Osman CAN
“Oksimoron!” diye itiraz ediyor Türk solunun güzide temsilcileri. Öyle ya, devrim ile muhafazakârlık bir arada olabilir miymiş?
Dünya tarihinde esaslı yeri olan devrimler içinde “sol” etiketli olanların listesi pek kabarık. Hakkını yemeyelim. Afrika ve Latin Amerika’daki küçük çaplı olanları bir kenara bırakırsak, Sovyet Devrimi, Çin’de Mao Zedong kültür devrimi, Kamboçya Kızıl Kmerler solun gurur hanesinde üst sıralarda yer almakta.
Bu devrimlerin dünya tarihinin gördüğü en büyük kıyımlara yol açmış olması, ideolojinin parıltısı ve kutsiyeti nedeniyle sol için çok da anlam ifade etmiyor, sol devrimler hâlâ idealize edilebiliyor. “Sol” ve “devrim” kavramının olumlu bir bağlamda yan yana gelmesine engel oluşturmuyor. Maksimalizm ve idealizm her daim, yıkımlardan pirüpak sıyrılmaya imkân sunuyor. On milyonlarca insanın canına mal olması, devrim romantizminin yaşattığı tatmini asla gölgelemiyor. “Hümanizm” bayrağı hiç kimseye kaptırılmıyor.
Türk solunun ittihatçılık ve Kemalizm ile iç içeliği, bu topraklarda yüzyıllık yıkım ve katliamlara rağmen devrimci romantizmi ve estetizasyonu engellemiyor. İlericilik sadece bu geleneklere hasrediliyor. Böyle olunca da “muhafazakâr devrimci” nitelemesine dudak bükülebiliyor, oksimoronlukla etiketlenebiliyor.
Veyahut Engels’in “toplumların sosyal ve siyasal yapılarında değişiklik meydana getirmeyen devrim” tanımlamasıyla aşağılanabiliyor veya Maurras’tan ödünçle “devrime karşı kararlı ve iyi organize olmuş bir azınlığın reaksiyonu anlamında karşı devrim” olarak etiketlenebiliyor. Ardından Mohler’in kavramı, iki dünya savaşı arasında Almanya’yı nasyonal sosyalizme götüren siyasal gelişmeler için kullanmasından alınan cesaretle iyice şeytanlaştırılabiliyor.
***
Beşir Atalay’ın geçenlerde Washington’da katıldığı bir programda AK Parti için “muhafazakâr devrimci” nitelendirmesi Türk solunun ve kendini kültürel olarak “solda” tanımlayan seçkinci bir kesim tarafından aynı muameleye tabi tutuldu.
Oysa devrimi “sosyo-ekonomik ve siyasal yapılarda köklü değişim” olarak nitelendirirsek dünya tarihine sol ve Kemalist romantizmin dışından bakabilme ve farklı tablolar görebilme imkânı da elde edebiliriz.
Tüm sol devrimleri devrim olarak kabul edelim ama bu devrimler sonucunda kurulan rejimlerin çöküşü de devrimdir. Üstelik bu ikinci devrime yol açanlar az muhafazakâr değildi. Ve daha fazla özgürlük, katılım ve demokrasi sağladı.
Solun romantize ettiği devrimlerin tamamı ise ölüm, yıkım ve büyük altüst oluşlara yol açtı ve ardından diktatörlükler inşa edildi. Bu diktatörlüklerin 80 yıllık bilançoları 50 milyonu aşkın insanın ölümü, ekonomik yıkım, toplumsal referansların tüketilmesi ve nihilizm oldu.
Sol ve Kemalist siyasal hareketin Türkiye’de yüceltip romantize ettiği devrimin bilançosu da ortada. Bu devrimin ittihatçılıkla başlayan serüveninin, 1915 felaketine, Dersim katliamına, pek çok darbelere ve gayri insani sonuçlara yol açtığı inkâr edilemez.
Geçtiğimiz on iki yıllık süreçte Türkiye toplumunun sosyo-ekonomik yapısında esaslı değişimler yaşandı. Bu değişimlerin ifadesi olarak da anayasal düzeyde pek çok değişiklik meydana geldi. Siyasal sistemin tümden değişmesi artık kaçınılmazlaştı.
Totaliterlik ile otoriterlik çizgisinde gidip gelen, vesayetçiliği kesin olan bir sistem sabırlı ve kararlı politikalarla, bedeller ödenerek ama bedeller ödetmeden, şiddet uygulamadan, toplumsal onaydan taviz vermeden, özgürlüklerin önünü açarak, refahı artırarak, toplumun küresel iddiasını güçlendirmek suretiyle değişiyorsa, devrimden söz etmek kaçınılmaz. Bunun aktörü de romantikler veya jargon hümanistleri değil.
“Muhafazakâr devrimcilik” ifadesi tartışılmayı hak ediyor.
Buna dudak bükenler herhalde reklam filmlerinin anakronik ve gerici karakterleri olmaktan kurtulamayacaklar.
Batı’daki gibi…
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015