A.Turan ALKAN
Size bugün bir “örgüt” hikâyesi anlatayım mı?-...!-İyi öyleyse, şimdi etrafıma oturun ve ses çıkarmadan dinleyin... 12 Eylül sonrasına dair bu hikâye.
Aslında hikâye filan değil, düpedüz gerçek. Hani bazı filmlerin başına bir yazı koyarlar: “Filmde anlatılan olaylar gerçek değildir. Yer ve isim benzerlikleri olursa tamamen tesadüften ibarettir” diye. Benimki gerçek. Aynen olduğu gibi...
12 Eylül askerî darbesi, beni yedeksubaylık günlerimde yakaladı. 1980 yılının Ağustos sonuna doğru başlayan askerlik hayatımda daha doğru-dürüst subayla astsubay farkını, rütbe işaretlerini bile öğrenmeye fırsat kalmadan iki hafta sonra bir cuma sabahı bölük komutanı sabahın köründe bizi avluda içtimâya alıp müjdeyi verdi. Şanlı silahlı kuvvetlerimiz kardeş kavgasını engellemek için idareye el koymuştu.
Bölüktekilerden büyük çoğunluğunu tanımıyordum fakat herkeste bir tedirginlik başladı. Hepimiz üniversite okumuştuk ve çoğumuzun yakın geçmişinde bir ideolojik örgütle alâkası olmuştu.
Ne olacaktı, dışarıda neler oluyordu, hiçbir şey bilmiyorduk. Radyo yasak, televizyon kapalı, gazete yok. On gün sonra nasılsa dışarıdan gelen birkaç günlük eski bir gazeteyi sayfalarını yırtarak bütün bölüğün sırayla nasıl da okuduğunu hüzünle hatırlarım...
20 gün sonra filan ilk dışarı iznine hak kazandık. Telâşla memlekete gidip evde ne kadar “örgütsel doküman” varsa banyo kazanına doldurup yaktım, yani kitap, dergi, bildiri vesaire. Sonraki günler, “acaba içimizden kimleri tutuklayıp götürecekler?” endişesi içinde geçti. Partiler, dernekler kapatılmıştı, bütün ülkede sıkıyönetim vardı. Teşkilatta beraber çalıştığımız arkadaşların çoğu gözaltına alınmış, hapishanelere konulmuştu.
Korktuğuma hemen uğramadım; ertesi yılın yaz mevsiminde izne geldiğimde sürpriz beni bekliyordu. Eve mahkemeden bir kâğıt gelmişti. Aralarında yazarınızın da bulunduğu 40-50 kişi (tam sayıyı hatırlamıyorum) Ağır Ceza mahkemesine, ideolojik gizli teşkilat kurmak ve yönetmek suçuyla yargılanmak için davet ediliyordu.
Duruşma günü, iznimin bitmesinden iki gün önceydi.
Arkadaşlara işin mahiyetini sordum. Üç-dört yıl önce adı hadiselere karışmış bir delikanlıya polis galiba muhbirlik gibi bir şey teklif ederek işbirliğine zorlamıştı. O da kimbilir hangi saikle bir defter alıp kendince gizli bir örgüt şeması yapmıştı. O günlerdeolağan addediliyordu böyle garip işbirlikleri.
Örgütün adı TİT idi ve tahminimize göre “Türk İntikam Tugayı” demek oluyordu fakat iki sayfalık iddianamenin öteki sayfasında örgüt adı “TİK” oluvermişti. “Bu K neyin K’sıdır” diye hayli düşündümse de bulamadım.
Bir açıdan gönlüm rahattı. Yoktu öyle bir örgüt. Evet, “Tugay” arkadaşlarıyla aynı fikre mensuptuk; çoğumuz Ülkü Ocakları’nda fiilen çalışmıştık, kimisi sempatizan, esnaf vesaire. “Öyle bir örgüt olsa en azından haberim olurdu” diye düşünerek sâkinleşmeye çalıştım fakat devir kötüydü. Şüphe üzerine yakalanan birisinin ifadesini bile almadan 4 ay tutuklama yetkisi verilmişti mahkemelere. Hakimin ters zamanına rast gelsek askerliğim yanacak, akıbetim belirsizleşecekti.
Bir noktada şanslıydık ama, çünkü dava sıkıyönetim mahkemesine değil, normal mahkemeye havale edilmişti.
Neyse...
O sabah sivil takımı giydim, kravat taktım. Tıpış tıpış adliyenin yolunu tuttum. Koridorda eski arkadaşlarla selam, sohbet derken mübaşirin çağrısıyla mahkemeye girdik. Kapılar örtüldü. O an fark ettim ki bu salondan doğruca mapushaneye gitmek ihtimâli var. “Hâkim bey, şuradan bir çala levaboya gidip geliversem olmaz mı?” diyebilme hakkı bile yok.
Savcı zaten kısa iddianameyi okudu. Ardından ifadelere geçildi. İfade veren ilk kişi, örgütün şemasını kaleme alan o yaramaz çocuktu. Dedi ki:
Ben bu salondaki adamları ne tanır ne de bilirim; bazılarını görmüşlüğüm var fakat başkaca alâkam yok. Falan hapishanede tutuklu iken polis filanca bana böyle bir teklifte bulundu. Yahu tanımam etmem dedim. Biz sana yardımcı oluruz dediler. Oturup birlikte bu şemayı yazdık. Yazı benimdir fakat işin esası da bundan ibarettir!
O an bir dağın omuzlarımdan kalktığını, hafiflediğimi hissettim. Anlıyordum ki eğer, “Vardır böyle bir örgüt, yazdıklarım doğrudur” demiş olsa o andan itibaren hayat başka bir mecrâda akıp gidecekti...
Yine de duruşma bitince çıkıp eve gidebileceğimiz kesin değildi ama. İfadeler devam ediyordu. Hele hele o zamana kadar “ağabey” takımından bildiğimiz birisi ifadesinde,
-Hakim bey bir yanlışlık olmalı; benim bu topluluk içinde bulunmamam gerekirdi, çünkü ben meslek sahibi, evli-barklı, tanınmış bir ailenin evlâdıyım. Evet iddianamede ismi yazılı olan benim ama bu kişi başka birisi olmalı! diye saçmalamaya başlayınca hem güleceğimiz gelmiş, hem canımız sıkılmıştı. Neyse ki, “Deli” lakaplı duruşma hâkimi, hepimiz adına bu “abi”yi bir güzel azarlayarak bir mânâda intikamımızı almıştı.
Sıra bana gelince –herhal askerlik havasıyla olsa gerek- sert bir sesle ifade vermişim. Arkadaşlar sonradan, “Deli’yi kızdıracaksın, tutup seni içeri atacak diye korktuk.” dediler. Cesur olduğumdan filan değildi halbuki. Öte yandan, yedeksubay olduğumu açıklamak da işime gelmiyordu çünkü “vay sen TSK mensubusun, dosyanı ayırıp birliğine haber verelim de onlar seni askerî mahkemede yargılasınlar” diye bir fikre kapılmalarından endişeliydim.
Duruşma öğleden sonraya sarktı; öğle arasında bizi koridora çıkardılar. İstesem kaçıp gidebilirdim yani; ama bu defa “madem masumdun niçin kaçıp gittin?” diye hırpalanmak da vardı.
İkindi sularını geçe savcı mütalaasını okudu. Tutuklu yargılanmamızı istediğinde “keşke kaçıp gitseydim” diye panikledim. Beş-on dakikalık bir aradan sonra hâkim heyeti, örgütün ciddiyetine inanmamış olmalı ki, “Gidin evlerinize bir daha da yaramazlık yapmayın” diye tercüme edebileceğim bir karar verdi. Dava devam edecekti ama tutuklanmamıza gerek görülmemişti.
Telli telefon edinmenin ancak yüksek torpil veya yüksek hava paralarıyla mümkün olduğu o günlerde evde merakla bekleyenlere bir an önce iyi haberi ulaştırmak için sokağa çıktığımda hürriyetin ne olduğunu anladım.
Topu topu beş-altı saat bile sürmemişti. Yargının şimdiki hızına bakınca bizim “Deli” lakaplı hâkimin mahkemesinin ilk duruşmayı yarım günde derleyip toparlayarak ara karara varmasını şükranla hatırlıyorum.
Takriben bir yıl sonra bütün sanıklar beraat etti. Eski arkadaşlarla bazen o günleri hatırlar, acı acı gülüşürüz.
Bu duruşmanın hocalık hayatımda şöyle bir izi kalmıştır. Hoca iken derste taşkınlık yapan bazı öğrencileri korkutmak ve eski kabadayılardan olduğumu imâ için, “Size vaktiyle ağır cezada yargılandığımı anlatmış mıydım?” bahsi açardım ve hemen sâkinleşirlerdi!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016