Bugüne kadar size anlatılan ve/ya yutturulan “demokrasi”yi unutun.

Demokrasi diye bildiğiniz rejim aslında bir tür “yarı apartheid rejim”iydi.

Saray aristokratlarının, jakoben, tepeden inme elitlerin ve doğuştan imtiyazlı laiklerin, ezcümle bir avuç “azınlığın”,  sırf renginden, dilinden ve dininden dolayı milleti dışladığı, merkezin çevre üzerinde tahakküm kurduğu, devletin milletten korunduğu ve ideolojinin resmileştiği bir yarı apartheid rejimin sonuna geliyoruz.

Bugüne kadar önünüze gelen sandıkla kendinize yönetici seçtiniz. Bu “seçme hakkı”nın tarafınıza “bahşedilmesine” demokrasi dediler.

Oysa şimdiye kadar sizin tercihlerinizin üzerinde karabasan gibi duran bir “tercih” vardı. Adına (1.) Cumhuriyet denilen rejimin “emniyet sübapları” vardı. Sandıkta tercihlerinizle belirlediğiniz yöneticilere “kırmızı kitap” gösteren, sınırlar çizen ve onları dizayn eden, yöneticilerinizi 1.Cumhuriyetin zorba ve ideolojik kalıbına sokan ve görevleri süresince tepelerinde demoklesin kılıcı gibi sallanan bir vesayet rejimiydi bugüne kadar gördükleriniz.

AYM, HSYK, Danıştay ve Cumhurbaşkanlığı gibi kurumlar, demokrasiye balans ayarı verme işlevi gören mezkur cumhuriyet rejiminin kontrol mekanizmalarıydı.

Siz oylarınızla kendinize yönetici tayin etseniz bile, sizin seçtiğiniz yöneticileri dizayn eden kurumlardaki yöneticileri, saray aristokratları ve onların torunları “seçiyordu”

Seçkinlerin “seçtiği” yöneticiler, AYM, HSYK, Danıştay ve Cumhurbaşkanlığı gibi kurumlar marifetiyle, resmi ideoloji lehine, halka karşı devleti korumak şiarıyla halkın seçtiği yöneticileri kontrol altına alıyordu.

Dolaysıyla aslında tam anlamıyla hiçbir zaman kendi yöneticilerinizi seçemediniz.

Seçtiklerinizin üzerinde “politbürolarda seçilen kurşun askerler”in vesayeti vardı.

Seçtikleriniz, hiçbir zaman layıkıyla sizi temsil edemedi.

Sizi temsil etmek için attıkları her adım, söz konusu kurumlar tarafından durduruldu, engellendi.

Şimdi bu cumhuriyet rejimin sonuna geldik.

Bunun adı “2.Cumhuriyet 1.Demokrasi”dir.

Şimdiye kadar demokrasi diye bildiğiniz her şeyi resetleyin hafızanızdan. Çünkü yanıltıldınız. Zira gerçek demokrasi henüz şimdi kuruluyor.

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez halk; seçkinlerin, halkın seçtiği yöneticileri kontrol altına alma kurgusuyla kurdukları kurumların başına doğrudan kendisi yönetici seçiyor.

Hafızamızda kötü hatıra ve izler bırakan  “Çankaya imajı” yıkılıyor. 

Cumhurbaşkanlığı Köşkü, doğrudan halka bağlanıyor.

Bu bağlanış, resmi ideolojinin, jakoben iktidarın, imtiyazlı sınıfın ve politbüro müdavimlerinin merkezden tasfiyesi demek. Bir avuç elitin 90 yıllık ayrıcalıklı, sınıfsal egemenliğinin sonu demek.

Evet, gördükleriniz Çevre’nin Merkeze karşı mutlak zaferidir.

Bu zaferden geriye dönüş yok artık.

11 ağustos itibariyle, seçtiklerinizin üzerinde demoklesin kılıcı sallanmayacak. İradenizin üzerinde hiçbir iradenin tahakkümü olmayacak. Adınıza atılacak adımları hiç kimse durduramayacak, engelleyemeyecek.

Devletin en tepesine göndereceğiniz ve kendinizin belirleyeceği Devlet Başkanı,  resmi ideolojinin bekçiliğini yapan AYM, HSYK, YÖK ve Danıştay gibi kurumları da sizin hizmetinize açacak.

İşte bütün bunlar, 1. Cumhuriyetin sonunu ima ediyor. 2.Cumhuriyeti ve Yeni Türkiye’ye müjdeliyor.

Devlette hiçbir ayrıcalıklı zümrenin olmadığı, bütün kamu kurum ve kuruluşların halk adına çalıştığı ve hesap verdiği, devletin tamamının halk tarafından yönetildiği, 75 milyonun eşit yurttaş olduğu bir Cumhuriyetin arifesindeyiz.

10 Ağustos 2014, 100 yıllık parantezin kapandığı dündür.

Bu güne anlam katan da parantezi doğrudan halkın kapatmasıdır.

Evet, 100 yıllık parantezi siz kapatıyorsunuz. Tarihin bembeyaz sayfaları adınızı altın harflerle yazmak için ardına kadar açıldı.

Yeni Cumhuriyet ve Yeni Türkiye CHP’li, MHP’li, HDP’li, Türk, Kürt, Alevi, Sünni fark etmez, herkese, hepimize, 75 Milyon Türkiyeliye hayırlı olsun.

Yaşasın Yeni Türkiye, Yaşasın 2.Cumhuriyet

Biji nû Turkîye, Biji Cumhuriyeta duyemin

@bayramzilan