Alper GÖRMÜŞ
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 30 Eylül’de açıkladığı Demokratikleşme Paketi, Müslümanlığı kimliklerinin başat unsuru sayan siyasetçilerin inşa ettiği siyasetin temel paradigmalarındaki değişiklikleri bir kez daha teyit etti.
Bu siyaset (Milli Görüş), Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) kuruluşuna kadar başlıca iki vurgu üzerinde yükseldi: Ekonomik refah ve kardeşlik (İslâm kardeşliği).
AK Parti’yi Milli Görüş geleneğinden ayıran temel noktalardan biri, yeni kadroların, bunların kendi başlarına “harç” vazifesini görmeye yetmeyeceğini, toplumdan gelen “hak eşitliği” ve “adalet” taleplerine kulak tıkanması durumunda refah ve kardeşliğin kendilerinden beklenen faydayı sağlayamayacağını hissetmeye başlamalarıydı.
***
Dikkat ederseniz başlangıç dönemleri için “hissetmek”ten söz ediyorum, “idrak”ten değil...
Çünkü başlangıçta geleneğin etkisi hâlâ çok güçlüydü.
AK Parti kadroları “İslam kardeşliği”nin her şeyi halledeceğini Milli Görüş’ten tevarüs etmişlerdi...
Ekonomik refahın her şeyi halledeceği ise yalnız Milli Görüş’ün değil, Cumhuriyet’in bir inancıydı... Prof. Süleyman Seyfi Öğün, Gezi olaylarının nedenleri üzerinde düşünürken, Tanzimat’la başlayıp bütün bir Cumhuriyet dönemini kapsayan bu “ana akım süreç”i “derin pozitivizm” diye adlandırmıştı.
Öğün’e göre, AK Parti’yi de etkisi altına alan bu derin süreçte “tüm hesaplar maddi dünyadaki zenginliklerin artışı nispetinde bu coğrafyada yaşayan insanların daha fazla mutlu olacağı gibi bir beklentinin üzerine yapılıyor”du ve bu “çok yanlış”tı.
***
Öğün’ün de vurguladığı gibi, aslında geleneğin etkileri gerek “İslam kardeşliği” gerekse de “ekonomik refah” boyutlarında hâlâ sürüyor.
Mesela Başbakan Erdoğan, Gezi olaylarını başlatan gençlere “neyiniz eksik?” diye sorarken samimi bir şaşkınlık sergiliyordu. Ona göre, olanakları eskisine göre çok daha iyi olan bu gençler mutlu olmalı, sokaklara dökülmemeliydi...
Bu tavır, maddi zenginleşmenin tek başına birleştirici ve sorun çözücü bir rol oynayabileceğini vaz’eden kadim yaklaşımın Başbakan üzerindeki etkisinin açık bir göstergesiydi.
Kardeşlik ve ekonomik refahla sonuç alınabileceğine dair geleneksel inancın duvara tosladığının bir başka örneğini de 2009 yerel seçimleri öncesinde yaşamıştık.
Başbakan ve AK Parti o seçimlere Kürt sorununa dair reformcu yaklaşımını terk ederek girip herkesi şaşırtmıştı. Seçimlerde propagandanın temelini “Güneydoğu’ya iş ve aş” vaadi ile “Türklerin ve Kürtlerin İslam kardeşliği” oluşturdu, bölge seçim öncesinde gerçek anlamda yatırıma boğuldu.
Ne var ki, sonuç hüsran oldu; AK Parti, bölgede 2007’deki başarısının yanına bile yaklaşamadı.
Kürtleri PKK’dan uzaklaştıracağı düşünülen bu taktik, sonraki yıllarda tam tersi sonuçlar doğurdu.
***
AK Parti toplumu “refah” ve “İslâm kardeşliği” vurgularıyla birleştirme umudunu hep zihninin bir yerinde tuttu; ancak zorlanınca “eşitlik” ve “adalet”i aklına getirdi.
Bu gitmeli-gelmeli dönemin Güneydoğu ve Gezi tecrübelerinden sonra sona erdiğini düşünüyorum.
Bence 30 Eylül’de ilan edilen Demokrasi Paketi, iktidarın, “refah” ve “kardeşlik” vurgularının toplumsal başkaldırıları (Güneydoğu ve Gezi) önleyemediğini bu defa kesin olarak gördüğünün ve gereğini (yani hak eşitliğini ve adaleti) eksik de olsa yerine getirmeye çalıştığının belgesidir.
İktidarın bundan sonra da böyle devam edeceği kanaatindeyim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025