Zekeriya Kurşun

Zekeriya Kurşun
Zekeriya Kurşun
Yeni Şafak Tüm Yazıları
Hariciyeci mi, hariç mi?
30.04.2018
1031

 Ülkemiz seçime gidiyor. Hayırlı olsun. Elbette her seçim döneminin akabinde toplum yenilikler bekler. Şimdi de öyle olacak ve olmalı. Türkiye’yi yenilemeli ve gelişen dünya şartlarına uydurmalıyız. Bu konuda herkese ciddi görevler düşmektedir. İçeride eğitimcisinden ekonomistine, mimarından tabibine kadar hemen herkes gelecek için sorumluluk alırken; ülkemizin dış yüzü olan hariciyeciler de aynı sorumluluğu yenilenerek üstlenmek zorundadırlar.

Genç araştırmacı Ali Sarı, “Dış Politika Tarihimizden Bir Sahife: İran’ın Irak Politikaları” başlığı altında II. Abdülhamid’in Tahran Sefiri Ali Galib Paşa’nın çok önemli bir raporunu yayımlamıştı. Rapordan, devletin dış politikasının oluşmasında elçilerin rolleri aktarılarak, bugünkü durumumuz sorgulanıyordu.

TAHRAN’DA TÜRKİYE TARTIŞILDI

Geçenlerde bu soruya cevap olacak ve raporu test edecek bir seyahatim oldu. Tahran’da Yunus Emre Enstitüsü’nün girişimleri ile iki konferans verdim. Birincisi, Teknoloji ve Bilim Bakanlığı’na bağlı ve İran Dışişleri Bakanlığı’na akredite Ortadoğu ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde “Türk Arap İlişkileri”; ikincisi de Tahran Üniversitesi’nde “Çanakkale Savaşı’nın İran’a Yansımaları” konusunda idi.

Türkiye ile Suriye’de çatışan menfaatlerine rağmen geliştirilen Astana sürecinin etkisi ile İran Türkiye’yi anlama gayreti içine girmemiş olsa bu toplantıların anılan yerlerde yapılması mümkün değildi. Bu yüzden büyük ilgi gösterdiler. Pek çok sorular yönelterek, Türk Dış Politikası’nı anlamaya çalıştılar.

O soruları burada tartışmayıp, başka bir yazıda ele alacağım. Burada değişen dünyada ve Yeni Türkiye’de hariciyecilerimizin kendilerini ne kadar yenilediklerini sorgulamak istiyorum. Oldukça hararetli ve hayli tartışmalı geçen toplantıda Türkiye Cumhuriyeti’nin Tahran Büyükelçisini aradı gözlerim. Kendisi o günlerde belki çok meşguldür diyerek, hiç değilse temsilci olarak bir Elçilik Katibi’ni göndermiştir diyeceksiniz. O da olmadı maalesef. Program Türk hükümetinin bir kurumu olan Yunus Emre Enstitüsü tarafından düzenlenmesine rağmen, elçilik yüzünü gösterme lütfunda bulunmadı. Ne yazık ki bu durum nadirattan değildir. Genellikle dış temsilciliklerimizin -aksi durumlarda olan değerli temsilcilerimizi tenzih ederim- birçoğunda gözlemlenmektedir. Elçilerimiz diplomasi görevlerinde kendilerini yenileyememişlerdir. İletişim araçlarının yetersiz ve birebir teması gerektirdiği çağlardan kalan ilkel bir anlayışı terk edememişlerdir. İhdas edildiği tarihte, bir devlet başkanı, kral, sultan vs.nin mektubunu karşı taraftaki muhatabına iletme görevi olan elçilik fonksiyonunun değişmesine rağmen; bizim bazı elçilerimizin ısrarla kendilerini bu görevle sınırlı tutmaları hayret verici bir durumdur. Kendilerini sadece devletin mesajını iletmekle görevli görenler, bunun basın, posta, vs. araçları ile de kolayca yapılabildiğinin farkında değil midirler?

Yıllardır karşılaştığım ve hemen herkesin dilinde olan örnekleri yazsam bir ansiklopedi olur. Ama çoğu kere “kol kırılır, yen içinde” diyerek yutkunduğumuz bu durumun seçimden sonra gözden geçirilmesi bir zarurettir. Hariciyemiz, hariçte kalarak bu ülkeyi temsil edenleri hak etmemektedir. Bu cümlenin ağır olduğunun farkındayım, bu yüzden son yıllardan bir kaç örnek vererek ne demek istediğimi açıklayayım.

AFRİKA POLİTİKALARINA GÖLGE DÜŞÜRENLER

Şu andaki Büyükelçimiz Sayın İrfan Neziroğlu’nun atanmasından kısa bir süre önce Sudan’da, Sudan-Türk Dostluk Derneği’nin açılışında bulundum. Sudan’ın önemli devlet adamları, iş adamları, kalabalık bir topluluk ve her masasında onlarca Türk bayrağı olan bu toplantıya, o dönemin büyükelçisi “mide fesadı” gerekçesi ile katılmamıştı. Tabii bu durumu makul bulanlar olacak ve bana da kızacaklardır.

Peki, şuna ne dersiniz?

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde Türkiye-Afrika İlişkileri toplantısı için Afrika’nın çeşitli yerlerinden konuşmacılar davet etmiş, vize işlemleri için Ankara’daki ilgili birimlerden elçiliklerimize ve konsolosluklarımıza isimleri göndertmiştik. Ama önemli bir konuşmacı Nijerya’da 500 kilometrelik yolu iki kere kat edip başkente gelmesine rağmen, konsolosluk kapısından içeri girememiştir. Konuyu dönemin büyükelçisine şahsen iki kere yazıp bildirmeme rağmen, “15 Temmuz’un Nijerya’daki Yansımalarını” bize anlatmaya gelecek akademisyen vize alamamıştır. Hiç kimse vize işlerinin konsolosluklar ile ilgili olduğu bahanesine sığınmasın. Resmi yazının varlığına, bir üniversitenin talebine, bir akademisyenin istirhamına rağmen koltuğundan kalkmayan bir büyükelçi Hariciye’de mi hariçte mi? olduğuna siz karar verin.

Başlamışken daha vahim bir tabloyu da anlatmadan edemeyeceğim. Orta Afrika’da ortaya çıkan büyük felaket ve anti-balaka katillerinin Müslümanları katletmeye başladığı yakın geçmişte bir grup sivil toplum örgütü ve akademisyenler olarak inisiyatif almaya kalkıştık. BM, İİT’nin harekete geçmesi için faaliyetlerde bulunurken, Orta Afrika’nın kuzeyine göç etmek zorunda kalan Müslümanların durumlarının fark edilmesini ve yardım kampanyalarının başlatılmasını istedik. O tarihte konuyu ilettiğimiz Dışişleri Bakanımız Sn. Davutoğlu’nun da desteklerini almamıza rağmen, kendisinin talimat verdiği yetkili Dışişleri bürokratının engelleri ile karşılaştık. Üstelik muhtemelen kendilerine Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın tahsis ettiği telefondan “orası Fransa’nın sahası, Türkiye’nin orada ne işi var, kim oluyor?” denilerek, aba altından sopa ile ta’zîr edildik.

Bunları söylemek acı hatta utanç verici olsa da seçim arifesinde Türkiye’nin yenilenmesi için de tarihi bir görev olduğunu düşünmekteyim. Kimseyi ihbar etmek veya karalamak niyetinde değilim. Hariciyecilerimizin birçoğu bulunduğu ülkelerde canla başla Türkiye’yi temsil etmektedirler. Ancak onlar görevlerini yaparken, yarın yerlerine gelmesi muhtemel diğer bir kısmının sergiledikleri davranışlar, hem onların inşa ettiklerine ve hem de Türk dış politikasına zarar vermektedir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar