Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
Vatanperver katil
12.05.2025
196
Türkiye’nin “ezeli” diyebileceğimiz ideolojik bölünmesinde AKP’nin yanından ayrılmayacak, seçim kazanmak için yapacağı her türlü hileyi, zorbalığı destekleyecek bir kesim olduğunu biliyoruz. Ama bir noktadan sonra, “Bu kadarı fazla” diyecek kitleler yok mu? Bence var ve sayıları da gitgide artıyor

Özgür Özel’e saldırı pek çok yazarın dikkatini çekti, birçok makalenin konusunu oluşturdu. Dikkat çekmeyecek gibi değil zaten. Bu ilginin devam etmesi ve ortaya birtakım yeni bilgiler çıkması umulur. Şu anda bilinenler yeterince vahim. Öncelikle Özel’in arabasına polis şefinin uyguladığı tarife son derece düşündürücü.

Saldırıyı gerçekleştiren zat, Selçuk Tengioğlu, polise ifadesini vermiş; bu ifadede kısaca kendisinin bir “vatanperver” olduğunu, Özgür Özel’e saldırmasının bundan kaynaklandığını söylemiş. Söylememesi şaşırtıcı olurdu. Bu tür şiddet düşkünü, saldırgan kişiler genellikle “vatanperver” olurlar. Vatan sevgisinden Kılıçdaroğlu için “yakın!” diye bağırırlar, bu sevginin çokluğundan Özgür Özel’e saldırırlar.  Vatan için yapmayacakları yoktur.

Koşullar öyle biçimlenmişse suç işlerler; bu Selçuk Bey’in yaptığı gibi. Genellikle onların bu eyleminden hoşnut olan insanlar da vardır hamdolsun, memleket “vatanperver” dolu. Bunların eli kalem tutanları “vatanperver” saldırganı öven -yaptığını yapmaya özenen- yazılar yazar. Kamuoyuna onları “kahraman” olarak gösterirler. Bu son olayda onlar da eksik değil.

Ancak, siz bunu seven ve savunan cephenin adamı değilseniz, bu olayları ve faillerini nasıl değerlendirirsiniz? Çünkü bu “failler”, çok zaman, öyle pek “sevimli” insanlar olmayabiliyorlar. Selçuk Tengioğlu da sanki böyle biri… İki çocuğunu öldürmüş bir adamdan söz ediyoruz!  Bu kurbanlarının kendi çocuğu olması, olmaması önemli sayılmayabilir. “Adam öldürmek” başlı başına feci bir olay. Buradaki “protagonist” iki insanın hayatına son vermiş. Ama bu iki insanın kendi çocukları olması gene de unutulacak, gözden kaçırılacak bir şey değil.

AKP iktidarında Türkiye tarihinin çok özel bir evresinden geçiyor. Gerginlik bayağı ileri derecelerde. Bizzat iktidarın çabalarıyla toplum ikiye bölünüyor. Bu iki kampın ilişkileri gün geçtikçe daha düşmanca bir renk alıyor. İktidar durmadan ateş tazeleyerek muhalefeti “kriminalize” etmeye çalışıyor. Amacı görünen o ki, büyük bir suç uydurarak muhalefetin seçime girmesini, en azından inandırıcı bir kadroyla girmesini önlemek. Bu amaçla yaptığı vahim usulsüzlükleri kamufle etmeye de çalışmıyor. Bunun böyle olduğunu toplumun görmesi, anlaması da umurunda değil.

Türkiye’nin “ezeli” diyebileceğimiz ideolojik bölünmesinde AKP’nin yanından ayrılmayacak, seçim kazanmak için yapacağı her türlü hileyi, zorbalığı destekleyecek bir kesim olduğunu biliyoruz. Ama bu destekçiler çoğunluk mu? Bir noktadan sonra, “Bu kadarı fazla” diyecek kitleler yok mu? Bence var ve sayıları da gitgide artıyor. İki çocuğunu öldürmüş “vatanperver”le aynı safta yer almak “bütün” AKP sempatizanlarını mutlu eder mi? AKP sempatizanı olmanın böyle olanların taşımak durumunda kalacağı vicdan yükünü hafifletir mi? Hafifletebilir mi?

Yirmi küsur yıl önce seçimi açık farkla kazanarak iktidar olan AKP ile bugünkü AKP arasında büyük bir farklılaşma var. Sanırım şu aşamada AKP içinde bunu gören ve bundan ötürü acı duyan AKP’liler var. Var ama yürürlükte olan koşullarda ses çıkarmamayı tercih ediyorlar.  Bunca yıldır iktidara susamış bir siyasi çizginin militanlarından, taraftarlarından söz ediyoruz.  Bunca yıl sonra bu çizgi bu iktidarı kaybederse (ki kaybetmesi “kuvvetle muhtemel”) “Bundan ben sorumlu olmamalıyım” diye düşünenlerin varlığından şüphem yok, ama bir çoğunluğu hala oluşturduklarına inanmıyorum.

Dolayısıyla Türkiye’nin “muhataralı” durumu devam ediyor. 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar