Mustafa Öztürk
Din, devlet ve siyaset arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Simbiyotik (birbirine muhtaç yaşama veya ortakyaşam zorunluluğu) nitelikli bu ilişkide devlet ve siyaset belirleyici role sahip olup din ve tedeyyünü (dini benimseme) kendine uygun kalıba veya değişen şartlara göre kalıptan kalıba sokar. Sami kültür havzasındaki üç ana akım dinden en kıdemlisi olan Yahudiliğin “Ahd-i Atîk” (Tanah) diye isimlendirilen kanonik kutsal kitaplar koleksiyonuna göz atıldığında, bu kitaplarda din diye anlatılan pek çok şeyin İsrâiloğulları ve Yahudilerin siyasi ve sosyal tarihindeki sorunların din diline tercüme edilmesinden ibaret olduğu gerçeğiyle karşılaşılır. Mesela, Tanah’ın altıncı kitabı olan Yeşu’da Hz. Musa’nın vefatından sonra İsrâiloğulları’nın Kenan topraklarına girişi ve Yûşâ (Yeşu) önderliğinde Kenan topraklarının korkunç bir vandallıkla ele geçirilip taksim edilmesi anlatılır. Tanah’taki pek çok kitapta olduğu gibi Yeşu’da da Rab Yehova savaşkan bir kabile şefi veya siyasi lider gibi tasvir olunur. Yahudi geleneğindeki “seçkin millet” ve “Tanrı katında imtiyazlılık” gibi inançlar da esas itibariyle birer teo-politik kurgudur.
Yahudilikteki “etnik seçkinlik ve üstünlük” fikrinin kurumsal yapıya (seçkin ve üstün anlamını taşıyan Eklessia/Kilise) transfer edildiği Hıristiyanlıkta Kilise “kutsal”, “Katolik” (evrensel) ve “apostolik” (havâri referanslı) gibi vasıflarla tanımlanır; fakat tarihsel tecrübe Kilise’nin kurumsal olarak mutlak ilahi otorite ve hükümranlığı temsil iddiasıyla din/diyanetle meşguliyetten ziyade, siyasetle düşüp kalktığı ve bir bakıma başkanlık sistemine benzer bir devlet aygıtı gibi çalıştığı gerçeğini ortaya koyar. İşte Papalık ve adı üstünde Vatikan Devleti, asırlardan beri mıh gibi orada duruyor ve geçmişte olduğu gibi bugün de din kisvesi altında basbayağı siyaset yapıyor. Ortaçağ Avrupa’sında “Otuzyıl Savaşları” diye bilinen mezhep savaşlarının akabinde imzalanan Westfalya/Münster Antlaşması da Kilise ve papalık ile devlet ve siyaset arasındaki simbiyotik ilişkiye dair çarpıcı veriler sunar. Mesela, bu antlaşma metninde yer alan “seculeriser” (seküler) kelimesi Katolik kilisesi ve kardinallerin hükümranlık hakkına isyan bayrağı çeken kitleyi tanımlar.
Hristiyan gelenekteki Katolik kilisesi ve papalığın devlet ve siyasetle ortakyaşam ilişkisi İslam geleneğinde dinîlik kisvesine büründürülen “hilafet” (halifelik) kurumunda da mevcuttur. Hilafet gerçekte Seyyid Bey’in 1924’te TBMM’deki konuşmasında ifade ettiği üzere dinî değil, dünyevi ve siyasi bir kurumdur. Fakat genelde İslam kültüründe, özelde Osmanlı geleneğinde din ile devlet ve siyaset her zaman simbiyoz/ortakyaşam ilişkisiyle var olmuş ve bu tarihsel gerçek en güzel ifadesini “din ü devlet, mülk ü millet” klişesinde bulmuştur. Daha açıkçası, “din ü devlet” (din ve devlet) Osmanlı resmi söyleminde devlet katından sâdır olan fermanlar ve icraatları meşrulaştırmak için çok sık başvurulan bir formül olmuştur. Bu formülde her ne kadar din ile devlet iki ayrı referans mercii gibi sunuluyor görünse de, aslında burada birbirine eşit iki değer değil, değerler hiyerarşisi söz konusudur. Yani bu hiyerarşide aslî değer din değil, devlet ve devletin bekasıdır. Dolayısıyla din de devletin bekasına ve ulvi çıkarlarına hizmet etmekle nisbî değer kazanır. Bu noktada devlet her zaman gerçek şampiyon, din ise gönüllerin şampiyonu olarak konumlanır.
Gelinen bu noktada günümüz Türkiye’sinden spesifik bir örnek vermek gerekirse, birkaç gün önce gökten düşen taş gibi ülke gündemine düşen yeni anayasa tartışmasında 1921 anayasasına atıflar yapılması üzerine profesör unvanlı Ayasofya baş imamı “1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslam’dı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün” diye tweet atarken, dinî hassasiyetle konuşuyor gibi görünse de haddizatında devlet katından sâdır olmasını ümit ettiği siyasi ve ideolojik bir operasyonun fitilini ateşlemeyi hedefliyor. Kaldı ki baş imam olarak görev yaptığı Ayasofya da İstanbul fethedildiği günden beri dinden ziyade, devlet ve siyasi egemenlik mevzusu olma özelliğini koruyor.
Bu bağlamda kurumsal din, devlet, siyaset arasındaki simbiyotik ilişkinin toplum üzerinde mutlak egemenlik kurmanın ve dahi akıl sağlığını dumura uğratarak din adı altında insanları hurafeye bağımlı kılmanın en etkili formüllerinden biri olduğu hususunda Spinoza’nın “Teolojik-Politik İnceleme” adlı eserinin giriş kısmındaki tespitlerden kısa bir fragman aktarmakta fayda vardır. “Kalabalığı yönetmek için hurafeden daha etkili bir şey yoktur” diyen Spinoza din maskesi altında krallarına/hükümdarlarına tanrı gibi tapınmayı mümkün kılmak için dinin akıl, fikir ve eleştirel düşünceden büsbütün azade kılınmış şekilde salt ibadetler ve ritüellerle donatıldığından söz eder ve bu konuda Türklerin (Not: Spinoza’nın “Türkler” kelimesine yüklediği anlam, “Kalın Türk” İsmet Özel’in “Türk demek Müslüman demektir” şeklindeki teziyle örtüşür mahiyettedir) çok başarılı bir performans sergilediklerine dikkat çektikten sonra şöyle devam eder:
“Türkler tartışmayı bile küfür sayar ve her insanın kişisel yargısını öylesine çok önyargının boyunduruğu altına alırlar ki bir kuşkuyu dile getirmek için bile olsa sağlıklı akla zihinde hiçbir yer bırakmazlar… Monarşik yönetimin en büyük sırrı ve tüm çıkarı, insanları aldatmakta ve onları dizginlemesi gereken korkuya din maskesi takmakta yatar. İnsanlar böylece sanki kurtuluşları için savaşıyormuşçasına, köleleşmek için savaşırlar. Tek bir adam kibirlenebilsin diye kanlarını ve canlarını vermeyi bir utanç değil de en büyük onur sayarlar. Ama tersine, özgür bir devlette bundan daha uğursuz bir şey ne hayal edilebilir ve ne de deneyimlenebilir.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2021
15.05.2021
8.05.2021
1.05.2021
24.04.2021
17.04.2021
3.04.2021
20.03.2021
14.03.2021
27.02.2021