Namık ÇINAR
Ben onu bunu bilmem. Bütün bu olup bitenlerin tek bir mânâsı vardır, bana göre. Bu ülkenin seçkinlerini cezalandırmaya kalkmak, öyle canınızın çektiğinde yapabileceğiniz işlerden olmadığı gibi, karakalabalıkların temsilcileri olarak seçtiklerinizin de harcı değildir. İyice sokun kafanıza bunu. Eğer şimdi anlayamazsanız, korkarım bir daha hiç anlayamazsınız.
Babanızın çiftliği mi sandınız burasını? Asarız, keseriz, şöyle yaparız, böyle yaparız!.. Seçim meydanlarında, şurada burada heyecanla sarfedilmiş, hep yapılagelen ancak kıymeti harbiyesi de olmayan, geçersiz söylemlerdir bunlar. Ne siz, ne size benzeyen başkaları, onlara has tedbirleri onlara karşı silah gibi kullanarak; Türkiye’nin kremasındakileri öyle aklınız sıra kulaklarından tutarak atabileceğinizi mi umdunuz kodeslere, haa?
Hesap sormakmış, eşitlikmiş, adaletmiş… feriştahınız gelse, lâf bunlar lâf; Türkiye burası! Hâttâ elinizden kayıp, kaçınılmaz olarak hapse düşseler dahi, sonunda tırım tırım villa gibi cezaevi aramak zorunda kalırsınız, böylelerine.
“Türkiye’de siyasal bir aktör olarak ordu ve bir yönetim tekniği olarak militarizm, birbirini izleyen darbeleri müteakip inşa ettiği Milli Güvenlik Devleti formunu yapısallaştırmayı, kitleleri zapturapta almak için Askeri Yönetim Biçimini olağanlaştırmayı, İdeolojik ve Kültürel Militarizmi gündelik hayatın bir parçası olarak yaygınlaştırmayı” bütünüyle becermiş ve ruhlarımıza sindirtmiş bulunmasına karşın, yapabileceğimizi sandığımız bir anda, biz de onu tasfiyeyi beceremedik, gördüğünüz gibi.
Gün geldi dünyanın her yerinde, Almanya’da, İtalya’da, İspanya’da, Yunanistan’da, Arjantin’de; daha sonra Bulgaristan, Romanya ve çoğu sosyalist ülkede; şimdilerde kaş-göz yararak da olsa Arap dünyasında, Mısır’da, Cezayir ve Libya’da, Irak’ta, Suriye’de bir şekliyle hesaplaşıldı da, burada olmadı ve olamayacağı ortaya çıktı, yazık ki. Oysa bu safhalardan geçilmeden, hesaplaşmalar yapılmadan demokratik de olunamayacağı kavranamadı gitti, bir türlü. Yetmiş beş milyon, darbe davalarıyla yattık, şike davalarıyla kalktık; gene biz, gene biz kaybettik, onlar kazandı, her seferinde olduğu gibi.
Yasalarda olsun, yargı yerlerinde olsun, meğer sorunlar varmış. Yaa, öyle mi? Vah vah! Günaydın, o zaman size. Karakalabalıklar ömür billâh yaşıyorlardı bunu, hâlbuki. Buralar başından beri demokratik değildi ki zaten.
Ne ki kendilerine karşı, demokrasi içinde imişiz gibi nispeten çekine çekine hareket edilen ve şöyle ya da böyle titiz muameleye çalışılan, ama sizin mazlum gibi göstermeye kalktığınız o darbeciler, kırk yıllık faşistliklerini yığınlara uygularlarken, neredeydi aklınız? Yargılanan değil de, yargılayan irade güçlü olsaydı, böyle mi olurdu sonucu?
Başarılı dezenformasyonlarla öyle bir taktik uyguladılar, halka karşı işlenmiş dünyanın en ağır suçlarını öylesine örttüler ve yargı alanında oldum olası varolan kusurları öne çıkarmayı öylesine becerdiler ki; sanırsın bir sürü masum ve saygıdeğer adamı âdetâ işkence ederek mahpuslarda çürütmeyi kafaya koymuş ceberut bir hükümetle, onun şakşakçıları gibi duran birtakım intikamcı gericilerden, çok bilmiş aklıevvel liberallerden ve geçmişin durağan solculuklarını aştıkları görülmeyip AB’nin anlamsız yere hayranı sanılan birkaç zibididen oluşan bir koalisyon manzarası kondu, sonunda kamuoyunun önüne.
Son elli yılda dünyanın en sık darbe yapan ordusuna, bari azıcık olsun ihtiyatla yaklaşabilmek için bir parçacık tereddüde bile yer vermeyerek, operasyonun bu tarzda gerçekleşmesine canhıraş çalışmış olan politikacı, hukukçu, gazeteci ve üniversite hocası gibi kimi siviller, sonucun elde edilmesinde baş rol oynamışlar, örneğin çıktıkları Tv’lerde “darbe oldu da biz mi görmedik” diye alay ederlerken, faşizmden yana bayrak sallamışlardır.
Bu adamların yargılanmamaları, neticesinde de ceza almamaları için bin dereden su getirmişler, oldum bittim varolan hukuki sorunları bahane ederek ve öne çıkararak, ilk kez köşeye kıstırılmış olunan askerî vesayet ve darbe erbabını, gargaraya getirip kurtarmaya başlamışlar, yavuz hırsız kesilip ev sahibini bastırmışlardır.
Buranın, darbe yapanları yargılayıp cezalandırabilecek bir ülke olmadığı bütün açıklığıyla görülmüştür.
Üstelik bunu, sözde en güçlü ve en kararlı görünen AKP üzerinden realize ederek, ona tükürdüğünü bir güzel yalatmışlardır ki; kulaklara küpe olsun ve bir daha hiç kimse yeltenip de boyundan büyük böylesi işlere kalkışmasın.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek, karambolde çıkarılan o kararlar için hükümete destek olacak şekilde,“umarım yeni düzenlemelerin mesajı alınmıştır” diyerek, mahkemelere davaların peşini bırakmaları sinyalini vermeyi de ihmâl etmemiştir.
Çünkü iklim dedikleri şey başka olup, o yasalarda yazmaz. Ama hiç kuşkunuz olmasın, meclis açılana kadar üç-beş aya kalmaz herkes tarafından öğrenilir.
Bu, hep birlikte yürütülen bir operasyon olup, sadece Kürt problemlerine özgü olanlar eskide bırakılmış, ona el sürülmemiştir.
Geçenlerde bir Tv’de, artık onbaşıların bile daha sağlıklı baktığı meseleleri, bana bulaşmasına fırsat vermeden tartışmaya çalıştığım emekli bir generalden dinledikçe, “neden benim gibi subayları atmış, onun gibi olanları da general yapmış” olduklarını yeniden hatırlayarak, içimden acı acı güldüm ve bu ülkenin değişmemesine yol açan direncin, değişmesini isteyen dinamikten hâlâ daha güçlü olduğuna üzülerek karar verdim.
[email protected]
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kendi ayak izlerini görmek, boşuna heveslenmektir
11.05.2022 - Emperyalizm
24.03.2022 - Hoparlörden ezan ve linç
6.02.2016 - Bugün için artık yapacak tek şey var
30.05.2016 - Darbe plânları yasal mevzuata uygundur!
24.05.2016 - Liberalizm, demokrasinin öteki adıdır!
13.05.2016 - Ne durumdayız?
10.05.2016 - Kut’ül Amare kahramanı (!) aslanlar aslanı Engin Ardıç
8.02.2016 - Kut’ül Amare yahut en son yoksul kandırma numarası
3.02.2016 - Demokrasi mi, askerî veya dinî faşizm mi?
29.04.2016
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Ad Soyad Giriniz...
gecbile kalindi yanliz odegil olayi destekleyen basbakanin bile istifasi gerekir bekliyoruz
Ad Soyad Giriniz...
acilen
Ad Soyad Giriniz...
bir dakika dahi beklemeden