bakıp, bu ülkenin kendi evlatlarına yaptığı zulmü hatırlıyorum. Zulme ortak olanlar da biraz ezberlerini bozsunlar artık.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025