Pelin CENGİZ
Gezi Parkı direnişinin en sıcak günlerinde Cihangir’deki bir duvara büyük harflerle yazılmış, “Devrim televizyonlardan yayınlanmayacak” cümlesi, içinden geçmekte olduğumuz zamanların kısa özeti gibi. Küresel isyan çağının tam orta yerindeyiz. Artık isyanlar, televizyonlar, radyolar duyurmadan, gazeteler yazmadan önce tweetleniyor, sosyal medya platformlarında paylaşılıyor, bloglara konuyor, Youtube gibi video sitelerinden izleniyor.
Occupy, Indignados eylemlerinde, İran’da, Arap Baharı ayaklanmalarının yaşandığı ülkelerde, sosyal medya isyanların örgütlenmesinde, haberleşmede ve yanlışların açığa çıkarılmasında ciddi şekilde rol oynadı. Bunun benzer bir örneğini Gezi direnişi sırasında yaşadık. Mısır’daki, Tunus’taki eylemleri an be an yayınlayan Al Jazeera gibi yayınları istisna tutarsak, eliniz önce kumandaya değil de, mobil cihazınıza ya da bilgisayarınıza gidiyorsa, artık başka bir dünyanın kapısından geçiyorsunuz demektir.
Mesele, sosyal medyanın yaygın kullanılıp kullanılmaması değil, dünyanın farklı yerlerinde kendini ifade etmek isteyen ancak, dinlenmediğini, dikkate alınmadığını hisseden kesimlerin, “biz de buradayız” demek için sosyal medyayı araçsallaştırmasıdır. Bizi anlık bilgiye ulaştıran bu deryalar, tabii hızla erk sahiplerinin de dikkatinden kaçmadı. Düşünün ki, bu memlekette Başbakan Erdoğan, “baş belası” diye nitelediği Twitter’ı, sosyal medyayı, topyekûn interneti ve internet medyasını sansürlemek için yasal düzenleme yapıldı. Düşünün ki, muhalefetin açıklamalarına yer veren medya grubuna ayar çekildi, medya, “liderinden” icazet almadan kalem oynatılamaz hâle getirildi. Düşünün ki, bu ülkede bir gazeteci Başbakan’ı eleştiren tweetler yazdığı için apar topar sınırdışı edildi.
Demokrasi sınavı da tam burada başlıyor. İnsan hakları izleme örgütü Freedom House’un 2013İnternet Özgürlüğü Raporu’nda Türkiye, internet özgürlüğünde kısmen özgür ülkeler arasında. 60 ülke arasında 38. sırada yer alan Türkiye’nin özgürlük endeksi puanında belirgin bir düşüş var. Siyasi sebeplerle sitelerin engellenmesine, internet kullanıcılarının paylaşımlarından ötürü yargılanmasına raporda atıf yapılırken, Gezi eylemleri sırasında ana akım medyadaki karartma nedeniyle önemi artan sosyal medyanın hükümetin hedefinde olduğu da öne çıkmıştı.
World Wide Web Vakfı’nın dünya çapında sansürü izleme amacıyla hazırladığı yıllık web endeksi raporunda Türkiye 81 ülke arasında 58. olmuştu. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün geçen yıl yayımladığı Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması’nda Türkiye, 179 ülke arasında 154. sırada yer almış, Türkiye’nin sıralamadaki yerinin dokuz yılda 98’den 154’e düştüğü dikkat çekmişti. Gazetecileri Koruma Komitesi’nin Basın Özgürlüğünün Risk Altında Olduğu Ülkeler Raporu’nda, Türkiye ilk 10 ülke içinde.
OECD ülkeleri arasında vatandaşlarına neredeyse her alanda en kötü yaşam şartları sunan Türkiye’nin çözüm bekleyen acil sorunları yerine bu kadar yasakla iştigal ediyor olmasının tek bir açıklaması olabilir: Saklamak istediğiniz şeyler var. Yolsuzluk fezlekelerinin ortaya saçılmış olması bunda büyük etken olsa gerek. Washington Post’un “İnternet yasakları, hükümetin yolsuzluk skandalı ile ilgili ortaya çıkan bilgileri kontrol etme isteğidir” ifadesi bu açıdan gayet önemli.
Pravda, gerçek, doğru, hakikat anlamına gelmesine rağmen, asıl anlamının tam zıddı şekilde kullanılan nadir kelimelerden biri. Pravda deyince akla sadece tek bir gazetecilik türü geliyor: Siyasi bir propaganda, ideolojik bir saldırı aracı, muhalefeti sindiren, lidere biat ettiren... Medyayı baskılayarak, saklamak, kuytuda, karanlıkta bırakmak istediğiniz, bilmemizden, duymamızdan korktuğunuz her ne varsa insanların bunlara erişimini engellemekte başarısız olacaksınız. Pravdaların modası geçti. Özgürlükler açısından giderek dibe yuvarlandığımız bir dönemdeyiz, ancak, bu küresel değişimi doğru okuyamayan diğerleri gibi insanları hapsetmek istediğiniz pravdalarınız ve palavralarınız birlikte çökecek.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022